Moskova

Moskova

21 Kasım 2024 Perşembe

Vadim Trunov'un sihirli makro fotoğrafları


Varonej'li bir usta fotoğrafçı olan Vadim Trunov oldukça genç, henüz 29 yaşında.

Özellikle her şeyi kendi başına öğrendiği göz önüne alındığında, becerisinin doruklarına oldukça hızlı bir şekilde ulaştığı söylenebilir.

Özellikle makro fotoğrafları çok güzel.

Vadim fotoğraf çekmeye on yaşında başladı, ama bunların hepsi sadece aile fotoğraf albümü içindi. Fotoğrafçılığı ciddiye almaya ise altı yıl önce, dijital SLR kameralar ve post-processing mucizeleri yaratmasına olanak tanıyan özel yazılımlar ortaya çıktığında başladı.

Vadim'e göre fotoğrafçılıkta asıl şey, sanatsal vizyondur, fikirdir, öğrenilemeyen bir şeydir, bu bir yetenek meselesidir. Ya doğuştan sahip olunur, ya da hiç olmaz.

Makro fotoğrafçılık, konu ararken kişinin bir doğa rezervine veya derin bir ormana gitmesine gerek kalmaması, bunun yerine evde bir parkta veya tarlada konularını yakalayabilmesi nedeniyle en sevdiği tür haline geldi.

Vadim, böceklerin ve bitkilerin büyülü küçük dünyasına büyülenmişti.

Vadim, makro kategoride "Rusya'nın En İyi Fotoğrafları 2011 ve 2012", makro kategoride "En İyi Fotoğrafçı 2011", "Rusya'nın Yaban Hayatı 2012" dahil olmak üzere birçok büyük yarışmanın ödülünün sahibidir. Çalışmaları Daily Mail, The Telegraph, Amareur Photographer gibi yabancı yayınlarda yayımlandı.

Dahası için linke bakın, siz de beğeneceksiniz:

https://pikabu.ru/story/vadim_trunov_i_ego_makro_5873237

"Buz kırıldı" deyimi Rusça’da ne anlama gelir?


Anna Popova

Kaynak: https://www.rbth.com/


“Лёд тронулся” (“löd tronulsya”) veya “buz kırıldı”! 

Rusya’da bu sözü muhatabınızdan duyduğunuzda, en yakın nehri veya gölü aramaya, kırılan buzları görmeye kalkmayın hemen.

Öncelikle, gerçekte neler olup bittiğini ve buzun bununla ne ilgisi olduğunu anlamaya çalışın.

Başlangıçta bu ifade, Rusya’da nehirlerdeki buzlar ilkbaharda erimeye ve hareket etmeye başladığında kullanılırdı.

Anton Çehov, 'Nehirde' isimli öyküsünde bu anı şöyle anlatır:

"'Buz kırıldı!' diye bağırışlar, berrak bir ilkbahar gününün ortasında duyulur. 'Çocuklar, buz hareket ediyor!' Buz her ilkbaharda yavaşça hareket eder, ancak yine de buz sürüklenmesi her zaman bir olaydır ve günün konusudur."

Zamanla, bu ifadenin anlamı değişti ve mecazi anlamda da kullanılmaya başlandı.

Ilf ve Petrov'un 'On İki Sandalye' adlı romanında, Ostap Bender karakteri tekrar tekrar şöyle der:

"Buz kırıldı, jüri üyeleri!"

Bununla sandalyelerde saklı hazineyi arama hikayesinde bir miktar gelişme olduğunu ima eder.

Sovyetler Birliği döneminin bu popüler romanı daha sonra sinemaya da uyarlandı. Ve çok izlendi. Burada geçen bu deyim de Rus diline yerleşti.

“Лёд тронулся, господа присяжные заседатели!” (Löd tronulsya, gaspada prisyajnıye  rasedateli!) Buz kırıldı, jüri üyeleri!

Bu ifade, beklenen değişiklikler, gelişmeler meydana geldiğinde veya uzun zamandır beklenen eylemler başladığında kullanılmaya başlandı.

Rus mutfağı Moskova’yı fethediyor: Yerel lezzetlerin yükselişi



Kaynak: https://turkrus.com/

  

Rusya'da son dönemde "genel trende" de uygun olarak yabancı mutfakların yanında yerli mutfağın yükselişine tanıklık ediliyor. Moskova’nın fast food zinciri "Vkusno — i Toçka"da başlayan "Rus Haftaları" etkinliği, yerel lezzetlerin yeniden keşfedilmesini sağlıyor. Menüde "Arbat Burgeri", "Murum Krepleri", "Kuban Börekleri" ve "Tayga Punch" gibi isimlerle sunulan yemekler, Rusya’nın farklı bölgelerinden esinlenmiş ürünler. Moskvichmag'ın analizine göre bu yemekler Moskova’da klasikleşmiş uluslararası fast food kültürüne sadece "Rusya’nın bir dokunuşunu" ekliyor.

Dünyanın her yerindeki büyük fast food zincirleri gibi "Vkusno — i Toçka" da yerel tatlara yönelik isimlerle müşterilerin ilgisini çekiyor. Örneğin, "Kuban Börekleri", aslında klasik Amerikan böreklerinin kare versiyonu. "Murum Krepleri" ise patates, peynir ve mantarla doldurulmuş kızarmış rulolar, daha çok Vietnam usulü neme benziyor. Ancak, bu yemeklerin arkasındaki pazarlama hikayesi, yerel tatlara olan talebin ve ilgilinin artışını gösteriyor.

Son yıllarda Rusya, yaptırımların pek çok kapıyı kapatmasının da etkisiyle yerel turizme ve mutfağa daha fazla odaklanmaya başladı. Ulaşım kısıtlamaları ve uluslararası izolasyonla birlikte, Rusya halkı kendi ülkesinin zengin gastronomi haritasını keşfetmeye yöneldi. Karelya'nın kırmızı meyvelerinden Altay'ın organik ürünlerine, Kazan mutfağının eşsiz lezzetlerinden Vladivostok’un deniz mahsullerine kadar geniş bir yelpaze sunuluyor. Artık Moskova restoranlarında Kostroma çorbası, Tambov jambonu bulmak mümkün.

Bazı eleştirmenler, bu tür yeniliklerin sadece "pazarlama hilesi" olduğunu iddia ediyor. Örneğin, "Arbat Burgeri" ya da "Tayga Punch" gibi yemeklerin aslında bölgesel bağlamıyla çok az ilgisi var. Yine de Moskova, bu yaratıcı isimlendirmelerle hem yerel hem de uluslararası mutfakları harmanlıyor. Geleneksel yemeklerin modern yorumları, başkentte artık bir trend olmaktan çıkıp ana akımın bir parçası haline geldi. Böylece, Moskova’nın menüleri, sadece tatlarla değil, aynı zamanda bir gastronomi hikayesiyle ziyaretçileri etkiliyor. 

Moskova’da bugün yerel dokunuşlarla sunulan yemekler, Rus mutfağının zenginliğini ve çeşitliliğini göstermeye devam ediyor. Klasiklerin modern yorumları, bu kültürün zamanla nasıl şekillendiğini anlamak için eşsiz bir fırsat sunuyor.

18 Kasım 2024 Pazartesi

" Kedilere her gün Maslenitsa değildir"

 

 


Anna Popova

Kaynak: https://www.rbth.com/ 

 

" Kedilere her gün Maslenitsa değildir"

Bu ifade Rusça bir deyişin parçasıdır:

“Не все коту Масленица, будет и Великий пост” (“Ne vse kotu Maslenitsa, budet i Velikiy post”) yani “Kedi için her gün Maslenitsa değildir, Büyük Oruç da olacak”.

Bu arada Maslenitsa haftasının ne zaman ve nasıl kutlandığını hatırlayalım.

Maslenitsa zamanı yedi gün boyunca insanlar eğlenir, çeşitli iç malzemeleriyle krepler hazırlanır, yenilir ve Maslenitsa'nın bir kuklası yakılarak kışa veda edilir. Ve hemen ertesi gün, eğlenceyi, yemeyi içmeyi unutup, et ve süt ürünlerinden uzak duracakları ve dua ederek vakit geçirecekleri Büyük Oruç başlar.

Dolayısıyla bu söz hayatın basit bir gerçeğini ima eder: Tatil günlerini hafta içi çalışma günleri takip eder ve her şanslı bir dönemin ardından talihsiz bir dönem gelebilir.  

Oyun yazarı Aleksandr Ostrovsky oyunlarından birine 'Kediye her gün Maslenitsa değildir' adını vermişti.

Oyunun konusu şöyle: zengin bir tüccar ve fakir yeğeni, ikisi birden çeyizi olmayan güzel bir kıza kur yapmaktadır. Kız tüccarı paralı olduğu için tercih eder. Ancak, annesi kızının böyle bir erkekle evlenmesini istememektedir. Çünkü zengin adamın bir zorba olduğu söylenmektedir. Bu arada tüccarın yeğeninin de yüklü miktarda para bulduğunu öğrenen anne, onun kızıyla evlenmesine onay verir. Reddedilen diğer damat adayı bu karara öfkelenir ve kızgınlığını şöyle ifade eder: "Kediye her gün Maslenitsa değildir, arkasından Büyük Oruç olacak!"

Yani, "Her güzel şeyin bir sonu vardır."

17 Kasım 2024 Pazar

Kısacık öykülerin atası “Basniya”



Rusçada "fabl"a yani kıssadan hissesi olan masalsı, şiirsel öykücüklere “basniya” (Басня ) deniliyor.

“Basniya”, didaktik edebiyatın  bir türü. 

Doğrudan formüle edilmiş ahlaki bir sonucu olan, hikayeye alegorik bir anlam veren şiir veya düzyazıdan oluşan kısacık hikayeler.

Her “basniya”nın sonunda veya başında kısa bir ahlaki sonuç vardır. Karakterler genellikle hayvanlar, bitkiler ve nesnelerdir. Bu öykücüklerde, insanların kötü alışkanlıkları hicvedilir.

Bu öykücükler, en eski edebi türlerden biridir. 

“Basniya” türü, birkaç yüzyıl önce Rus edebiyatına girdi.

Antik Yunan'da düzyazı masallar yazan Ezop (M.Ö. 6.-5. yüzyıllar) bu türün en ünlülerindendi.

Roma'da - Phaedrus (MS 1. yüzyıl), Hindistan'da " Panchatantra " 3. yüzyıla kadar uzanıyordu.

Doğu'dan Bizans'a gelen masallar popülerdi. Daha sonra 17. ve 18. yüzyıllarda büyük dolaşıma giren Ezop masalları da popülerleşti.

Modern zamanların en önde gelen fabülisti ise Fransız şair Jean La Fontaine'di (17. yüzyıl ).

1731'de Antiochus Cantemir, Ezop'u taklit eden altı masal yazdı.

Ayrıca Vasily Tredyakovsky ve Alexander Sumarokov masallar yazdılar (ilki Ezop taklidi, ikincisi - La Fontaine'den çeviriler ve bağımsız masallar).

La Fontaine ve Christian Gellert'i tercüme eden ama aynı zamanda bağımsız masallar da yazan Ivan Khemnitser'in (1745-1784) masalları sanatsal hale geldi; Fransızcadan tercüme yapan Ivan Dmitriev'den ( 1760-1837): La Fontaine, Florian, Antoine de Lamotte , Antoine Vincent Arnault ve masallarının çoğu bağımsız olan Alexander Izmailov'dan (1779-1831). İzmailov'un çağdaşları ve ona en yakın nesil, masallarını doğallıkları ve sadelikleri nedeniyle çok takdir ettiler ve yazara "Rus Tenier " ve "Krylov'un arkadaşı" adını verdiler.

Ivan Andreevich Krylov (1768-1844) masal sanatında büyük bir ustalığa ulaştı.

Krylov, çalışmaları Ezop, Phaedrus ve La Fontaine'in eserlerine dayanmasına rağmen neredeyse hiç çevirisi ve taklidi yoktur.

İ. A. Krylov'un “basniya”ları gerçekçi canlılıkları, mantıklı mizahları ve mükemmel dilleriyle bu türün Rusya'daki en parlak dönemini işaret ediyordu. 

Krylov'dan sonra masal Rus edebiyatında yalnızca şaka veya parodi şeklinde kaldı.

Sovyetler Birliği döneminde Demyan Bedny, Sergei Mikhalkov ve diğerlerinin masalları popülerlik kazandı.

“Vaska dinler ve yer” deyimi ne anlama geliyor?

 


Anna Popova

Kaynak: https://www.rbth.com/  

Başkalarının yorumlarına ve eleştirilerine aldırmayan, vurdumduymaz, bildiğini okuyan insanlar için Rusçada: "Васька слушает да ест" (Vaska sluşayet da yest) yani "Vaska sadece dinliyor ve yiyor" denir.

Bu tür insanlar etrafındakilerin uyarılarına karşı duyarsızdırlar. Arsızın önde gidenidirler.

Bu deyişin varlığını masal, fabl, (Басня / basniya) yazarı İvan Krylov'a borçluyuz. 1813'te, kendisi yokken mutfakta fareleri yemeklerden uzak tutacağını umarak Vaska adlı bir kediye güvenen saf bir aşçı hakkında, içinde kıssadan hisse bulunan bir “basniya”, şiirsel hikaye yazdı.

Aşçı, kediye güvenir, ancak geri döndüğünde, koca kuyruklu Vaska’nın bütün yiyecekleri yiyip bitirdiğini görür.

‎“Vaska bir serseri kedi! Vaska bir hırsız kedi!” 

Ve Vaska’nın sadece mutfağa değil,

Bahçeye bile girmesine izin verilmemeli,

Koyun ahırındaki açgözlü bir kurt gibi:

O bir ganimet meraklısı, o bir bela, o buranın belası!"

(Ve Vaska sadece dinler ve yer).

 


Böyle bir duruma benzer bir İngilizce deyim de şöyle: "He doesn't even bat an eyelid."

Yani zahmet edip gözünü bile kırpmaz, hiç aldırmaz.

16 Kasım 2024 Cumartesi

"Rusya akılla anlaşılmaz" ama bu 7 özdeyişle daha iyi kavranabilir!


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya derin bir kuyu... Rusya her sabah "Çözdüm" diye uyanıp her akşam "İyice kördüğüm ettim" diye uyuduğumuz bir muamma... Rusya, kitaplardan öğrenilemeyecek, yaşanarak bir nebze anlaşılabilecek bir büyük bilmece... Rusya'nın bazı "olmazsa olmazları" var. "Rusya yalnızca akılla anlaşılamaz" veya "Rusya'nın iki talihsizliği vardır…" gibi, Rusya'yı tanımlama çabasındaki bazı ünlü özdeyişlerin kökenini, bunların ne anlama geldiğini biliyor musunuz? RBTH derledi: 

 1. "Ülkemizin toprakları oldukça geniş ve zengin. Ama düzen yok."

Bu deyişin geçmişi 12. yüzyıla dayanıyor. O dönemde yazılan günlüklerde geçiyor. "Kiev Rus" yönetimi dönemine ait, Birinci Günlük olarak bilinen, "Son Yılların Öyküsü"nde geçen bir ifade. Daha sonra Rusya olacak olan bu topraklarda yaşayanların Vikinglere haraç vermekte oldukları belirtiliyor. Günlüklere göre sonunda Vikingleri uzaklaştırıyorlar ancak sonra birbirlerine düşüyorlar. Düzeni sağlamak için yabancı bir prensi, kendilerini yönetmeye davet ediyorlar. Vikinglere (Varangianlar) artık özdeyişe dönüşmüş olan bu mesajı gönderiyorlar: "Topraklarımız oldukça geniş ve zengin. Ama düzen yok. Gelin ve bizi yönetin."

2.  "Bir Rus'u kazırsan, altından Tatar çıkar"

Bu ifade günümüzde, Rusya'da ırkların ne kadar karışmış olduğunu belirtmek üzere kullanılıyor. Bu deyiş, Rusya'ya 19'üncü yüzyılda, Fransa'dan gelmiş. "Avrupalılar bizi, kendilerinden kabul etmek istemiyor" diyen Dostoyevski, Rusların Tatar gibi olduğunu düşünen Fransızların, bunu bir özdeyişe dönüştürdüklerini yazar. Marquis de Custine de 1839'da, kitabı "La Russie"de, "Onların tam anlamıyla Tatar oldukları dönemin üzerinden bir yüzyıl bile geçmedi" der.    

3. "Rusya sadece akılla anlaşılamaz" 

En ünlü deyişlerden biri.  Fyodor Tyutçev'in 1866'daki felsefi dizelerinin ilk satırı.

Rusya Sadece akılla anlaşılamaz,  

Hiçbir ölçü, onun büyüklüğünü ölçemez,

Yalnız ve özgündür,

Ona sadece inanılır 

4  "Rusya'nın sadece iki müttefiki vardır: Ordusu ve donanması"

Çar III. Aleksandr'a atfedilen bir ifade. Bakanlarına daima şunu söylediği belirtilir: "Dünyada sadece iki sadık müttefikimiz var. Biri ordumuz, diğeri de donanmamız. Tüm diğerleri, ilk fırsatta bizim karşımıza geçer." Bu ifadeler, Çar'ın, Avrupa'ya yönelik daimi kuşkuculuğunu yansıtıyor. 

5  "Bize elinde kılıçla gelen, kılıçla ölecektir" 

Sergey Eisenstein'in 1938 yapımı filminde, ortaçağ hükümdarlarından Aleksandr Nevski konu alınır. Nevski, filmin sonunda tutsak Cermen şövalyelerini serbest bırakırken,  "Gidin ve yabancı topraklarda, Rusya'nın ayakta olduğunu anlatın! Bize barışla gelenler, konuk olarak karşılanacaktır. Ancak elinde kılıçla gelenler, kılıçla öleceklerdir. Rusya bunun üzerinde duruyor ve sonsuza kadar da böyle duracak." 

6  "Rusya'nın çok geniş toprakları vardır ancak geri çekilecek en küçük bir yeri dahi olamaz"

İkinci Dünya Savaşındaki Panfilov bölüğünün komutanı Vasili Klochov'a ait, siyasi propaganda ifadesi olduğuna inanılır.  

7  "Rusya'nın iki şanssızlığı var: Aptalları ve yolları"

Kökeni tartışmalıdır. 19'uncu yüzyıl yazarlarından Nikolay Gogol'e atfedilir.