Moskova

Moskova

8 Aralık 2021 Çarşamba

İnsan eliyle masal alemi: Rusya'nın 'kızıl ormanı' görenleri büyülüyor


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya'nın güneyinde bir vadide, gövdesi suda olan servi korusu olağanüstü güzellğiyle görenleri büyülüyor. Sukko Vadisi'nde yüz yıl önce insan eliyle meydana getirilen koru bugün fotoğrafçıların gözde mekanlarından biri haline gelmiş durumda. 

Kırmızı rengiyle dikkat çeken ağacın bilimsel adı Taxodium distichum ya da daha bilinen adıyla Amerikan bataklık servisi. 

Serviler 1930'lu yıllarda Kuzey Amerika'dan Sovyetler Birliği'ne getirilerek bir deney kapsamında Anapa yakınlarındaki vadiye dikilmiş.

Gölün yükselmesi sonrasında dikilen ağaçlardan 32'si sular altında kalmış.

Bugünse National Geographic dergisinin sayfalarından sayısız televizyon programına kadar pek çok fotoğraf ve video çekimine ev sahipliği yapıyor.

'Sovyetleri sosis ve kot pantolon yıktı'


Fuad Safarov

Kaynak: https://medyagunlugu.com/

 

 
Bir zamanlar ABD ile dünyayı yöneten iki süper güçten biri olan Sovyetler Birliği'nin neden yıkıldığı, aradan 30 yıl geçmesine rağmen günümüzde hâlâ en çok tartışılan konulardan biri. 

Rusya siyasetinin önemli isimlerinden, Federasyon Konseyi (Senato) Enformasyon Politikası Komisyonu Başkanı Aleksey Puşkov'un teorisine göre ise, Sovyetler Birliği sosis ve kot pantolon kıtlığı yüzünden yıkıldı. 

Rus Tv Tsentr televizyon kanalına konuk olan Puşkov, Sovyetlerin çökmesiyle ile ilgili değişik tespitlerde bulundu. 1979 yılında Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de yaşadığı bir olayı anlatan Puşkov, "O dönem mağazaları dolaşmıştım. İnanır mısınız, 25 tür sosis vardı ve her yer kot pantolonla dopdoluydu. Tanrım dedim, keşke bunlar bizde de olsaydı! Sovyetler Birliği'ni sosis ve kot pantolon kıtlığı yıktı. Bence bu iki ürün bizde olsaydı ülke uzun süre daha ayakta kalırdı" dedi. 

Sovyetlerin kapalı bir rejim olduğunu hatırlatan Rus senatör, "Bu rejim, demir perde politikası yanlıştı. Bugün herkes özgürce yurt dışına gidebiliyor. Sovyet döneminde böyle bir özgürlük yoktu. İşte bu yanlış bir politika. Bugün gençlerimiz yurt dışındaki tüketim ürünlerinden daha fazlasına sahip. Bazı kötü yönleri olsa da internet var. Dolayısıyla bugün dünya gençlerimize açık" diye konuştu.

Sovyetler Birliği'nde özellikle 1980'lerin sonunda doruğa ulaşan mal sıkıntısı nedeniyle bazı temel ihtiyaç maddeleri dahil pek çok ürün piyasadan kaybolmuş, ender olarak satışa sunulduklarında ise vatandaşlar uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalmıştı.

 

Nostalji lafta kaldı 

Sık sık Sovyet nostaljisi haberleriyle gündeme gelen Rusya'da yeni bir anket vatandaşların geçmişle ilgili bilgilerinin "net" olmaktan uzak olduğunu ortaya koydu. 

TürkRus.Com'un haberine göre, devlete bağlı kamuoyu yoklama kuruluşu VTsİOM'un anketine katılanların yüzde 11'i SSCB kısaltmasının ne anlama geldiğini  dahi bilmediğini itiraf etti. 

"SSCB'siz 30 Yıl" başlıklı ankete katılanların yüzde 8'lik bir bölümüyse açılımı hatalı biliyor. 

Kısaltmanın Türkçedeki doğru açılımı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği şeklinde. VTsİOM analistleri, soruya doğru yanıt veremeyenlerin büyük bir bölümünün 18-24 yaş arası grupta bulunduğuna dikkat çekti. 

Sovyetler Birliği'ni meydana getiren 15 cumhuriyetin 15'ini de eksiksiz bilenlerin oranı da yalnızca yüzde 6 olarak bulundu.

5 Aralık 2021 Pazar

Emekli maaşı kaç ruble olmalı?



Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya vatandaşlarının emekli maaşı beklentisi şehirden şehre değişiyor. İnsan kaynakları SuperJob'ın anketine katılanlara göre Moskova'da bu miktar 48 bin ruble (7 bin 200 TL). Ancak çoğu şehirde hakkaniyetli görülen emekli maaşı 40 bin rublenin altında. Ülke genelinde ortalama beklenti 43 bin rubleye denk geliyor. 

Emekli maaşı beklentisi yaş gruplarına göre de değişiklik arzetmekte. 24 yaşın altındakiler 35 bin 800 rubleyi hakkaniyetli bir miktar olarak değerlendiriyor. 45 yaş üstünde ise bu rakam 45 bin ruble.

Katılımcıların yüzde 28'i emeklilikten sonra da çalışmaya devam etmek niyetinde. Yüzde 24'lük bir kesimse devletin vereceği emekli maaşının geçinmek için yeterli olacağını düşünüyor. Yüzde 14'lük bir kesim de mevcut birikimleriyle geçinmeyi planlıyor.

Emekliliğinde yalnızca maaşa güvenenlerin oranının en yüksek bulunduğu şehirler yüzde 35'le Kirov ve yüzde 32'yle Volgograd. Yekaterinburg'da ise oran yüzde 16'ya kadar düşüyor. Moskova'da bu oran yüzde 25.

Maaş beklentisi, geçen yıl yapılan ankete kıyasla yüzde 8 daha yüksek çıktı.

Rusya Başbakan Yardımcısı Tatyana Golikova, ortalama emekli maaşının 2022'de 18 bin 521 rubleye çıkacağını açıklamıştı.

Rusya'da pembe ışıkların sızdığı apartman dairelerinde neler oluyor?

Kaynak: https://tr.sputniknews.com/

 

Rusya’da sokaklarda yürürken pencerelerinden pembe ışıkların sızdığı apartmanlara o kadar sık rastlanır oldu ki ‘bu gizemli pembe pencerelerin’ ardında nelerin olduğunu bulmak için gruplar dahi kuruldu.

Moskova sakini Lyubov Yermolayeva, “Birkaç yıl önce akşam geç bir saatte sokaklarda dolaşıyordum ve bir anda, neredeyse her apartmanda en azından bir pencerenin pembemsi menekşe rengi bir ışıkla parladığını fark ettim” diyor.

Russia Beyond’un haberine göre pencerelerden sızan bu pembe ışıkları çok cezbedici bulduğunu belirten Yermolayeva, ‘bu ışıkların ardında esasında gizemli bir şey olmasa ve sadece işlevsel olsalar dahi’ şehirde ‘pembe pencere avına çıkmanın’ ve bulduğunda da durup onlara bakmanın tutkusu hâline geldiğini söylüyor.

Hatta Yermolayeva, yürüyüşlerinde rastladığı pembe ışıklı pencerelerin fotoğraflarını insanlarla paylaşmak için sosyal medya ağı Vkontakte’de ‘apartmanlardaki pembe pencereler’ (rozovıye okna v domah) isimli bir grup bile kurmuş. Fakat bu grup, sosyal medyada ‘pembe pencereler’ ile ilgili kurulmuş tek grup değil. Vkontakte gibi Instagram’da da Rusya apartmanlarının pencerelerinden sızan bu pembe ışıkların ardında neyin olduğunun sorgulandığı pek çok grup var.

Bu gruplardaki tartışmalara bakınca, pembe pencerelerin ardında neyin olduğunu anlamlandırmaya çalışan insanların ortaya pek çok düşünce attığı görülüyor. Kimileri bu apartman dairelerinde küçük film setlerinin kurulmuş olabileceğini söylerken, kimileri içeride bir tekno müzik partisi veriliyor olabileceği tahmininde bulunuyor.

Bu pembemsi ışığın ‘paralel bir evrene açılan kapılardan sızdığı’ yönünde savlar dahi ortaya atıldı. Ancak bunların hiçbiri doğru değil. Zira bunca insanın aklını kurcalayan bu pembe ışıkları yayan, fide yetiştirmek için kullanılan bitki lambalarından başka bir şey değil.

Rusya’da son yıllarda evlerinde çiçek, domates, dereotu ve maydonoz gibi bitki ve sebzeler yetiştirenlerin sayısı fark edilir düzeyde arttı. Fakat Güneş ışığı sadece birkaç saat evlere ulaştığı kış aylarında bu bitkileri büyütmek ya da hayatta tutmak pek mümkün değil. Bu nedenle Rusya kentlerinin sakinleri evlerinde bitki yetiştirmek için pembe ışık yayan bu özel fito-lambalardan yararlanmaya başladı.

Nitekim Moskova dışındaki Krasnoznamensk kasabasında yer alan evinde orkide yetiştiren Ksenia da sonbahar ve kış aylarında çiçeklerini hayatta tutmak için bu pembe ışıklardan yararlananlardan biri.

Ksenia, uzaktaki bir kentten Krasnoznamensk kasabasına taşındığında kendini çok yalnız hissettiğini, bu nedenle orkide yetiştirmeye başladığını söylüyor. Pembe ışık yayan bitki lambalarının karanlık geçen kış aylarında çiçekleri için ‘hayat kurtarıcı’ olduğunu da sözlerine ekliyor.

Pencerelerden sızan bu pembe ışıklara, Rusya’nın kuzey bölgelerindeyse daha sık rastlanıyor. Sibirya’daki Novıy Urengoy kentinin sakini Olga, şehirdeki her apartmanda en azından üç-dört ‘pembe pencereye’ rastlanabildiğini söylüyor: “Bu, sadece bitki yetiştirmekle ilgili bir şey değil. İnsanlar güneşi özlüyor. Birçoğunun evinde saksı bitkileri var, çünkü bu onlara yaz aylarını hatırlatıyor.”

Mutlu olmak için kaç para lazım?


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya'da yaşayanların başlıktaki soruya verdiği yanıtların ortalaması 178 bin ruble, yani 2 bin 400 dolar. İnsan kaynakları portalı SuperJob'ın analistleri, ortalamanın Ocak 2021'den bu yana 12 bin ruble arttığına dikkat çekti. 

Ankete gelen yanıtlar erkeklerin kadınlara kıyasla daha talepkar olduğunu gösteriyor. Buna göre kadınlar ayda 155 bin ruble gelirle mutu olabileceklerini belirtirken, erkeklerde bu miktar 203 bin ruble. 24 yaş altı Rusya vatandaşları ise 126 bin ruble gelirle mutlu olabileceklerini beyan ediyor. 

İnsanların mutluluk için şart gördüğü gelir miktarı şehirden şehre de değişiklik arz etmekte. En yüksek beklenti 228 bin rubleyle Moskovalılarda. Vladivostoklular da 204 bin rubleyle ikinci sırada yer alıyor. St. Petersburg ve Yekaterinburg'da bu miktar 192 ve 186 bin ruble. 

Mutlu olmak için en az paraya ihtiyaç duyanlar 138 bin rubleyle Orenburglular ve 140 bin rubleyle Ryazanlılar.

Tek blokta 20 bin kişi yaşıyor


Kaynak: https://turkrus.com/

 

St. Petersburg'un Kudrovo semtinde tek bir apartman blokunda 20 bin insan yaşıyor. 2015'te inşa edilen 25 katlı Novıy Okkervil blokunda 35 apartman girişi ve 3 bin 708 daire bulunmakta. İlk bakışta yaşamak için kulağa pek ideal gelmese de çoğu Novıy Okkervil sakini hayatından memnun.

Hem satın almak, hem de kiralamak için dairelerin nispeten ucuz oluşu, yeniliği ve sakinliği, dev apartmanı çoğu insan için cazip kılıyor. 

Binada tek odalı bir dairenin kirası ortalama 19 bin ruble (253 dolar). Yalnızca oda kiralamak isteyenlerse 6 bin ruble (80 dolar) ödüyor. İki odalı bir daireyi satın almak içinse 7,5 milyon ruble (100 bin dolar) ödemek gerek.

Blok en yakın metro istasyonuna 25 dakikalık yürüyüş mesafesinde. Şehir merkezine ulaşmak için yalnızca 6 metro istasyonu geçmek yeterli. Bu da yaklaşık 20-25 dakika demek.

Binada yaşayanların en büyük şikayeti akşam saatlerinde park yeri bulmanın hiç de kolay olmaması. Fakat 150 rubleden (2 dolar) başlayan fiyatlarla park yeri kiralamak mümkün.

En çok dile getirilen ikinci problemse binaya yakın yalnızca bir okulun bulunması. Talep nedeniyle 1600 kişilik okulun mevcudu 2 bin 200'e kadar çıkmış. Bu durumsa hem okul yönetimini, hem de velileri epey zorluyor.

Şehircilik konulu yazılarıyla tanınan blogger İlya Varlamov'un binaya verdiği not ise olumsuz. Moskova'dan özel olarak gelip yapıyı inceleyen ve fotoğraflayan Varlamov, inşaat şirketinin elindeki alandan maksimum verim almak için sığdırabileceği kadar kat ve daire sığdırdığı kanısında. Varlamov'a göre, yapıdaki pek çok mimari karar yalnızca "şartnameye uygun olsun diye" alınmış.

Türkçe-Rusça polemikleri: Dil meselesine bir de bu açıdan bakın


SUAT TAŞPINAR

Kaynak: https://turkrus.com/

 

Moskova’nın kafelerinden birinde baş başayız. Mişa ve ben. Bir memleket meselesini (hangi memleket, sormayın: İkimizin de artık iki memleketi var!) hararetle tartışıyoruz. İkimiz de “yetmiş iki punto” konuşanlardan olduğumuz için, etraftaki masalardan sık sık kafalar dönüp bizi süzüyor.  

Ama bunlar “Ne bağırıyorsunuz?” diye ayıplayan bakışlar değil; şaşkınlık ve merak uyandıran, anlamaya çalışan kaçamak göz atışlar.  

Çünkü muhabbetin dibine vururken Mişa Rusça konuşuyor, ben Türkçe! 

İkimiz de diğerinin dilini iyi anlıyoruz. Ama tabii ki ana dilimizde kendimizi ifade etmek daha kolay, daha güzel. Bu sayede sohbet derinliğini kaybetmiyor. 

Aramızda hayli zamandır, önceden mutabık kalmadan, kendiliğinden ortaya çıkan bir format bu. Gayet pratik ve verimli olduğundan, mevzu derinleşince böyle devam ediyoruz: Ben Türkçe, o Rusça. 

Yabancı bir dili iyi anlarken, aynı anda ana dili kendini ifade etmek için kullanabilmek keyifli bir seçenek. 

Türk-Rus evliliklerinde de, eşi Türkçenin belini kırdığından bu tarz iletişime dönen arkadaşlarım var. Ama ben pek tavsiye etmem! Eşlerle yalap-şalap da olsa Rusça konuşmak ‘aile saadeti’ bakımından daha hayırlı. 

Neden diye sual edecek olursanız şöyle izah edebilirim: 

Hatunla tartışırken, zaten kıt olan Rusçada, o sinirle ‘taşı gediğine koyacak’ kelimeler aklınıza gelmiyor, gelene kadar siniriniz yatışıyor, ya da sizin yarım yamalak cümleleriniz vermek istediğiniz derin-sert anlamlara ulaşamadığı için ‘tahribat gücü’ kendiliğinden azalıyor ya da kayboluyor! Yani eşinizle Rusça konuşmanız aslında evliliğin ömrünü uzatmak için bire bir. Başıma bir şey gelmeyecekse, söyleyeyim!

Bu mevzuyu aklıma getiren, İtalyan bilim insanı, filozof, yazar Umberto Eco.

Işıklar içinde uyusun, rahmetli üstadın Arjantinli bir gazeteci ile 1994 tarihli söyleşisini (tabii Türkçe altyazılı) izlerken, bizim Mişa ile keşfettiğimiz yönteme tanık olup tebessüm ediyorum. 

Sohbetin konusu “Bilgi, Bellek, Eğitim”. İkisi de diğerinin dilini biliyor ama röportaj boyunca sadece kendi dilinde konuşuyor. 

Konu yabancı dillere geldiğinde Umberto Eco, “Gelecek için ideal olan çok dilliliktir. Bütün dilleri konuşabilsek ne güzel olurdu ama imkansız” diyor, “Bakın siz İspanyolca konuşuyorsunuz ben İtalyanca ve anlaşıyoruz. Herkes kendi dilinde konuşabilse ama aynı anda birbirini anlasa ne iyi olurdu.” 

Gerçekten de yabancı bir dili öğrenirken yaşanan temel zorluklardan biri, konuşmanın anlamaktan çok sonra gelmesi. İlki ikincisini yakalayamıyor. O yüzden konuşmak kendini “içinden geldiği gibi” ifade edebilme mertebesine nadiren ulaşabiliyor. Genelde “kendini iyi kötü ifade edebilmek” seviyesine takılıp kalıyor. 

Tabii şimdi siz, “Dert ettiğin bu mu? Google translate var. Konuşmanızı anından onlarca dile çeviren cihazlar gittikçe daha da mükemmelleşiyor. Yakında dil öğrenmeye bile gerek kalmayacak” diye teselli vermeye kalkabilirsiniz.

Ama ben, teknolojinin hayatımızın her köşesini işgal etmesinden mustarip bir romantik olarak, “bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” şüpheciliğiyle son sözü yine Umberto Eco’ya bırakacağım:

“Şu an karşılaştığımız tehlike, sanal bellek fazlalığından oluşan bir bellek kaybıdır.”