Moskova

Moskova

18 Ağustos 2011 Perşembe

19 metrekarelik hayatlar...


















Herhalde Moskova’da son 20 yılda dünyada başka hiçbir metropolde olmadığı kadar yeni inşaat yapıldı. Ancak, geçmişten gelen konut açığı o kadar büyük ki aradaki fark bir türlü kapanmıyor. Moskovalıların Sovyet döneminden kalma en büyük sıkıntılarından biri olan “küçük daire”ler sorunu çözülemiyor. Kommersant gazetesinin incelemesine göre, Moskova’da bir kişiye ortalama 18.7 metrekare konut, daha doğrusu yaşam alanı düşüyor. Başka bir ifadeyle Moskova’nın 11.5 milyonluk nüfusun a düşen yaşam alanının toplamı 212.5 milyon metrekare. Bu rakam 22 metrekare olan Rusya ortalamasının da altında. Ama diğer büyük başkentlerle kıyaslayınca fark daha iyi anlaşılıyor. Almanya’da bu rakam 60, İngiltere’de ise 62 metrekare. Hollanda’da 74 metrekare. Fransa 37 metrekareyle Avrupa başkentleri arasında gerilerde, ancak yine de Moskova’nın çok önünde. ABD’de ise 65 metrekare. Hesaplamalara göre Rusya’nın konut alanında Avrupa’nın bugünkü düzeyini yakalayabilmesi için 75, ABD’yi yakalayabilmesi için tam 212 yıl geçmesi gerekecek.

Bir kilometrekareye düşen insan sayısı açısından ise Moskova önde. Çünkü Avrupa’nın en kalabalık ve sıkışık başkentlerinden biri olan Londra’da bir kilometrekareye yaklaşık 5000 kişi düşerken Moskova’da bu rakam tam iki katı, yani 10 bin. Biraz da bu nedenle Moskova Belediyesi kentin yayılması için çaba gösteriyor. 8 Mart’ta 3.Koltso’nun içinde yeni inşaatlar yasaklanmıştı.

Kaynak:http://www.moskovalife.com/

11 Ağustos 2011 Perşembe

Rusya'da halkın nabzı: Mutluluk nerede gizli, en mutlu insanlar nerede yaşıyor?














VTsİOM kamuoyu araştırmaları merkezi tarafından yapılan bir ankette Rusya'da yaşayan halkın "mutluluk barometresi" ölçüldü. Buna göre, "Etrafımda mutsuz insanlardan daha fazla mutlu insanlar var" diyenler çoğunlukta. Mutlu insanların nerede yaşadığı sorusuna da ilginç yanıtlar verildi:

Rusya vatandaşları için yüzde 28 oranla mutluluk herşeyden önce "ailevi huzur" demek. Daha sonra mutluluk, yüzde 14 ile maddi durumun iyi olması, yüzde 12 ile istikrarlı bir hayat, yüzde 10 çocukların ve torunların sevgisi, yüzde 5 yakınlar ve aile fertleri, yüzde 5 iyi iş, yüzde 4 özgürlük ve harmoni, yüzde 2 konut sorunun halli, yüzde 1 dostlara güven duymak demek...

Nerede mutlu olunacağı sorusuna yüzde 8 Rusya, yüzde 7 Moskova, yüzde 5 ABD, yüzde 5 Almanya, yüzde 3 İsviçre, yüzde 2 Fransa, yüzde 2 İsveç, yüzde 1 İngiltere, İtalya, Norveç, Finlandiya, Avustralya, BAE, Kanada, Çin cevabı verdi.

Anket katılımcılarının yüzde 33'ü "Etrafımda mutlu insanlar var" derken yüzde 24'ü "mutsuzlar" olduğunu söylüyor. Yüzde 36 işe "eşit" olduklarını vurguluyor.

Yüzde 38 ve 39'luk oranlarla en fazla büyük ve orta büyüklükte şehirlerde yaşayanlar, yüzde 48 oran ile 18-24 yaşında olanlar kendini daha mutlu hissediyor.

Kaynak: http://www.turkrus.com/

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Arshavin, Sharapova ve Anzhi yazmakta direnen Türk basınına son çağrı!



Yıllardır söylemekten dilimizde tüy bitti: Türk basını, Rusça özel isimleri yazarken, İngiliz kaynaklardaki yazılışı esas alarak hata yapıyor. Türk Dil Kurumu'nun "Yabancı Özel Adların Yazılışı" bölümünde, "Rusça Adların Yazılışı"na değinilirken de "Rusça özel adlarda Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır" deniyor. Yani Arshavin değil Arşavin, Sharapova değil Şarapova, Anzhi değil Anji. Biz pes ettik; konuyu enine boyuna araştıran Kemal Ülker'in bir yazısını özetleyerek paylaşmak istedik:

"Türk Dil Kurumu'nun "Yabancı Özel Adların Yazılışı" bölümünde, "Rusça Adların Yazılışı" altbaşlığı altında şunlar söyleniyor: "Rusça özel adlarda Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır: Bolşevik, Brejnev, Çaykovski, Çehov,Dostoyevski,Gogol, Gorbaçov, İlminskiy, İlyiç, Katayev, Klyaştornıy, Malov, Mendeleyev, Prokofyev, Puşkin, Şolohov, Tolstoy, Yeltsin; Moskova, Omsk, Orenburg, Petersburg, Volga, Yenisey."

Rusça özel adların Türkçe yazılışı konusunda internette daha ayrıntılı bilgi bulmak da mümkün:

1. Rusça özel adlarda Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır; vurguya bağlı söyleyiş ayrılıkları göz önüne alınmaz:
Çaykovski, Gogol, Puşkin, Tolstoy; Omsk, Orenburg, Petersburg, Volga.
Ancak Moskva kelimesi Türkçe söylenişine uygun olarak Moskova biçiminde yazılır.

2. Rusça e harfi, kelimelerin başında ve kelime içinde ünlüden sonra ye ses değerindedir ve ye olarak yazılır:
Yenisey (Rusça yazılışı Enisei), Katayev (Rusça yazılışı Kataev), Dostoyevski (Rusça yazılışı Dostoevskiy), Fadeyev (Rusça yazılışı Fadeev), Mendeleyev (Rusça yazılışı Mendeleev), Yeltsin (Rusça yazılışı Eltsin).

3. Rusça x harfi, Türkçede h'ye çevrilir:
Çehov (Rusça Çexov), Şolohov (Rusça Şoloxov).
Bu harfi batı dillerinde olduğu gibi ch veya kh ile yazmak doğru değildir.

4. Özel adların sonundaki y'ler korunur:
Klyaştornıy, İlminskiy.
Ancak, Çaykovski, Dostoyevski gibi birkaç örnekte y'siz yazılışlar yerleşmiştir.

5. Rusçada ünsüzler için kullanılan inceltme işaretleri Türkçede kullanılmaz:
Bolşevik, Gogol.
Ancak inceltme işaretinden sonra e veya i geldiği zaman bu işaret y’ye çevrilir:
Prokofyev, İlyiç.

6. Soyadlarında kullanılan -ov ve -ev ögeleri söylenişte f 'li olmasına rağmen bu söyleniş yazıya geçirilmez:
Brejnev, Gorbaçov, Malov.

Trotskiy'in adının Türkçe yazılışı bağlamında 4. maddede yer alan "Özel adların sonundaki y'ler korunur" kuralı çok büyük önem taşıyor.
Trotskiy'in adının dilimize yıllar önce yanlış bir biçimde Troçki olarak aktarıldığnı ve bu yanlıştan dönülmesi gerektiğine ilk olarak işaret eden kişi Nail Satligan oldu. Satlıgan'ın bu tespiti tam olarak ne zaman yaptığını bilmiyorum. Ama bundan tam 20 yıl önce, o zamanki adıyla PGB Sosyalizm ve Sınıf Bilinci çevresi Satlıgan'ın gündeme getirdiği bu düzeltmeye destek verdi ve bunun gerekçesini 1990 yılının Mart ayında Kardelen Yayınları tarafından yayımlanan Trotskiy'in Sonuçlar ve Olasılıklar kitabının Türkçe çevirisine konan Yayınevinin Notu'nda şu şekilde açıkladı:

"Son olarak ... Lev Davidoviç Trotskiy'in adının yazılışı üzerinde durmak istiyoruz. Bilindiği gibi Trotskiy'in adı bu güne dek Türkçede en çok 'Troçki' olarak yazılmış, ancak bu konuda genel bir karışıklık (örneğin ilk adının 'Leo' ya da 'Leon', soy adının ise 'Trotski' veya 'Trotsky' diye yazılması) hüküm sürmüştür. Bütün bu yazılışlar, Rusça özel adların Türkçeye aktarılmasında uyulması gereken kurallara ters düştükleri için yanlıştır. Trotskiy'in ilk adına ilişkin yanlışlık, batı dillerinde 'vaftiz adları'nın her dilde başka başka karşılıklarının bulunmasından ve Türkiye'deki çevirmen ve yayımcıların, çeviri hangi dilden yapılmışsa, Rusçadaki aslı 'Lev' olan adın o dildeki karşılığını aynen ve kaynak dildeki yazılışıyla Türkçeye aktarmalarından kaynaklanmaktadır. 'Trotskiy' soy adına gelince; Rusçanın imlâsı da -sesli harflerde, vurguya bağlı olarak meydana gelen küçük ses değişiklikleri dışında- Türkçeninki gibi harf ve ses karşılıklığına dayandığına göre Kiril alfabesindeki harflerin, Lâtin alfabesi harflerinin Türk dilindeki ses karşılıkları göz önünde tutularak Türkçeye aktarılması gerekir. Buna göre Lev Davidoviç'in soyadının doğru yazılış biçimi 'Trotskiy'dir. Yanlışın kökleşmesini önlemek için bundan böyle biz de kurala uyacağız." (s. 4)

Yaygın olarak kabul görüyor olsa da, bizi birileri ikna edici argümanlarla uyardığında, eleştirdiğinde bir yanlıştan dönmeyi neden bu kadar zor buluyoruz acaba? Kendisine Trotskist, Marksist diyen her birey ve örgüt hem kendi dışına yönelik olarak, hem de kendi içinde yaptığı tartışmalarda gerçeği, olay ve olguları ezip büzmemeye, onları çarpıtmamaya büyük bir özen göstermelidir. Bu, bırakın bilimsel sosyalist olmayı, herşeyden önce entellektüel dürüstlüğün temel bir gereğidir."

Kaynak: http://www.turkrus.com/

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Moskova'nın 'mavi' hali














Moskova'da yazlık bir hafta sonu geçiren genç pop şarkıcısı Mavi, Radikal Hayat için yazdı: İşte kentin tadını çıkarmak için iki günlük program önerisi...

Türkiye’den Rusya’ya seyahat için vize zorunluluğunun kalkmasını fırsat bilen biri olarak hemen ucuz uçak bileti sitelerini tavaf edip, yüksek sezon Bodrum biletleri fiyatına Moskova gidiş dönüş biletimi aldım. İstanbul sıcağından biraz olsun uzaklaşırım umuduyla kendimi kuzeylere attım. Ama uçaktan iner inmez şok edici gerçekle karşılaştım: Sizler de benim gibi Moskova üzerine fantastik-gerilim türünde “O kadar soğuk oluyor ki dışarıda on dakika geçirdikten sonra burnunuz düşüyor. Kışın herkes işe buz patenleriyle gidiyor” gibi cümleler duyduysanız hazır olun. Sizi bu aylarda bambaşka bir şehir bekliyor! Çoluklu çocuklu tüm şehir ahalisinin 35 derece sıcakla baş etmek için yeni sulanmış çimlere yatmak olsun, fıskiye havuzlarına salacak sahilindeki çocuklar gibi umarsızca dalmak olsun, süs şelalelerine dillerini dayamak olsun, ürettikleri muhtelif su aktivitesi şehri cıvıl cıvıl bir hale getirmiş. Moskovalılar bu mevsimde güneş enerjisiyle çalışır gibi hoplayıp zıplıyor. Sabah akşam bira tüketiyor, uçan balonlarla oynuyor, kesinlikle İngilizce konuşmuyor, yabancıları sevmiyor ama hiç rahatsız da etmiyor. Bu yazıda anlatacak ve tavsiye edeceğim programlar rahatlıkla iki güne sığdırabilir, yani İngilizce yaşayan arkadaşlarımızın ‘long weekend’ dedikleri kaçışlara uygun olabilir. Eğer bir turla gidiyorsanız ve her turist gibi Kremlin’in altını üstüne getirip dostlarınıza onlarla ne yapacaklarını bilemeyecekleri matruşkalardan sayısız adet aldıysanız, Rus ezgileri eşliğinde Borş çorbanızı içtiyseniz ve birkaç kere kaybolup en sonunda Kiril alfabesini çözdüyseniz artık siz de biraz şehrin tadını çıkarabilirsiniz. Buyurun bakalım iki günlük programa:

1. GÜN

Gorki Parkı
Scorpions’ın ‘Wind of Change’ şarkısından zihinlere kazınan Gorki Parkı, Moskova’nın en büyük ve ünlü parklarından biri olarak şehirdeki park kültürünü de özetleyen bir güzelliğe sahip. Parkın her noktasına müzik yayını yapan hoparlörler dış kapıdan başlayarak yerleştirilmiş. Böylelikle şezlonglarda Miles Davis dinleyerek bulmaca çözmek, Cardigans eşliğinde rollerblade yapmak ve havuzbaşında tango yapan orta yaşlı çiftleri izleyerek pembe hayallere dalmak mümkün. Çocuklarının kaykaylarını taşıyan genç babalar, bisikletliler, genç müzisyenler, dizüstü bilgisayarlarıyla ağaç altında çalışanlar, düğünden önce buraya gelip arkadaşlarıyla eğlenen gelinler, hepsi bir arada...
Belediyenin yerleştirdiği rengarenk hamakların sökülüp evlere götürülmediğini ya da minik şortlarıyla yoga yapan yirmi güzel kadına nasıl çalıların arasından bir cengaverin çıkıp “Abulaaa bacağını kaldırmana yardım edeyim mi?” demediğini anlamak güç. Ama zaten seyahatler biraz da bu soruları uyandırmak ve alıştığımız ‘normal’i sarsmak için değil midir?

Manej Meydanı
Büyük bir Kremlin turundan sonra serinleme bahanesiyle Manege Meydanı’na ve sonrasında tabii ki yine ortadaki fıskiye havuzunun etrafındaki kalabalığa karışabilirsiniz. Buradaki üçkağıt yanımızdaki – varsa - aile fertlerini “Ya şurada bir tuvalet var mıdır acaba” diye kandırıp üç katlı yeraltı çarşısına sokmak ve hiçbir yerde göremeyeceğiniz sayıdaki ayakkabı mağazalarında gezinmek. Çaktırmayın, keyfinize bakın. Zaten Che Guevera’nın matruşka yapılıp satıldığı bir meydanda kimse sizden – o kadar da - siyasi bir duruş beklemiyor.

Maksim Gorki Müzesi
Adından da anlaşılacağı üzere Maksim Gorki’nin ev-müzesi. Dekorasyonunda Dali ve Gaudi etkileri görülen ancak en çok ‘yaşanmışlık’ ve ‘koleksiyonerlik’ taşan; hem kendisi, hem verdiği duygusu güzel olan evi kesinlikle gezmenizi öneriyorum. Dünyanın dört bir yanından objeler, etkiler ve mobilyaların yanı sıra anılar, fotoğraflar ve ölmeden önce son yazdığı satırlar dahil iç dünyasına şahit olmak için.
Adres: Malaya Nikitskaya ul 6/2
Metro: Pushkinskaya

Bolşoy Tiyatrosu
Bu biraz çekinceli bir öneri. Sebebi de Bolşoy binasının senelerdir restorasyonda olması ve tüm gösterilerin arka taraftaki ‘New Stage’de gerçekleştirilmesi. Bilet fiyatları çok astronomik değilse ve değeceğini düşündüğünüz bir gösteri varsa gitmişken görün derim. (bolshoi.ru/en/)
Metro: Belorusskaya

Torro Grill&Wine Bar:
Her damağa, tercihe uygun ızgaralar. Biftek de var, domuz pirzolası da ve hatta kalamar da. Yanında Şili ve Arjantin şarapları ya da kendi yapımları birayla. Üç plaza binasının ortasında olduğu için etrafta hafta sonu da çalışan kravatlılar, yanda yine bir havuz, arkada yine altın kubbeli bir kilise, arkasında ayışığı, ev şarapları da pek leziz.
Adres: Ul. Lesnaya 5b

Uruk Cafe
Madem turistik bir gezi yapmıyoruz, Rus spesiyalleri yerine, Rusların ‘tercih ettiği’ spesiyalleri deneyelim. Uruk Cafe, şık ve rahat bir Özbek restoranı. Bitişiğinde nargile kafesi , hatta akşam canlı müziği bile var. Ama ‘üçü bir arada’ya girmeden öğle yemeğine giderseniz çok memnun kalacaksınız. Başlangıçlardan beyaz mantar, yemek olarak da Lahman tavsiye ediyorum, yanında da ‘şerbet’. Demliklerde kekikli siyah çay da şahane. (www.urukcafe.ru)
Adres: Tsvetnoi bulv.30, str. 1
Metro: Tsvetnoi Bulvar

2. GÜN

Sandunov Bath House
Karşınızda aristokrasiden bugüne uzanmış, buhar odalarında ve sıcak – soğuk havuzlarında, mimari ayrıntıları izleyerek kendinizi şımartacağınız Sandunov Banyosu! Biraz yaşını belli ediyor ve biraz cep yakıyor olsa da gitmişken bir ziyaret etmekte fayda var. (www.sanduny.ru)
Adres: Neglinnaya ulitsa, 14

Yakitoria
Hamamdan çıkmış ve acıkmış bünyelere güzel bir ‘miso çorbası’ üstü ‘dragon roll’ ya da aile boyu hamburger öneriyorum. Yemeği beklerken de restoranın minik kütüphanesinden Taschen kitaplarına göz atabilirsiniz. Yakitoria bir tasarım harikası ile çöplüğü olmak arasında bir yerde duruyor. Ama karınlar doyduktan sonra her şey kusursuz görünüyor. (yakitoriya.ru)
Adres: 1-ya Tverskaya-Yamskaya ul 1/29 Mayakovskaya

Pabeda (Victory) Park
Gorki Parkı’nı sevme sebeplerimin çoğu burası için de geçerli. Burada o sebeplere ek olarak zafer anıtları, savaş müzesi, uzun bir yürüyüş yolu ve nehir gibi uzanan havuzlar mevcut. Uçan balonla yürüyüp akşamüstü birası içmek, savaştan hiç söz etmemek ve havuz kenarına uzanıp tüy gibi hissetmek tavsiyeler dahilinde.

Kapriz Club
Kapriz kulüp Moskova’daki onlarca dans–striptiz kulübünden biri. Farkıysa dans edenlerin erkek, müşterilerin kadın olması. Kadınlardan istenen giriş ücretinin 20 katı istendiğinden içeride müşteri olarak erkek görmek pek mümkün değil. Masalardaki mönülerde ‘romantik akşam yemeği’, ‘eve kadar bırakma’, ‘masada sohbet’, ‘tam gün şehir turu’ gibi hafif imalı hizmetler, etrafta da el kadar şortlarla gezen garsonlar olan mekanda saatler ilerledikçe şovların temaları değişiyor, tansiyon yükseliyor.
Adres: Akademika Sakharova pr. 14 (clubkapriz.ru/capris_dancer )

Baba Marta
Sofya’da klip çekip Bulgar yemekleriyle başı dönmüş biri olarak Moskova’da da bir Bulgar restoranına gittim son akşam. Bol mezeli ve Bulgar rakılı bu yemekten ev yapımı limonatalarından içmeden kalkmamak lazım. Bir de ‘şopslka’ salatasına koydukları baharatı satın almayı kafaya koyup, çıkarken unutmamak lazım. (www.babamarta.ru)
Adres: Gogolevsky Bulvar No. 8

Capital City Moskova Kulesi
Bu öneri ancak söz konusu kuleler resmi olarak açıldıktan sonra gerçekleştirilebilir olsa da ben “Dostların kadar büyüksün” kontenjanından Avrupa’nın en yüksek binası olan ‘Moscow Tower’ın en tepesine çıktım. Capital City projesinin mimarlarından Türk arkadaşım, beni 68 kat asansörle başlayıp sonra da 10 kat merdivenle devam eden bir yolculuğa davet etti. Biraz sızlansam da tepeden Moskova manzarası hakikaten çok güzeldi. Hem ofis, hem residence olarak kullanılması planlanan bu bina dışarıdan da içeriden de sürprizlerle dolu. Dış tasarımını zaten minik bir internet aramasıyla bulabileceğiniz için, ben içeriden bilgileri sunayım. Hareket sensörlü duvarın içinden çıkan adamlar mı istersiniz, yoksa asansörlere yaklaştığınız anda dönüp serinletmeye başlayan yüzlerce fırıldak mı? En hoşuma gideni borsa endeksi bilgilerinin ve şiirlerin iki ayrı yönden gelip ortada birbirlerine çarparak, harflerin havaya dağıldığı dijital pano. Yolunuz Moskova’nın bu ‘Manhattan Bölgesi’ne düşerse biraz modern mimari görüp ortadaki alışveriş merkezinin tepesindeki dev matruşkalar sergisini gezersiniz.

31 Temmuz 2011 Pazar

Aleksandr Nevski’nin yolundan motosikletle Moğolistan’a sefer











6 Ağustosta 12 motosikletçi Moskova’nın Doğusundaki tarihi Vladimir kentinden başlayarak Moğolistan yolunu tutacak.

“Bilinmeyen Aleksandr Nevski” etkinliği böyle başlayacak. Ural bölgesindeki küçük bir kent olan Kuşva’nın sakinlerinden Dmitriy Menşikov tarafından teklif edilen bu etkinlik,bu kişinin yönetimi altında gerçekleştirilecek.

Dmitriy Menşikov ta çocukluktan motosikletlere sevgi duyuyordu.Şimdi Menşikov, her ergenin hayali olan “Honda Afrika Tvin” modeli dayanıklı ve güvenilir motosikletin sahibidir.Kuşva kentinde motorlu taşılara ilgi gösteren pekçok ergen ve gençler garajda Dmitriy Menşikov’un yönetiminde eski motosikletleri onarmakla uğraşıyorlar. Bu suretle dört yıl önce “Severnıy tsvet” motokulübü oluştu. Kulübün üyeleri ayrıca bölgedeki Engelli çocuklar Yurduna gönüllü yardım gösteriyorlar.Engelli çocuklar motosikletçileri sabırsızlıkla bekliyorlar her zaman. Bunun nedeni, temaslar kurmak ve hediyeler almak isteği değil motosikletle gezi yapmak olanağıdır.

Gerçek motosikletçi her zaman uzak yerlere geziler yapmayı hayal ediyor. Rusya’nın değişik kentlerinden motosikletçiler ile İnternet üzerinen temaslar kuran Dmitriy Menşikov, Moğolistan’ın,uygarlıktan etkilenmeyen şaşılacak kadar güzel doğasının ve bin yıllık geleneklere uygun yaşamı yaşıyan konuksever göçebelerin motosikletçileri çok celbettiğini öğrendi. Menşikov biliyordu ki büyük Rus başbuğu ve 13. yüzyılın seçkin diplomatı Aleksandr Nevski 1247-1249 yıllarında Moğlistan’a gezi yapmıştır.Menşikov Aleksanr Nevski’nin yolundan Moğolistan’a motosikletle bir sefer organize etmeye karar verdi. Menşikov bu hususta şunları söyledi:

Seferimize “Bilinmeyen Aleksandr Nevski” adını verdik. Amaç,bu seçkin adama dikkati çekmektir. Aleksandr Nevski 1240lı yıllarda Rusya’nın Batı sınırlarında İsveçlileri ve Almanları yenilgeye uğratan komutan olarak genişçe biliniyor. Fakat Aleksandr Nevski’nin Moğollarla görüşmeler yaptığını ve çok kapsamlı diplomatik faaliyetleri başardığını az kimseler biliyorlar. Aleksandr Nevski Batı’nın Rusları katoliklere dönüştürme yeltenişlerine ve toprak isteklerine sert şekilde karşı geldi ve Rusya’yı tehdit eden ikinci büyük güç olan Moğollar ile mutabakata varmayı başardı. Aleksandr Nevski’nin bu kahramanlığı benzersiz Avrasya uygarlığının temelini oluşturdu.

Dmitriy Menşikov değişik forumlarda Aleksandr Nevski’nin yolundan Moğolistan’a motosikletle sefer yapılması düşüncesini öne sürdükten sonra “Severnıy tsvet” kilübünün üyelerinden ve Moskova, Samara ve Perm kentlerinden motosikletçilerden ilgili grup kuruldu. Dmitriy Menşikov bu gruba giren 22 ila 63 yaşında motosikletçilerin Rusya’nın 20 bölgesi üzerinden sefer yapacaklarını bildirerek şunları söyledi:

Büyük kentlerde sözüm ona “sorunlu” gençlerle söhbetler yapacağız. Gençlere yenilmez komutan, yönetici, diplomat ve yurtsever olan Aleksandr Nevski’nin yaşamı hakkında bilgiler vermek istiyoruz. Bundan başka alkol ve uyuşturucu sevenler olarak motosikletçiler hususundaki yanlış kanıyı kendi örneğimizle yalanlamak istiyoruz.

Motosikletçiler, Rusya ve Moğolistan üzerinden geçecek 17 bin kilometrelik yolu 35 günde almak niyetindedirler. Sefer 9 Eylülde Nijniy Novgorod bölgesindeki Gorodets kentinde bitecek. Bilindiği gibi Aleksandr Nevski, 1463-te Altın Ordu devletinden geri dönerken bu kentte hayatını kaybetti.

Ermitaj müzesin kuruluşunun 20l4'te 250. yılı kutlanacak











2014-te Sankt-Peterburg’daki Ermitaj müzesinin kuruluş tarihinin 250. yıldönümü olacak. Moskova’da Rusya hükümetbaşkanı Vladimir Putin’le görüşen Ermitaj müzesi müdürü Mihail Piyatrovskiy ve Kültür bakanı Aleksandr Avdeyev, Ermitaj müzesinin 250 kuruluş yıldönümü törenlerinin ve törenler kapsamında müzenin yaranına olacak etkinliklerin organizasyonuna ilişkin sorunları ele aldı.

Dünyanın 4 en büyük müzesinden biri olan Ermitaj’ın koleksiyonu 3 milyon kadar sanat eseri ve kültür anıtı kapsamına alıyor.Rusya hükümetbaşkanı Vladimir Putin , böylesine zengin eserler koleksiyonuna sahip olan müzenin kuruluş yıldönümü törenlerine hazırlık çalışmalarına katılanların son derecede sorumlu davranmaları gerektiğini kaydetti ve şöyle konuştu:

Ermitaj müzesinde büyük sayıda korunan değerli sanat eserlerinin tüm insanlığın varlığı olduğu,hakkıyla söylenebilir. Ermitaj müzesi Rusya’nın gururu olduğu için kuruluş yıldönümü layikiyle kutlanmalı. Ama şenliklerin organize edilmesiyle yetinmemeli , müzenin güçlenmesine hizmet edecek etkinliklerin de yürütülmesi ve sorunların çözüme bağlanması lazım.

Ermitajın genişletilmesi, sözü edilen sorunlardan biridir. Ermitaj’ın bölümleri olarak Armalar,bayraklarla sancaklar müzesiyle Rusya muhafız birlikleri müzesi,20-2l. yüzyıllar müzesi açılacak. Ermitaj’ın koleksiyonu genişletilmekle yanyana mimari kompleksi büyüyecek.Günümüzde müzenin kompleksi, ön cephesi Neva nehrine bakan sarayları kapsamına alıyor. Başlıcası Rusya imparatorlarının ikametgahı olan Kışlık saraydır.Yakın bir gelecekte Kışlık sarayda restorasyon çalışmalarına başlanması planlanıyor.Ermitaj müzesinin tüm yapıları biraraya getirilirse,l8.-l9.yüzyılın çok güzel bir yerleşim yerinin görünümü oluşturulacak.

Birkaç yıl önce Sankt-Peterburg’un kenarında Ermitaj’ın restorasyon merkeziyle eserler deposu meydana getirildi. Her ikisi de ziyarete açıktır. Vladimir Putin’le görüşen Ermitaj müdürü Mihal Piyotrovskiy,müze değerlerinin koruması için gereken 3. deponun kurulması planlanıyor,dedi ve şunları söyledi:

Müzenin Restorasyon merkezinin yanıbaşındaki bir arsada Sankt-Peterburg kentinin mimari müzesiyle kütüphane ve yayın merkezi kurulacağı için orası kentlileri ve turistleri çekecek.

Çağdaş eserler deposunun meydana getirilmesi ,Rusya’daki büyük müzelerden birçoğunun karşı karşıya bulunduğu bir sorundur Genellikle eserler deposunun müze binasının yanıbaşında bulunması gerektiği sayılıyor. ‘Ermitaj,deney olarak eserler deposunu kentin kenarında kurmayı kararlaştırdı. Kültür bakanı Aleksandr Avdeyev, deneyin olumlu sonuçları verdiğini kaydederek şöyle devam etti:

Eserler deposunu kentin kenarında kurmayı ilk kararlaştıran müze Ermitaj’ın eylemleri sayesinde kentin kenarında bir kültür merkezi meydana getiriliyor . Olumlu sosyal sonuçları veren bu adım müzecilerin zihniyetinin değişime de yolacıyor.

Mihail Piotrovskiy Vladimir Putin’e müzenin genişletilip geliştirilmesine yaklaşık olarak l6 milyar ruble ayırmak ricasıyla başvurdu ve bu işlere müzenin fonundan da harcamalar yapılacağını söyledi. Ermitaj, bağışlardan oluşan 20-30 milyon dolarlık fonuna sahip olan Rusya’nın tek bir müzesidir.

Gus-Hrustalnıy kentinin Kristal cam müzesi












Moskova’nın 200 kilometre Doğusunda bulunan Vladimir eyaletindeki Gus-Hrustalnıy kenti, Rusya’nın Altın halka turizm bölgesine dahildi. Cam sanayii merkezi olan Gus-Hrustalnıy kentinde l756 yılında ülkenin en büyük cam fabrikası kurulmuştu.

Kentte Kristal cam müzesi var. Ekspozisyonu Sent-Jorj kilisesinin. l9.yüzylın sonlarında kurulmuş kilise l9l7 Devriminden sonra kapatıldı. Yaklaşık 70 yıl sonra restorasyonu yapılan kilise Kristal cam müzesine dönüştürüldü. Cam fabrikasının ürün örnekleri müzenin esaslarını oluşturuyor.Fabrikada seri halinde üretilen tüm mamullerin örnekleri burada korunuyor. Aralarında büyük ustaların ender yapıtları da var.

Kristal cam Müzesi müdürü Nadejda Pak şunları söylüyor:

"Müzemiz günümüzde Rusya’nın en iyi kristal cam müzesidir. Kristal cam ürünlerinin l4 binden çok örneğini kapsayan koleksiyonu, sadece büyüklüğü için değil, kapsamlı olduğu için takdire değer. Buna göre Rusya’da cam üretiminin tarihçesi üstüne fikir edinebilirsiniz. Çinliler dahil değişik ülkelerden turistler müzeye koleksiyonunu görmeye geliyor.Son zamanlarda bu sayı çok arttı."

Müzenin koleksiyonundaki mamuller değişik dönemlere ait. l8. yüzyılda fabrikada alelade düz camdan mamuller,bu arada altın yaldızlı güzel sürahi,ayaklı büyük kadehler yapılıyordu. Bunları süsleyen oyma desenler gerçek sanat eserleridir.

l9.yüzyılda üretilen cam türleri daha çoktu. Kurşun cam denilen kristal cam üretim teknolojisi, daha da sonra cam oyma teknolojisi geliştirildi. Cam üzerindeki oyma taşlama aracıyla yapılır.Cam mamuller şekli türlü türlü olan oyma resimlerle süslenir.İstidatlı oymacılar,kristal cam mamullerinin güneş ışınlarını yansıtmakla ışıl ışıl parlamasını saglar.Kristal camdan gelen ses çok güzel, İncecik kristal cam kadeh üzerine üflenince melodik ses çıkarır. Şekli farklı olan oymalar cam mamullerine farklı ses kazandırıyor.

l9. yüzylın ortalarında altın ve gümüş taklidi cam dahil renkli katmerli cam üretimine başlandı. Çoğunlukla bu camdan Doğu stilindeki testi,vazolar,kalyanlar üretiliyordu. Bunlar Kuzey Kafkasya ve İran’da takdir ediliyordu.

Sovyet döneminde, ayrıca 20. yüzyılın ikinci yarısında kristal cam ürünleri varlıklı yaşamın belirtisi sayılıyordu.Kristal eşya özenle korunuyordu. Günümüzde kristal cam eşya insan icin gurur kaynağı olmaktan çıktı. Sadece kristal kadehler güzel ses çıkardığı için, süslenmiş Noel ağacı ve şampanya ile birlikte yılbaşı bayramının sembolü sayılır.

Ama kristal ev eşyalarından başka değerli güzel sanat eserleri var. Gus-Hrustalnıy cam fabrikasının görevlileri olan ustalar,parlak eserleri sayesinde Rusya dışında da tanındı. Kristal cam mamulleri Müzesinin koleksiyonu parlak yapıtlarla tamamlanıyor. İtalyan,Fransız,Çek uzmanlar müzeye kristal cam tapınağı derler.