Moskova

Moskova

20 Ocak 2013 Pazar

Lenin Tepeleri


Moskova’da en fazla görülmesi gereken yerlerden biri de kuşkusuz Lenin Tepeleri, bugünkü adıyla Serçe Tepeleri’dir.

Serçe Tepeleri (Воробьёвы горы), Moskova Nehri'nin sağ kıyısında, Moskova'nın en güzel göründüğü, en yüksek noktalarından biridir.  Nehirden 60-70 m yüksekliktedir ve 220 m. rakıma sahiptir.
Tepelerin 1935 - 1999 yılları arasındaki adı Lenin Tepeleri'ydi (Ленинские горы).

Serçe Tepeleri'nden aşağıya baktığınızda nehrin karşı yakasında Lujnizki Stadyumunu görürsünüz.

1980 Yaz Olimpiyatları'nın açılış ve kapanış törenlerinin yapıldığı Lujnizki Stadyumu (Eski adı Lenin Stadyumu) Moskova Nehri Boyunca sağ tarafta bulunur. Onun yanında, Naryşkin stili mimarisiyle dikkat çeken kulelere sahip Novodeviçiy Kadınlar Manastırı bulunur. Novodeviçiy Manastırı Mezarlığı, Nazım Hikmet'in mezarının bulunduğu yerdir.
Lujnetski Metro Köprüsü bölgeye çok uzak değildir. Köprü Komsomolski Bulvarı ile Vernadski Bulvarı'nı birbirine bağlar. Köprü, üzerinden taşıtların ve metronun gidebildiği iki ayrı hatta sahiptir.

Stalin Binalarının en yükseği olan Moskova Devlet Üniversitesi ve bir kilise de bu tepeler üzerinde bulunmaktadır.

Moskova Devlet Üniversitesi(MGU)’nin bahçeleri olarak da bilinen Serçe Tepeleri doğal güzelliğinin yanında harika bir de panaromik görüntüye sahiptir. Moskovalılar kadar turistlerin de beğeniyle gezdiği parkın Üniversite tarafından gece manzarası özellikle görülmeye değerdir.

Parka gün batımına doğru giderseniz teleferiğe binmeyi ihmal etmeyiniz. Günbatımının gece mavisi ve kırmızıyla buluştuğu o dakikalar en güzel teleferikteyken karşınıza çıkar.

Oldukça ağaçlık olan bölgede sonbaharda mükemmel bir görüntü oluşur. Sanki bir ressamın tablosundan fırlamış gibi, sanki her bir yaprak o ressamın fırça darbesiymiş gibi.

Bu tabloya dahil olmak için Vorobryovy Gory (Воробьёвы горы)  Metrosundan çıkmanız yeterli…

Aşağıdaki videodan Serçe Tepeleri'nde gerçekleştirilen bir Flash Mob preformansını izleyin; keyif alın.




18 Ocak 2013 Cuma

Konstantin Stanislavskiy 150 yaşında


Stanislavskiy sistemi;..Sahne ustalığının alfabesiDünyadaki yönetmen ve oyuncuların büyük bir çoğunluğunun çalışmalarına esas aldıkları kurallar külliyatı…

Bu sistem, geçtiğimiz yüzyılda oluşturuldu; ancak halen güncelliğini koruyor.

Bu sistemi hatırlamak için 17 Ocak doğru bir tarih; zira bundan tam 150 yıl önce, bugün adı geçen sistemi yaratan, büyük Rus oyuncusu ve yönetmen Konstantin Stanislavskiy dünyaya gelmişti.

Stanislavskiy oyunculuk sisteminin en detaylı bir şekilde anlatıldığı çalışması ‘Oyuncunun kendisi üzerindeki çalışma’ adındaki kitabıdır. 

Kitap 1938’de basıldı. Stanislavskiy’in bu kitabı 30 yılda yazdığı söylenir, ancak gerçekte bu süre çok daha uzundur. Stanislavskiy daha 19. yy’ın 80’li yıllarında sahnedeki oyun deneyiminden hareketle iki önemli sonuca varmıştır: Sahne sanatının kökten değişmesi gerekiyordu, gerçek, doğruluk ve realizm için o dönem sahnelemede uygulanan klişelerden vazgeçilmesi gerekliydi. İkincisi oyuncu bu doğruluğu hissedebilmek için mesleğinin ‘gramerini’ bilmek zorundaydı…

Bunun ardından Moskova Sanat Tiyatrosu kuruldu. Tiyatronun başına Stanislavskiy, meslektaşı Nemiroviç-Dançenko ile beraber geçti. Artık provalarda o ünlü ‘İnanmıyorum!’ cümlesi duyulmaya başlamıştı. Stanislavskiy sonsuz kere bu cümleyi tekrarlamıştır. Bunu yaparken oyuncuların sahnede ‘yaşamalarını’ sağlamaya çalışıyordu. Onlara şu çağrıda bulunurdu: Bu durumlarda kendinizin olduğunu varsayın, kendi duygularınızı hissedin ve ardından da rolünüz ile bunları birleştirin. Bunların nasıl birleştirileceğiyse artık bir sanattı.

Stanislavskiy bunun üzerinde hemen hemen bütün hayatı boyunca uğraştı ve sonunda bütün dünyaya armağan etti.

“Oyuncunun kendisi üzerindeki çalışma” adlı kitabın tüm dünyada her ay binlerce nüshası satılıyor. ‘Stanislavskiy usulü duyguları yaşama sanatını’ edinmek üzere dünyanın dört bir yanından Rus sömestiri denilen kurslara katılmak için bir çok öğrenci Moskova’daki tiyatro yüksek eğitim kurumlarına geliyor. Rus eğitim uzmanları ise yurt dışında yine aynı ‘sistem’in eğitimini veriyorlar.

Rusya Tiyatrocular Birliği Başkanı,oyuncu Alensandr Kalyagin, “Stanislavskiy’e her yerde değer veriyorlar” diyor. Kalyagin sözlerine şöyle devam ediyor:

“Stanislavskiy’in yaptığı, tabii ki gerçek anlamda bir devrim idi. Dünyadaki ana tiyatro akımlarını belirleyen stüdyolar Sanat tiyatrosundan çıktılar. Bu nedenle de Stanislavskiy’in önünde eğildiler ve eğilecekler de!”

Konstantin Stanislavskiy’in doğumunun 150. yılı şerefine bu yıl tüm dünya tiyatro çevrelerinde bu dahi kişiliğin adı altında ve tabii ki sistemi ile ilgili etkinlikler düzenlenecek!


17 Ocak 2013 Perşembe

Elveda Katya Moskova'da


Türk-Rus aile ilişkilerini iki tarafın bakış açısıyla ele alan “Elveda Katya” Moskova'da 17 Ocak’da vizyona girdi.

İlk Türk-Rus ortak yapımı Elveda Katya filminin Rusya’daki gala gösterimi film oyuncularından Kadir İnanır, Anna Andrusenko, Caner Cindoruk ve Elena Polyanskaya’nın katılımıyla TOBTİM (Arkadia) iş merkezindeki sinema salonunda gerçekleştirildi.

Film sonrası bir açıklama yapan Kadir İnanır da, filmin geniş kitlelere gösterilebilmesi durumunda son derece hızlı gelişmekte olan Türkiye-Rusya ilişkileri ve dostluğuna filmin büyük katkı sağlayacağına inandığını söyledi.

Kadir İnanır, “Çünkü bu yanımda oturan benim kızım; biz ikimizde Karadenizliyiz aslında. O Soçili ben de Fatsalıyım. Yani iki Karadenizli insan olarak bütün dünya insanlarına sevginin saygının, insan olmanın ne olduğunu anlatmaya çalıştık. İlişkiler boyunca film, özellikle bizim buradaki Türk misyonu tarafından Ruslara daha sonraki video ve CD döneminde aktarılarak istediği yere kavuşacaktır. Giderek daha güçlenerek ilgi ile karşılanacaktır. Biz görevimizi yaptığımızı zannediyorum.” dedi.




Elveda Portyanki!


Lena, “Sen askerdeyken çorap giyiyor muydun?” diye sordu.

Anlamadım. Yine lisan sorunu nedeniyle sorduğu şeyi anlamadığımı düşündüm.

Yineledi. Hemen cevap veremedim, askerliğimin üzerinden çok seneler geçmişti. Çoraplarımı, rengini hatırlamaya çalıştım.

“Tabii ki,” dedim, bunda garip olan ne var der gibisinden.

Sonra haberleri veren televizyon kanalına gözüm kaydı, Lena’nın sorusunun nedenini anladım.

17. yüzyılın sonundan bu yana ağır ve uzun askeri botların vurmaması için  "Portyanki" olarak adlandırılan kalın, dikdörtgen kumaş parçaları ile ayaklarını saran Rus askerleri, artık bu sıkıntılı durumdan kurtulacak ve çorap giyecekti.

Bana ilginç geldi. Rus askerleri Büyük Petro döneminden beri çorap yerine “portyanki” kullanıyorlardı. Çorap giymek yasaktı. Bunu bilmiyordum.

Bu, Rusya’ya özgü olan bir şey,,bir gelenekti.

Bu haber, diğer televizyon haberlerinde de tekrar ediliyordu. Rus ordusunda bir gelenek yıkılıyordu. Askerlerin bundan böyle çorap kullanacakları bildiriliyordu.

Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Rus askerlerin ayak sargıları yerine çorap kullanmaları için genelge yayınlamıştı.

Portyanki’nin yıl sonuna kadar tamamen unutulmasını isteyen Bakan Soygu, askerlerin çoraba geçmesi için gerekirse ek fon ayrılacağını da sözlerine ekliyordu.


Rus ordusunda giyim kuşam konusundaki modernleşme  çalışmaları sadece portyanka ile sınırlı değil. Ayrıca, tüm kulakları kapatan ve Rus ordusu ile sembol haline gelen “uşankaların” yerini de modern şapkalar alacak.
RIA Novosti'nin karikatüristi Sergey Yelkin, Rus ordusunda yapılan modernizasyon çalışmalarını şu karikatürüyle hicvetmiş.

Karikatürün çevirisi şöyle:
"Böylece, ‘partyankalar’ şık bir bandana oluyor".






16 Ocak 2013 Çarşamba

Julia Morskaya: Ümit veren genç bir Rus film yönetmeni


Aşağıdaki video internette rastgelip de facebook ortamına salladığım bir paylaşım değil. Moskova'da, Gerasimov Sinematografi Enstitüsü’nde sinema eğitimi gören tanıdığım genç bir arkadaşımın, Julia Morskaya’nın yönetmenliğini yaptığı bir klip.

Ben izlerken çok keyif aldım. Umarım siz de beğenirsiniz. Bu arada müzik ve dans da çok güzel...

Seyrettikten sonra "hakkaten yahu!" diyeceğinize eminim. Beğendiyseniz siz de paylaşın, daha çok insan keyif alsın.




Julia’nın henüz uzun metrajlı bir filmi yok. Şimdilik sadece kısa filmler ve klipler üretebildi. Ancak inancım ve ümidim yakın bir gelecekte Sergey Eisenstein, Andrey Konçalovski, Aleksandr Sokurov, Andrey Tarkovski gibi ustaları yetiştiren Rus sinemasının yönetmenlerinin arasında Julia’nın ismini de göreceğimiz. 


14 Ocak 2013 Pazartesi

Şiirimizin çınarı Nazım Hikmet'in bugün 111'inci doğum günü...


1902'de Selanik'te doğan Nazım'ı, Mavi Gözlü Dev'i özlemle anıyoruz...
2013 aynı zamanda, Nazım'ın bir yaz günü, Rusya'da, Moskova’da yaşama veda edişinin 50'nci yıl dönümü...

Vasiyet

Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü
ölürsem kurtuluştan önce yani, alıp götürün
Anadolu'da bi köy mezarlığına gömün beni,

Hasan beyin vurdurduğu
ırgat Osman yatsın bir yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

Traktörle türküler geçsin alt başından mezarlığın
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar ortamalı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.

Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.
Ama bu türküleri söylemişim ben,
daha onlar düzülmeden
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.
Komşulara gelince,
şehit Ayşe'yle ırgat Osman,
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki farkında bile olmadan.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
öylece gibi de görünüyor
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani.

(1953)



10 Ocak 2013 Perşembe

Kar Tanesi – Snejinka

Aaaaa, İstanbul’a kar yağdı diyenlere!..


Kar, Rusya’da kışın ayrılmaz bir parçası,..olağan bir şey.

Asıl beklendiği zamanda yağmadığında şaşırılıyor; endişeyle beklenmeye başlanıyor. Eee, malum küresel ısınma herkesin korkusu. Ekolojik dengenin bozulması sonucundaTürkiye’nin zamanla çölleşeceği, Moskova’nın Antalya iklimine sahip olacağı fikri soğuktan yılan Ruslar için bile cazip bir düşünce değil.

Yeni yıl kutlamalarında karsız bir Kremlin manzarası düşünülemez. Bazen kar üreten makinelerle takviye yapılıyor.

Kar, Rus kışının doğal bir parçası demiştik. Neredeyse Rusya’nın tamamında Ekim ayından itibaren yağmaya başlar ve Mart ayının sonuna kadar erimez. Ortalama hesaplara göre Rusya’da kışın kar yığınlarının yüksekliği yaklaşık 50 cm’e ulaşır. Ülkenin en karlı bölgesi, doğuda bulunan Kamçatka bölgesindeyse kar yığınlarının yüksekliği 2 metreye kadar ulaşır.

Rus kültüründe karla ilgili birçok şiir ve şarkı bulunmakta. Gündelik hayatta da sıkça kullanılan kar konulu pek çok deyim var.

Ruslar çok temiz bir şeyi kara benzetirler, ‘белый как снег’ [bélıy kak snek] (kar gibi beyaz) derler.

Hiç beklenmedik bir durumla karşılaşan Ruslar, bu duruma ‘как снег на голову’ [kak snek nágalavu] (başına kar düşer gibi) derler. Bu da, ‘birden, ansızın’ anlamına gelir.

Ruslar, gereksiz bir şeyi anlatırken de ‘нужен как прошлогодний снег’ [nújin kak praşlagódniy snek] (geçen yılki kar gibi gereksiz) diyorlar.

Aşağıda karla ilgili bir şarkıyı paylaşıyoruz. Adı, ‘Snejı́nka’ (‘Kar Tanesi’). Sözleri L. Derbenyov’a, müziğiyse Y. Krilatov’a ait olan bu parça, yaklaşık 30 sene önce çıktığından beri Rusya’da en çok sevilen yılbaşı şarkılarından biri.
Snejinka’ (‘Kar Tanesi’) Şarkısı, 1982 yılında ‘Чароде́и’ (‘Büyücüler’) müzikali için yazıldı. Söz konusu televizyon müzikali, Rus fantastik edebiyatının roman yazarları olan Strugatskiy kardeşler tarafından hazırlanan bir senaryo üzerine çekildi.

Снежинка (Snejinka)- Kar Tanesi

Когда́ прихо́дит год молодо́й, -Yeni yıl geldiğinde
А ста́рый ухо́дит вда́ль, -Ve eskisi uzaklara gittiğinde
Снежи́нку хру́пкую спрячь в ладо́нь, -Kırılgan bir kar tanesini avucunun içinde sakla
Жела́ние загада́й. -Bir dilek tut
Смотри́ с наде́ждой в ночну́ю синь -Gecenin mavisine ümitle bak
И кре́пко ладо́нь сжима́й. -Avucunu sık
И все, о чем мечта́лось, проси́, -Hayal ettiğin her şeyi iste,
Зага́дывай и жела́й. -Dile ve temenni et.
И Но́вый Год что вот-вот наста́нет, -İşte yeni yıl başlıyor
Испо́лнит вмиг мечту́ твою́. -Hayalini gerçekleştirecek
Е́сли снежи́нка не раста́ет, -Eğer kar tanesi erimezse
В твое́й ладо́ни не раста́ет, -Avucunda erimezse
Пока́ часы́ двена́дцать бьют, -Saat on ikiyi çalana kadar
Пока́ часы́ двена́дцать бьют. -Saat on ikiyi çalana kadar
Когда́ прихо́дит год молодо́й, -Yeni yıl geldiğinde
А ста́рый ухо́дит прочь, -Eskisi uzaklara gittiğinde
Дано́ сверши́ться мечте́ любо́й -Hayalin gerçekleşebilecek
Така́я уж э́то ночь. -Böyle bir gece bu.
Зати́хнет все и замре́т вокру́г -Ortalık sessizleşip durulacak
В преддве́рии но́вых- дней -Yeni günleri beklerken
И оберне́тся снежи́нка вдруг -Kar tanesi ise birden
Жар - пти́цей... -Anka Kuşuna dönüşecek...

Kaynak :http://turkish.ruvr.ru/2013_01_04/Snejinka/