Türk ve Doğu Slav (Rus, Ukrayna, Belorus) halklarının ilişkileri çok eski dönemlere uzanmaktadır. Türkler ve Ruslar yüzyıllar boyunca farklı nedenlerle sürekli etkileşim halinde olmuşlardır. Aynı coğrafyayı paylaşmaları, birbirleriyle komşu olmaları her iki halkın maddî ve manevî kültüründe büyük izler bırakmıştır.
Her halkın kendine özgü kültürü içerisinde geleneklerin özel yeri vardır. Bu gelenekler halkın bütünlüğünü koruyan ve onu geleceğe taşıyan önemli bir taraftan doğa, diğer taraftan toplumla olan ilişkilerinin yasası niteliği taşımıştır.
Türklerin ve Rusların yılın belirli günlerinde, aile ve toplum yaşamının en önemli anlarında, hastalık, doğal afetler vs. karşısında yerine getirdikleri, kendilerine özgü birçok gelenekleri olmuştur.
Bazen bu geleneklerin ilginç bir şekilde örtüştüğünü görmek mümkündür. Bu durum bazı bilim adamlarının dikkatini çekmiştir.
Birbiriyle örtüşen geleneklerin bazıları Pagan düşüncelerinin izleridir. Onların araştırılması bizi daha eski dönemlere götürmektedir.
Rusça’da “leylek” anlamında olan “aist” kelimesi de dikkat çekicidir.
Diğer Slav dillerinde görülmeyen ve sadece Rusça’da olan “aist” kelimesi Eski Türk inanç ve gelenekleri ışığında incelenebilir. Rusça’da bu kelimenin kesinlikle yabancı olduğu ve gagasının uzunluğu nedeniyle Türkçe “agıs” (ağız) kelimesinden geldiği kanaati vardır. Bir görüşe göre ise aist, ayıısıt kelimesinden gelmiş olabilir. Ayıısıt Türkçe ana tanrıça Humay’ın isimlerinden biridir.
Eski inanışlara göre bir ailenin çocuğa sahip olması yalnız Humay’la ilgilidir. Humay’ın çeşitli görüntüleri arasında onun kuş şeklinde görünmesi de yer almaktadır. Ruslarda da şöyle düşünce olmuştur; ailelere çocukları leylekler gagasında getirir.
Kaynak : Leyla HACIZADE ,“ESKİ TÜRK VE RUS GELENEKLERİNİN ETKİLEŞİM İZLERİ”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder