Moskova

Moskova

29 Ocak 2022 Cumartesi

Rusya'yı anlamak için 7 özdeyiş


Kaynak: https://medyagunlugu.com/

 

Rusya derin bir kuyu...

Rusya her sabah "Çözdüm" diye uyanıp her akşam "İyice kördüğüm ettim" diye uyuduğumuz bir muamma...

Rusya, kitaplardan öğrenilemeyecek, yaşanarak bir nebze anlaşılabilecek bir büyük bilmece...

Rusya'nın bazı "olmazsa olmazları" var. "Rusya yalnızca akılla anlaşılamaz" veya "Rusya'nın iki talihsizliği vardır…" gibi, Rusya'yı tanımlama çabasındaki bazı ünlü özdeyişlerin kökenini, bunların ne anlama geldiğini biliyor musunuz? RBTH derledi:  



1. "Ülkemizin toprakları oldukça geniş ve zengin. Ama düzen yok." 

Bu deyişin geçmişi 12. yüzyıla dayanıyor. O dönemde yazılan günlüklerde geçiyor. "Kiev Rus" yönetimi dönemine ait, Birinci Günlük olarak bilinen, "Son Yılların Öyküsü"nde geçen bir ifade. Daha sonra Rusya olacak olan bu topraklarda yaşayanların Vikinglere haraç vermekte oldukları belirtiliyor. Günlüklere göre sonunda Vikingleri uzaklaştırıyorlar ancak sonra birbirlerine düşüyorlar. Düzeni sağlamak için yabancı bir prensi, kendilerini yönetmeye davet ediyorlar. Vikinglere (Varangianlar) artık özdeyişe dönüşmüş olan bu mesajı gönderiyorlar: "Topraklarımız oldukça geniş ve zengin. Ama düzen yok. Gelin ve bizi yönetin." 

2.  "Bir Rus'u kazırsan, altından Tatar çıkar." 

Bu ifade günümüzde, Rusya'da ırkların ne kadar karışmış olduğunu belirtmek üzere kullanılıyor. Bu deyiş, Rusya'ya 19'üncü yüzyılda, Fransa'dan gelmiş. "Avrupalılar bizi, kendilerinden kabul etmek istemiyor" diyen Dostoyevski, Rusların Tatar gibi olduğunu düşünen Fransızların, bunu bir özdeyişe dönüştürdüklerini yazar. Marquis de Custine de 1839'da, kitabı "La Russie"de, "Onların tam anlamıyla Tatar oldukları dönemin üzerinden bir yüzyıl bile geçmedi" der.    

3. "Rusya akılla anlaşılamaz." 

En ünlü deyişlerden biri.  Fyodor Tyutçev'in 1866'daki felsefi dizelerinin ilk satırı. 

Rusya sadece akılla anlaşılamaz,   
Hiçbir ölçü, onun büyüklüğünü ölçemez, 
Yalnız ve özgündür, 
Ona sadece inanılır  

4. "Rusya'nın sadece iki müttefiki vardır: Ordusu ve donanması." 

Çar III. Aleksandr'a atfedilen bir ifade. Bakanlarına daima şunu söylediği belirtilir: "Dünyada sadece iki sadık müttefikimiz var. Biri ordumuz, diğeri de donanmamız. Tüm diğerleri, ilk fırsatta bizim karşımıza geçer." Bu ifadeler, Çar'ın, Avrupa'ya yönelik daimi kuşkuculuğunu yansıtıyor.  

5  "Bize elinde kılıçla gelen, kılıçla ölecektir." 

Sergey Eisenstein'in 1938 yapımı filminde, Orta Çağ hükümdarlarından Aleksandr Nevski konu alınır. Nevski, filmin sonunda tutsak Cermen şövalyelerini serbest bırakırken, "Gidin ve yabancı topraklarda, Rusya'nın ayakta olduğunu anlatın! Bize barışla gelenler, konuk olarak karşılanacaktır. Ancak elinde kılıçla gelenler, kılıçla öleceklerdir. Rusya bunun üzerinde duruyor ve sonsuza kadar da böyle duracak."  

6. "Rusya'nın çok geniş toprakları vardır ancak geri çekilecek en küçük bir yeri dahi olamaz." 

İkinci Dünya Savaşındaki Panfilov bölüğünün komutanı Vasili Kloçov'a ait, siyasi propaganda ifadesi olduğuna inanılır.   

7. "Rusya'nın iki şanssızlığı var: Aptalları ve yolları". 

Kökeni tartışmalıdır. 19'uncu yüzyıl yazarlarından Nikolay Gogol'e atfedilir.

 

(TürkRus.Com) 

Dünyaca ünlü Rus yazar Anton Çehov, 162 yaşında


Kaynak: https://tr.sputniknews.com/

 

Dünyaca ünlü Rus yazar Anton Çehov, 100’den fazla dile çevrilmiş 300’den fazla farklı eseriyle dünya edebiyatındaki önemli yerini korumaya devam ediyor. 29 Ocak 1860’ta Rusya'da dünyaya gelen ünlü tiyatro yazarı ve modern öykücülüğün kurucusu Çehov, bugün 162 yaşında.

29 Ocak 1860 tarihinde Rusya‘nın güneyinde bir taşra kenti olan Taganrog’da ortanca çocuk olarak dünyaya gelen Anton Pavloviç Çehov, 1876 yılında bakkal dükkanı işleten babasının iflas etmesinin ardından Moskova‘ya taşındı.

Moskova'ya taşınmasının ardından lise eğitimine burada devam eden Çehov, üniversite eğitimine TIP fakültesinde devam etti. Tıp öğrencisi olduğu dönemde ailesinin gelirine de katkı sunmak amacıyla gülmece dergilerinde yazılar kaleme alan Çehov, üniversiteyi bitirmesinin ardından ilk kitabını yayımlattı.

19. yüzyılın en büyük yazarlarından kabul edilen Anton Çehov, 1862 yılındaki kolera salgını sırasında doktor olarak görev yaptı.

15 Temmuz 1904 tarihinde Almanya’nın Badenweiler kentinde 44 yaşında verem hastalığından hayatını kaybeden Anton Çehov’un tüm eserleri, ölümünden 40 yıl sonra 20 cilt halinde yayımlandı.

Modern öykücülüğün kurucusu olarak gösterilen Çehov'un yazdığı eserler sadece edebiyat dünyasına değil, birçok farklı sanat alanında üretimler gerçekleştiren sanatçıları da etkiledi.

27 Ocak 2022 Perşembe

Gitti gördü yenildi çekildi

 

Fuad Safarov

Kaynak: https://medyagunlugu.com/

 

Fransa İmparatoru Napolyon Bonapart'ın yüz binlerce askerle çıktığı Rusya seferinin bozgunla sonuçlanmasının nedenleri arasında dondurucu kış koşulları ve Rus ordusunun yıldırma taktikleri hep başlarda sayılır. 

Ancak son zamanlarda Rus tarihçiler, Moskova’ya girmeyi başaran Fransız ordusunun apar topar çekilmek zorunda kalmasının bir nedeninin de “diyera” (ishal) salgını olduğunu söylemeye başladı. 

1812 yılında yaşanan savaşa ait tarihi belgelere atıfta bulunan Rusya Burdenko Askeri Hastane Araştırma Merkezi ve Müzesi yetkilileri, savaştan bir ay önce Napolyon'un askerleri arasında aniden “diyera” salgının başladığını söylüyor. Rusya'nın çok okunan günlük gazetelerinden Moskovski Komsomolets'e konuşan tarihçiler, "Fransız ordusundaki doktorlar ve tıp uzmanları hızlı hareket eden birliklere yetişemiyordu. Yetersiz beslenme ve aşırı yorgunluk askerleri yıprattı. Bu da orduda kitlesel hastalıklara yol açtı" diyor. 

Tarihçilere göre, Fransız askerler arasında “diyera”nın giderek yayılması ordu komutanlarında büyük endişe yarattı. 9. Tabur Komutanı General Merl 3 Ağustos 1812 tarihli raporunda salgın nedeniyle çoğu askerin çatışmaya katılmadığını bildirmiş. Örneğin, sadece 6. Bavarya Birliği'nin 14 bin askeri bu yüzden savaşa katılamamış. 

Rus ordusuyla çatışmalar artarken, Fransız seyyar askeri hastaneleri beklemedikleri oranda yüksek ”diyera” salgını karşısında çaresiz kalmış. 1812 yılının Ekim ayında Fransızlar Rusya'dan çekilirken, değişik hastalıklarına yakalanan binlerce askerini savaş meydanında bırakmış. 

Ancak bu iddiaya katılmayanlar da var. 

Rusya'nın askeri tarihçilerinden, yazar Prof. Dr. Rudolf İvanov, "Savaşı şanlı Rus ordusu ve askerlerimiz kazandı. Bazı hastalıklar ve ayrıca kış şartları da olabilir. Fakat o dönem Rus ordusu toparlandı ve Napolyon'a karşı hamleler geliştirdi. Sonuçta Rus askerleri Avrupa'ya kadar giderek işgalcileri topraklarımızdan kovdu" diyor. 

22 Ocak 2022 Cumartesi

Rusya gaz-petrolle kalmadı


Kaynak: https://turkrus.com/

  

Rusya 2021 yılında ham madde ve enerji ürünleri harici ihracatını yüzde 36 oranında arttırarak 191 milyar dolara çıkardı. Rusya İhracat Merkezi, böylece bu kategoride yeni bir rekora imza atıldığını açıkladı. 

İhracatı en çok artan ürün grupları arasında metal, gübre, ağaç ürünleri, kimyasal malzeme, plastik ve enerji ekipmanı başı çekiyor.

Merkezden yapılan açıklamada son bir yılda kimya sanayi ürünleri ihracının yüzde 54, metalurji ürünleri ihracının yüzde 52 ve orman ürünleri ihracının yüzde 43 oranında arttığına dikkat çekildi.

Rusya'nın müşterileri arasında ilk sıra 15,6 milyar dolarlık alımla Çin'e ait. Kazakistan 14,4 milyar dolarla ikinci, Belarus 11,4 milyar dolarla üçüncü sırada. 

Bu üç ülkeyi 10,9 milyar dolarlık alımla Türkiye ve 7,9 milyar dolarlık alımla ABD izlemekte.

20 Ocak 2022 Perşembe

Tarımda Rusya'nın 1 numaralı müşterisi Türkiye


Kaynak: https://medyagunlugu.com/

 

Son yıllarda Rusya’dan Türkiye’ye hızla artan tarım ürünleri ihracatı, 2021’de rekor kırdı. Böylece Türkiye, daha önce Rusya’nın 1 numaralı müşterisi olan Çin’i de geride bırakarak liderliğe yükseldi. Geçen yıl 36 milyar doları aşan tarım ihracatı ile Rusya bu sektörde de büyük atılım gösterdi. 

Rusya Tarım Bakanlığı'na bağlı Agroexport federal ajansından yapılan açıklamaya göre, Türkiye'nin 2021'de Rus tarım ürünleri alımı yüzde 38 artarak 4,3 milyar dolara ulaştı. 

Açıklamada, "Federal Gümrük Servisi'nden alınan ön verilere göre 2021'de Rusya'nın Türkiye'ye tarım ihracatı 13 milyon tona ulaştı. Yıllık bazda ihracat, 2020’ye kıyasla yüzde 38 arttı. Bu sayede Türkiye Çin'i geride bıraktı ve en büyük müşterimiz oldu. Türkiye yüzde 12'lik pay ile Rusya’dan tarım ürünleri alımında ilk sırada yer alıyor" denildi. 

Raporda, Türkiye'nin Rus buğdayı alıcıları arasında lider ülkelerden biri olduğu hatırlatıldı.  

2021’de Türkiye’ye 1,8 milyar dolar tutarında, 6,7 milyon ton buğday sevk edildi.  

Türkiye geçen yıl da Rus ay çiçek yağının en büyük ithalatçısı konumunu korudu. Satış miktarı yüzde 42 artarak  913 bin tona, satı geliri ise 2,5 kat artarak 1,1 milyar dolara ulaştı.  

Ayrıca, 2021'de Türkiye, hacim olarak 3,1 kat (1,2 milyon ton) ve değer olarak 4,2 kat (309 milyon dolar) artışla en büyük arpa alıcısı oldu. 

Kepek alımı 1,1 milyon ton (yüzde 21 artış) ve 235 milyon dolar (yüzde 21 artış) olarak hesaplandı. 

Agroexport verilerine göre, baklagil ürünleri satışı da dört kat aratarak 206 milyon dolara çıktı. Küspe de çok alınan ürünler arasında. 

Rapora göre, 2030 yılına kadar Rusya'dan Türkiye'ye tarım ürünleri satışı 5 milyar doları aşabilir. 

Agroexport'un daha önceki raporuna göre, Rusya Federasyonu'ndan tarım ürünleri ihracatı 2021'de yüzde 22 artarak 36 milyar dolara çıktı. 

Öte yandan geçen yılın ilk 10 ayına ilişkin veriler dikkat çekici: 

Rusya Federal Gümrük Servisi bu yılın ilk 10 ayına ait Rusya ile Türkiye arasındaki ithalat ve ihracat verilerini yayımladı. 

Ocak-Ekim 2021 döneminde Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yıllık bazda yüzde 52 artışla 25 milyar 692 milyon dolara ulaştı. 

Rusya’nın Türkiye’ye yaptığı ihracat yüzde 57,9 artarak 20 milyar 438 dolara yükseldi. Türkiye Rusya’dan en çok enerji alanında alım yapıyor. 

Türkiye’nin Rusya’ya yaptığı ihracat da aynı dönemde artış gösterdi. 

Yılın ilk 10 ayında Türkiye’den Rusya’ya yapılan ticaret yüzde 32,5 oranında artarak 5 milyar 254 milyar dolara çıktı. 

Yani Türkiye'nin Rusya'ya ihracatının çok büyük bölümü, sadece Rusya'dan yapılan tarım ithalatını karşılayabiliyor. 


(TürkRus.Com)

Ünlü Rus komutan 'General Kış'



Kaynak: https://medyagunlugu.com/

 

Tarih boyunca girdikleri "ölüm kalım" savaşlarında Rus ordularının en büyük yardımcısının kış olduğu söylenir. Ruslar da her vesile ile kışın gücü arkalarında oldukça bileklerinin bükülemeyeceğini söylerler.

Rusya'nın bu yaman müttefikine "General Kış" adını layık görenler ise İngiliz mizahçıları. Napolyon'un büyük bir hevesle giriştiği 1812 seferinde Rusya'nın sert kışı tarafından hezimete uğratılmasını bir mizah dergisi "General Frost Shaving Little Boney" (General Kış Küçük Sıskayı Tıraş Ediyor) sözleriyle alaya almış. Böylece deyim tarihte yerli yerine oturmuş. Gerçekten de 600 bin kişilik Napolyon'un "Grande Armee"sinde (Büyük Ordu) geriye sadece birkaç on bin Fransız canını kurtarıp evine dönebilmiş. 

Rusya'nın kışına yenilenler sadece Fransızlar değil. Soğuk iklime alışkın İsveçliler bile 1708'deki savaşta "General Kış"a yenik düşmekten kurtulamamış. İsveç ordusundaki asker ve atların neredeyse yarısı donarak ölmüş.

Ne var ki zaman zaman "General Kış"ın Rus ordularına karşı savaştığı da bir vakıa. Finlandiya ile SSCB arasında 1939'da patlak veren Kış Savaşı'nda Fin ordusunun 25 bin kişilik kaybına karşılık Sovyetlerin 126 bin asker yitirdiğini hatırlamak yeterli.

"General Kış"ın Rusların aleyhine çalıştığı bir diğer vaka da 2. Dünya Savaşı sırasında cereyan eden Moskova Savaşı. -30, hatta -50 derecelere kadar düşen hava sıcaklığında donan toprak Alman zırhlılarına manevra için sağlam bir zemin sunmuş.

Yine de Doğu Cephesi'ndeki savaşın tamamında "General Kış"ın, bir diğer meşhur savaşçı olan "General Çamur"la birlikte Sovyetlere çalıştığına şüphe yok. Bu bahiste Almanların koca bir orduyu Stalingrad soğuğunda bıraktığını hatırlamakta yarar var ki, Stalingrad çarpışmaları 2. Dünya Savaşı'nın seyrinde de bir dönüm noktası niteliğindeydi.

(TürkRus.Com)

Ruslar karla nasıl mücadele ediyor?


Kaynak: https://medyagunlugu.com/

 

Türkiye'nin gündeminde yine yoğun kar yağışı ve insanların yollarda mahsur kalması var...Yılın büyük bölümünü şiddetli kış altında geçiren yabancı kentlerde, örneğin Moskova'da benzer durumda ne yapılıyor? Moskova kara teslim oluyor mu? Olmuyorsa nasıl mücadele ediyor? 

Kestirmeden söylemek gerekirse Moskova kara teslim olmuyor. Ama bunun teknolojik açıdan ileri gitmek, daha yüksek IQ seviyesine sahip olmak ya da çalışkanlıkla hiçbir ilgisi yok. Aslında işi sırrı şu basit iki kelimede gizli: Hazır olmak. 

Kar ve soğukla yaşamak zorunda olan Moskova'nın hazırlıkları neler? 

Öncelikle Moskova Belediyesi'nin emrinde yolları açık tutmak için yedi bine yakın araç bulunuyor; yani karın aniden bastırması halinde binlerce araç yolları açık tutmak için anında seferber olabiliyor. İkincisi, Moskova Belediyesi'nin sokakları kardan temizlemek için tam 36 bin işçisi var. Buzlanmanın önlenmesi için yıl boyunca yollarda 260 bin ton sıvı, 83 bin ton da katı madde kullanılıyor. Toplanan karlar eskiden Moskova Nehri'ne boşaltılırdı, şimdi sayıları 20 civarında olan kar eritme tesisine gönderiliyor. Şaşırtıcı gelse de bizdeki klasik " zincir-takoz- çekme halatı" üçlüsü Moskovalı sürücülerin yabancı olduğu kavramlar, araçlara zincir takmak resmen yasak!  Zaten karla başarılı şekilde mücadele edince zincire gerek kalmıyor, çivili lastik ya da kar lastiği yeterli oluyor. Tabii bu koşullarda normal sürücülerin aklına yaz lastikleriyle dolaşmak ve "Alem şoför görsün!" diye hava atmak da gelmiyor. 

Yoğun bir kar yağışıyla mücadele etmenin Moskova Belediyesi'ne günlük maliyeti yarım milyon dolar. Bir ara uçakların yardımıyla kar bulutlarının dağıtılması da düşünülüyordu ama sonradan vazgeçildi. 

Elbette, nüfusu 12 milyonu geçen Moskova tüm bu önlemleri almak, karla hiç ara vermeden mücadele etmek zorunda çünkü aylarca kışın altında kalan kentin başka türlü yaşaması mümkün değil.  

Ama sihirli formülü tekrarlamak gerekirse, işin sırrı "hazır olmak"ta... 

2000'li yılların başında Moskova'da bir mayıs ayında aniden şiddetli kar yağışı başladı. Bu, ne meteorolojinin öngördüğü ne de Moskova Belediyesi'nin hazır olduğu bir kar fırtınasıydı. Peki, ne mi oldu? Türkiye'de sık sık ne yaşanıyorsa aynısı Moskova'da yaşandı; yani yollar karla kaplandı, trafik felç oldu, kışlık lastikleri çıkaran araçlar birbirine girdi, uçaklar uçmadı, kısacası hayat tıpkı bizdeki gibi felç oldu. Çünkü Moskova mayıs ayında gelen kara hazır değildi...