Moskova

Moskova

6 Nisan 2016 Çarşamba

Dünyadan Ninniler

"Колыбе́льные ми́ра" (Dünyadan Ninniler) adıyla 2005 yılında Metronome Studio tarafından Rusya'nın da desteğiyle, 20'den fazla milletin 'kendi dilleri'nde ninnilerinin derlendi. Bu şahane ninniler Elizaveta Skvorcova yönetiminde harika animasyonlarla taçlandırıldı.


Animasyonlar yapılırken dikkat edilen en önemli nokta; söz gelimi ninnide anlatılan hikayenin görselleştirilmesinin yanı sıra ait olduğu kültür, etnik yapı ve yaşam şeklinden de detaylar ve görsel ögelerle desteklenmesi. Ki bu da her şeyi çok daha leziz kılıyor.



Rusça’dan Türkçe’ye geçmiş en bilindik 11 kelime

Kaynak: http://www.matruska.ru/ 

Rusça’dan Türkçe’ye girmiş, günlük hayatta sıkça kullandığımız Rusça kelimeleri ve açıklamalarını sizlerle paylaşıyoruz.

Semaver:  (Самовар) Kökleri sama ve varit olan, yani ‘kendi kendine kaynamak’ anlamına gelen çoğumuzun Türkçe olduğunu düşündüğü kelime.

Matruşka: (Матрёшка) Özellikle Rusya’dan dünyaya yayılan, tahtadan yapılmış iç içe bebeklerden oluşan süs eşyası.

Çar: (Царь) Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan.
Dobra: (Добро) İyi, güzel, açık, anlaşılır anlamına gelen kelime.

Kapuska: (Капуста) Etle pişirilmiş lahana yemeği.

Ruble: (Рубль) Beyaz Rusya ve Rusya Federasyonu’nda kullanılan para birimi.

Kalyaska: (Коляска) Dört tekerlekli, hafif, bir tür gezinti arabası.

Brıçka: (Бричка) Üstü kapalı, kışın kızak olarak kullanılan tek atlı, yaylı hafif araba.

Mazot: (Мазот) Yakıt olarak kullanılan, ham petrolün damıtma ürünlerinden biri, motorin.

Peç. (Печь) Rus mimarisinde odaları ısıtmak için yapılan fırın tarzı ocak.

Şapka: (Шапка)

Bir kenti hayata döndüren müzik: Leningrad Senfonisi

Cüneyt Bender

Kaynak:  http://vesaire.org/       

II. Dünya Savaşı’nın en ağır kuşatmalarından Leningrad Kuşatması, kentin son kara bağlantısının da kesilmesiyle 8 Eylül 1941’de başladı. 

Şimdiki adı St. Petersburg olan Leningrad’ın düşürülmesi, Hitler’in Sovyetler Birliği’ni istila etme planındaki üç stratejik hedeften biriydi. Kentin politik, askeri ve endüstriyel önemi Nazilerin Sovyetler Birliği’nde ilk olarak buraya göz dikmesine neden olmuştu.

Naziler, kente ve çevre yerleşimlerine ulaşan ikmal hatlarını kesmişti. Fakat sert Sovyet direnci nedeniyle taarruzlarından sonuç alamıyorlardı. 

Kızıl Ordu için Leningrad hayati düzeyde önem taşıyordu. Kentteki yaşamı ve savunmayı sürdürebilmek için Sovyetlerin kullanabildiği tek ikmal ve tahliye yolu Ladoga Gölü’nün üzerinden geçiyordu. İkmal malzemeleri kış aylarında donmuş gölün üzerinde kara taşıtlarıyla sağlanıyordu.

Geçen bir yılın sonunda kentin sakinleri tam anlamıyla açlıktan kırılıyordu.

Kışın sıcaklıklar -35 dereceye kadar düştüğünde, insanlar kaynatılmış deri kayışlardan yapılmış çorbaların yanı sıra atlar, kediler, köpekler, hatta sokakta donmuş cesetlerden alınan insan etiyle beslenmeye çalışıyordu.

9 Ağustos 1942 akşamı, Leningrad’ın cephe hattına alelacele yerleştirilmiş hoparlörlerden bir müzik sesi duyuldu. 

Kenti ağır topçu silahlarıyla aralıksız bombalayan ve bir yıldır kuşatma altında tutan Nazi kuvvetleri, Sovyet yaylım ateşiyle geçici olarak susturulmuştu. Amaç, Almanların olası engellemelerinin önüne geçmek ve müziğin sesinin duyulması için sessizlik sağlamaktı. Ayrıca cephedeki askerler yayınlanacak konseri radyodan dinlemeleri konusunda teşvik edilmişti.

Konser, Şostakoviç’e ait 7. Senfoni’nin Leningrad prömiyeriydi ve açlıktan neredeyse ölmek üzere olan müzisyenlerden oluşan bir orkestra tarafından icra ediliyordu.

Konser, orkestra şefi Karl Eliasberg’in önceden kaydedilmiş bir anonsuyla başladı:

Yoldaşlar! Şehrimizin kültürel tarihinde yer alacak büyük bir olay gerçekleşmek üzeredir. Birkaç dakika içinde, harikulade vatandaşımız Dmitri Şostakoviç’in ‘Yedinci Senfoni’sini duyacaksınız. Kendisi bu müthiş besteyi düşman Leningrad’a delicesine saldırdığı esnada yapmıştır… Faşist domuzların bütün Avrupa’yı bombaladığı ve Avrupa’nın da Leningrad’ın sonunun geldiğini düşündüğü esnada. Ama bu performans ruhumuzun, cesaretimizin ve savaşa hazır olduğumuzun şahididir. Dinleyiniz, yoldaşlar!

Dünya tarihinin en olağanüstü konseri için o günün seçilmesinin nedeni Hitler’in bu tarihte Leningrad’ı ele geçireceğini ilan etmiş olmasıydı. Prömiyer daha gerçekleşmeden orkestranın üç üyesi açlıktan hayatını kaybetmişti. Şef Eliasberg şehirde kalan orkestra üyelerinin evlerini teker teker gezerek bir araya toplamıştı. Bir görgü tanığı, bir deri bir kemik müzisyenleri yırtık pırtık konser kıyafetleriyle gören izleyicilerin gözlerinin dolduğunu hatırlıyordu.

Şostakoviç, senfonisiyle Leningrad’ın acısını notalara dökmüş ve tüm Sovyet halkına dayanma gücü vermişti.

Hitler’in askerlerinin kenti ablukaya aldığı ve kent nüfusunu açlığa mahkum etme niyetinde olduğu düşünülürse, bu olağanüstü bir meydan okuma eylemiydi. Daha önce hiçbir müzik parçası psikolojik savaşın böylesine etkili bir aygıtı olmamıştı. Konser, yorgunluk ve açlıktan bayılan müzisyenlere bağırarak destek çıkan seyircilerin gözyaşları ve alkışlarıyla sona erdi. Yarattığı muazzam propaganda etkisinin yanı sıra Leningrad halkının morali üzerinde de olumlu bir etki bıraktı.

Kanlı kuşatma tam bir yıl daha sürecek ve yaklaşık bir milyon sivil hayatını kaybedecekti.


Tam 872 gün süren kuşatma, Nazilerin defedilmesiyle 27 Ocak 1944’te sona erdi. Konsere ait hiçbir film, fotoğraf veya kayıt maalesef günümüze ulaşmadı. Ancak savaştan sonra, esir alınan Alman subayları senfoniyi duyduklarında kenti asla düşüremeyeceklerini anladıklarını itiraf etmişti. Bir Alman askeri ise konsere ilişkin “Kahramanların senfonisini dinler gibiydik,” demişti.


Tolstoy’un gündelik günahları

Cüneyt Bender


Tolstoy kendini yazarak eğitti, kendisiyle yazarken hesaplaştı. Geride bıraktıklarının büyüklüğüne ve ehemmiyetine bakılırsa, büyük günah saydığı şehvetini bastırmış veya bastırmamış olsun (14 çocuğun babasıydı), sıkı çalışma yönteminin faydasını gördü.
1850 yılı yazar için zor bir yıldı. Geleceğin zaferlerini görmenin imkânsız, geçmişteki tüm yenilgilerin ise gün gibi ortada olduğu zamanlardı. Birkaç yıl önce Kazan Üniversitesi’nden atılmıştı. Hocaları onun için “öğrenmeye hem aciz hem gönülsüz” diye yazmışlardı. 

Atılmasının ardından,  Tolstoy St. Peterburg ve Moskova’da bolca kafayı çekti ve vahim kumar borçlarına battı.

Yine de Tolstoy’un zevk ve eğlence düşkünü bir zengin çocuğundan daha büyük tutkuları vardı. Kendini geliştirmek için mücadele etti. 1847 yılında, zührevi bir hastalığın ardından kaldığı bir hastane koğuşunda günlük tutmaya başladı. Savaş ve Barış’ın gelecekteki yazarı, Jean-Jacques Rousseau’nun etkisiyle, günlüğünü kendini keşfetmek için bir vasıta olarak görüyordu. İlk yıllarda belirli aralıklarla yazdı. Daha sonra, 1850 yılında günlük tutma işini farklı bir düzeye çıkardı. “Gündelik Uğraşlar Defteri” adını verdiği günlüğünde, biraz psikoterapi, biraz edebi keşif, biraz anlatının sınırlarını araştırma, biraz da doğrudan mazoşizm ile kendine gün içindeki her hareketinin izahatını veriyordu.

Sayfaları iki sütuna bölmüştü. “Gelecek” sütununda ertesi gün yapmayı planladıklarını listeliyordu. “Geçmiş” sütununda ise her bir hatasını tembellik, açgözlülük vs. gibi bir günahla etiketleyerek, planlarını ne kadar izleyebildiği konusunda kendini merhametsizce yargılıyordu. Örneğin, günlüğünün 24 Mart 1851 tarihli sayfasında şunlar yer alıyordu:
Epey geç kalktım ve okudum, yazmaya vaktim olmadı. Poiret geldi, kaçamak konuştum, ama onu postalamadım (tembellik ve ödleklik). Ivanov geldi, onunla uzun süre sohbet ettim (ödleklik). Koloshin votka içmek için geldi, ona eşlik etmedim (ödleklik). Ozerov’larda boşuna tartıştım (tartışma alışkanlığı) ve konuşmam gerekenler hakkında konuşmadım (ödleklik). Beklemishev’e gitmedim (hâlsizlik). Jimnastik yaparken ipte yürümedim (ödleklik) ve canım acıdığı için bir hareketi daha yapmadım (korkaklık). Gorchakov’larda yalan söyledim (yalancılık). Novotroitsk meyhanesine gittim (onursuzluk). Evde İngilizce çalışmadım (istikrarsızlık). Volkonsky’lerde doğal değildim ve dikkatim dağınıktı, gece bire kadar ayaktaydım (dikkat dağınıklığı, gösteriş düşkünlüğü ve karakter zayıflığı).

10’dan 11’e önceki günün günlüğü ve okuma. 11’den 12’ye jimnastik. 12’den 1’e İngilizce. 1’den 2’ye Beklemisheve ve Beyer. 2’den 4’e. At sırtında. 4’ten 6’ya akşam yemeği. 6’dan 8’e okuma. 8’den 10’a yazma: Hafızayı ve üslûbu geliştirmek için yabancı bir dilden Rusçaya çeviri. Günü tüm izlenimler ve bunların düşündürdükleriyle yazmak.

Tolstoy’un kendini geliştirme sistemi gündelik hatalarını bir bir saymaktan ibaret değildi. Tembellik, kararsızlık,  şehvet düşkünlüğü gibi sütunlarla ahlaki kusurlarının çetelesini tuttuğu “Acziyet Defteri” adında bir defteri de vardı. “Hayatın Kuralları”, “Gelişen İradenin Kuralları” ve “1 Ocak’a Kadar Moskova’da Kart Oynamanın Kuralları” gibi defterlerini saymaya gerek var mı?


Kaynak: openculture.com  

4 Nisan 2016 Pazartesi

6 katlı Rusya: Toplum analizi


Rusya’da bugün toplum hangi katmanlara ayrılmış durumda? FOM adlı kamuoyu araştırma kuruluşu, yaptığı ankete dayanarak Rusya toplumunu altı farklı tabakaya ayırdı:

1-Yatırımcılar: 
Anket katılımcılarının sadece yüzde 1’i bu gruba dahil. Çoğu (yüzde 57) birikimlerini değerli kağıtlara yatırıyor, üçte biri kredi kullanıyor. Varlıklı kişiler. Birçoğunun evde hizmetçisi var, yurt dışına tatile gidiyor, spor salonunda spor yapıyorlar, beyaz eşya, otomobil gibi pahalı ürünleri satın almak konusunda sıkıntı yaşamıyorlar.

‘Yatırımcılar’, kriz döneminde genellikle değerli varlıklarını satıyor, dairelerini satışa çıkarıyor veya kiraya veriyor ya da yurt dışına göç ediyor. Bu kesimde girişimcilerin ve üst düzey yöneticilerin oranı ortalamanın üç kat üzerinde. Dörtte üçü 45 yaşın altında, üçte biri 30 yaşın altında. Çoğu Moskova ve St.Petersburg’da yaşıyor.  

2- Seyahatçiler
Anket katılımcılarının yüzde 13’ü bu gruba dahil. Yurt dışı seyahatlerine para yatırıyorlar. Yüzde 50’si döviz sahibi. Son 2-3 yılda üçte biri banka kredisi kullandı. Yüzde 20’si fitness salonuna gidiyor. Çoğu girişimci, uzman ve alt düzey yönetici. Aralarında Moskovalı ve St.Petersburglular çoğunlukta. 

3- Keyifçiler
Ankete katılanların yüzde 16’sı bu gruba dahil. Seyahat etmeyebilirler, ancak güzellik salonları ve fitness salonları olmazsa olmazları. Gelir seviyeleri ilk iki grubun oldukça altında. Yüzde 50’sinin büyük beyaz eşya satın alacak durumu yok. Dörtte biri uzman, üçte biri işçi. Çoğu 30 yaşın altında. 

4- Borç alanlar
Yüzde 19’luk kesim. Büyük çoğunluğu kredi ile hayatını sürdürüyor. Yüzde 81’i son birkaç yılda banka kredisi kullandı. Üçte biri işçi. Çoğunluğu kırsal kesimde ve taşrada yaşıyor.  

5- Küçük burjuvalar
Ankete göre Rusya toplumunun çoğunluğu (yüzde 44) bu gruba dahil. Yüzde 45’i her gün internet kullanıyor, yüzde 29’u bilgisayar başında çalışıyor, yüzde 21’i otomobil kullanıyor, yüzde 22’si banka kartlarını sık kullanıyor.  Genelde yatırım yapmıyorlar, seyahat etmiyorlar, güzellik ve spor salonlarına gitmiyorlar, kredi almıyorlar. Krizde tüketimi azaltıyorlar. Üçte biri kırsal kesimde, geri kalanı şehirlerde yaşıyor. 

6- Aykırılar 

Yüzde 7’lik kesim. Cep telefonları da dahil olmak üzere, hiçbir çağdaş tüketim pratikleri yok. Bu, genelde ekonomik durumlarından çok, yaşam tarzlarından kaynaklanıyor. Çoğu köylerde yaşıyor. Büyük çoğunluğu (yüzde 69) emekli vatandaşlar.

Rusya'da en iyi 1 Nisan şakaları


Kaynak: Sputnik News

Rusya'da birçok kurum, 'Ruslar, nasıl eğleneceklerini iyi biliyor' sözünü haklı çıkaracak 1 Nisan şakaları yaptı. Sputnik de bu şakalardan en çok konuşulanları derledi.

İşte Rusya'da en iyi 1 Nisan şakalarından bir derleme:

SLOGANI, ‘KÖMÜR BALIĞI DENİZİN KRALI' OLAN BANKA

Rus federal balıkçılık ajansı Rosrıbolobstvo, sadece balıkçılık sektörüne ve balıkçılıkla ilgilenen kişilere finansal hizmetler sunacak bir banka ‘kurulacağını' duyurdu. Adının 'Rosrıbbank' olacağı söylenen bankanın sloganlarından birinin ‘Kömür balığı denizlerin kralı, ringa da kraliçesi' olduğu açıklandı.

‘AY'DA RUS KOZMONOTLAR VAR'

Rus kozmonotlar da 1 Nisan'da bir hayli ‘eğlendi.' Rus federal uzay şirketi Roscosmos, Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) gönderilmesi planlanan kargo gemisinin altı gün gecikeceğini çünkü kargo gemisine, ‘Rusya'nın Ay üssündeki kozmonotlara' yiyecek taşımak gibi yeni bir görev verildiğini belirtti.

​‘BİRDEN BİRE STALİN'

Moskova metrosu yöneticileri de 1 Nisan için bir şaka düşündü. Moskova metrosunun Arbatskaya istasyonunda Sovyet lider Josef Stalin'in bir portresi belirdi. Yetkililer, ‘duvardaki çatlağın üstünü örtmek için' buraya Stalin'in portresini yerleştirme kararı aldıklarını söylediler. Metro istasyonunda birden bire Stalin portresinin ortaya çıkması ardından, Ruslar sosyal medyada ‘BirdenbireStalin' etiketiyle onlarca mesaj paylaştı.

1 Nisan 2016 Cuma

zaşişayuşihsiya


Lewis Carroll Rusya'yı gezerken "защищающихся" kelimesini not defterine şu şekilde kaydetmiş: «zаshtshееshtshауоуshtshееkhsуа» (zaşişayuşihsiya ) 

Yani, Kendini savunanlar....

Tekerleme gibi değil mi?
Bir kerede telaffuz edebilenler beri gelsin. :-)