Kaynak:
https://medyagunlugu.com/
Dün hayatını kaybeden Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un 89.
doğum günüyle ilgili olarak Medya Günlüğü'nde yayınlanan yazı:
20. yüzyıla damgasını vurmuş, yaşarken tarihe geçmiş eski
bir politikacının bir doğum günü daha ülkesinde yine sessiz sedasız
geçiştirildi.
Rusya’da doğum günlerine ne kadar büyük önem verildiğini bilenler için Mihail
Gorbaçov’un 89. yaşının görmezden gelinmesinin elbette anlamı vardı.
Kremlin, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in biraz da adet yerini bulsun diye
yaptığı birkaç satırlık kutlamaya sadece İngilizce sitesinde yer verdi, Rusça
sitesine ise koymaya değer görmedi. Putin'in, Sovyetler Birliği'nin
dağılmasındaki sorumluluğu nedeniyle ona diş bilediğini tahmin etmek zor değildi.
Gerçek şu ki, Gorbaçov yurt dışında ne kadar büyük saygı görüyorsa ülkesinde de
o oranda nefret ediliyor.
Tabii, bu iki farklı görüşün de nedenleri var.
Gorbaçov 1985 yılında Sovyet Komünist Partisi’nin genel sekreterliği görevini
üstlenmesinden hemen sonra sistemin acil reforma ihtiyaç duyduğunu anladı ve bu
yönde adımlar atacağına kamuoyunu inandırdı. Gerçekten de “glasnost” (siyasi
açıklık, şeffaflık) ve "perestroyka" (ekonominin yeniden
yapılanması) sloganları toplumu heyecanlandırdı. Ama bu fazla sürmedi çünkü
Gorbaçov belki teşhisi doğru koymuştu ama tedavinin nasıl yapılması gerektiği
konusunda kararsızdı, bir adım ileri iki adım geri gidip duruyordu.
Aynı dönemde ABD Başkanı Ronald Reagan’la imzaladığı silahsızlanma anlaşmaları
sayesinde Batı’nın gözdesiydi. Hele hele Sovyetler için alışılmadık bir “first
lady” portresi çizen zarif eşi Raisa ile çekilmiş fotoğrafları gazetelerin
manşetlerinde yer alıyor, Batı kamuoyunda resmen bir “Gorbomania” fırtınası
esiyordu.
Ülkesinde ise ne reform isteyenlere ne de reformlara karşı çıkanlara
yaranabiliyordu; bir kesim onu kararsız davranmakla, diğer kesim ise ülkeyi
felakete sürüklemekle suçluyordu. 1991 yılının ağustos ayında en yakınında
bulunan “şahin” üst düzey yetkililerin neredeyse tamamının katıldığı bir darbe
girişimiyle karşılaştı. Birkaç yıl önce Komünist Parti’nin yönetiminden
uzaklaştırdığı Boris Yeltsin sayesinde darbe savuşturuldu ama dengeler
değişmiş, iktidar fiili olarak Gorbaçov’un elinden kaymıştı, 25 Aralık 1991’de
televizyona çıktı, istifasını açıklamak zorunda kaldı. Sovyetler Birliği
yıkılmış, yerine Bağımsız Devletler Topluluğu kurulmuştu; artık olmayan bir
ülkenin başkanlığında inat edemezdi. Onarmak istediği koca duvarın altında
kalmıştı...
Zaten ülkesinde pek seveni yoktu, o da adını taşıyan bir vakıf kurarak Batı’da
paralı konferanslar vermeye, kitaplar yayınlamaya başladı, hatta önce Pizza
Hut, sonra da Louis Vuitton reklamına bile çıktı. Neresinden bakılsa ilginç bir
reklamdı: Yıkılmış Berlin Duvarı'nın yanından geçen bir limuzin, içinde
Gorbaçov, solunda reklamını yaptığı pahalı çanta, üstünde bir dergi, kapağında
Kremlin'in Londra'da öldürtmekle suçlandığı eski bir KGB ajanının fotoğrafı.
Batılı reklamcıların oyununa mı gelmişti, kötü bir tesadüfün kurbanı mı olmuştu,
bilinmez...
Ona olan nefreti hiç azalmayan Rus halkı, belki sadece bir kez, eşi Raisa
Gorbaçova’yı 1999 yılında kaybettiğinde sempati duydu, o kadar.
Gerçi artık komünistlikle hiçbir ilgisi kalmadı ama Komünist Parti, geçen doğum
günlerinin birinde alaycı şekilde, “Gorbi’ye biz de bu dünyada yargılanacağı
günü görecek kadar uzun bir ömür diliyoruz!” açıklamasında bulundu.
Gorbaçov’un oynadığı reklamda Louis Vuitton’un sloganı, “Yolculuk(lar)
kendimizle yüzleşmemizi sağlar”dı.
Kendisiyle ne kadar yüzleşti bilinmez ama Gorbaçov uzun süredir yalnız
“yolculuk” yapıyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder