Vladimir
Mayakovsky
Türkçeye
çeviren: Mustafa Öztürk
mektup yerine
Tütün dumanı yedi bitirdi havayı
Oda tıpkı
Kruçenıh’in
cehenneminden * bir bölüm
Anımsa
bu pencerenin ardında
ilk kez ellerini,
kendimden
geçerek,okşayışımı.
Bugün oturuyorsun karşımda
kalbin demir zırhında.
Bir gün
sonra
kapıyı göstereceksin bana
belki de kavgayla azarla
Uğraştırdı epeyce loş kapı girişinde
titreyen kırık elim
girmiyor kol yenine
çıkayım bari,
fırlatayım bu cesedi caddeye.
Bu karabasan
aklımı alır başımdan
tüketerek umarsızlıkla,
hayatım, yapma bunu
tatlım
gel, şimdi vedalaşalım.
Her neyse
sana tutkumluğum
ağır bir boyunduruk,
boynunda
asılı
ne etsen de.
Çalışan camuz yorulunca
ayırırlar koşumundan
sereserpe
yatırırlar serin sularda.
Benim için ise deniz yok
senin aşkından başka
edinemem yalvar yakar da olsa
dinlenme hakkını senin sevginden.
Yorgun fil
gevşemek ister
uzanır haşmetli, kavrulmuş kumlarda:
benim için ise güneş yok
senin aşkından başka
oysa bilmiyorum bile
neredesin, kimin yanında
Şairi bezdirirsen böyle canından
yeğler sevgiliye parayı ve
şöhreti,
benimse,
gönlümü okşamıyor
hiç bir tını
sevgili adının tınısından öte.
Koşup atılasım da yok öyle
ne kafama dikip içmeye zehiri
ne de şakağımın üstüne
düşürmeye tetiği.
Senin bakışından öte,
hükmü sökmez bana hiç bir bıçak
ağzının.
Yarın unutacaksın
başına taktığım tacı,
aşkınla çiçeğe duran gönlümü
yakışımı,
ve boşa geçen günlerin önüne kattığı karnaval
savuracak kitaplarımın
sayfalarını ...
Yoksa sözlerimin kuru yaprakları mı, soluk soluğa
yeltenecek
seni alıkoymaya?
Hiç değilse
izin ver döşeyeyim onları, son bir tutkuyla
uzaklaşan adımlarının altına .
26 Mayıs 1916, Petrograd
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder