Samih
Güven
Kaynak:
https://samihguven.blogspot.com/
Nazım Hikmet’in Moskova’daki yıllarında yanından hiç
ayrılmayan, çok yakın dostu ve hatta oğlu yerine koyduğu bir isim Ekber
Babayev. Azeri olan Babayev o dönemde Türk dili ve edebiyatına ilişkin çalışmalar
yapıyor ve mükemmel bir Türkçeye sahip. Zaten daha sonra Doğu Dilleri
Enstitüsünde Türk dili profesörü oluyor. Öyle ki Nazım’ın yazdıklarını ilk
okuyan da O. Ayrıca Nazım’ın yazdığı şiir ve oyunların Rusça’ya çevrilmesi
konusunda yardımcı oluyor. Babayev Nazımı çok seviyor, onun her şeyi ile
ilgileniyor. Her ihtiyacını karşılıyor, sigarası bitiyor, sigara alıyor. Nazım
ve Babayev arasında gerçekten güçlü bir dostluk kuruluyor. Babayev Nazım’ın
hayat hikayesini ve sanatını en yakından bilen kişilerden biri. Zaman zaman da
sırdaşı.
Babayev’in “Yaşamı ve Yapıtları ile Nazım Hikmet” adlı
kitabı 1975 yılında Rusça olarak yayımlanıyor. Bir yıl sonra da Ataol
Behramoğlu tarafından Türkçeye çevriliyor. Bu kitabın en önemli özelliği Nazım
Hikmet hakkındaki ilk biyografi olması. Nazım Hikmet’in hayatını ve şiirlerini
ilk gençlik yıllarından başlayarak derinlemesine anlatıyor. Nazım’ın şiir ve
sanat hakkındaki düşüncelerini, şiirindeki gelişim ve değişim aşamalarını
gerçekten yalın ve akıcı bir dille anlatan çok değerli bir kitap.
Nazım’ın Türkiye’de belki az bilinen bir yönü de oyunları.
Çünkü Nazım Moskova yıllarında çok sayıda oyun yazıyor ve bunların birçoğu
Moskova tiyatrolarında oynanıyor. Hatta Vera’nın kitabında anlattığına göre
öyle gün oluyor ki o gün oynanan on sekiz oyundan beşi Nazım’a ait oluyor. İşte
Babayev kitabında Nazımın oyunlarına ilişkin bir bölüme de yer veriyor.
Nazım’ın hayatıyla ilgili ilginç detaylar da veriyor
Babayev. Örneğin Nazım’ın İstanbul’un işgale uğraması sonrasında duyduğu hayal
kırıklığı ve öfkeyi, Vala Nureddin ile birlikte Anadolu’ya ve Ankara’ya gidiş
öykülerini, Marksizmi öğrenmek için Almanya’ya gitme planlarını anlatıyor. O
dönem Bolu’da öğretmenlik yapmak için görevlendirildiği sırada tanıştığı ağır
ceza reisi Ziya Hilmi Bey Almanya’ya değil de devrimin gerçekleştiği Rusya’ya
gitmelerini salık veriyor ve Nazım’ın ilk Moskova deneyimi de böyle başlamış
oluyor. Babayev’in bu bölümlerde kaynak aldığı kitap ise Vala Nureddin’in “Bu
dünyadan Nazım geçti” adlı kitabı.
Babayev gerçekten Nazım’a büyük bir sevgi ve saygı duyuyor.
Nazım’ın Türkçe ve memleket özleminin depreştiği dönemlerde birlikte Bakü’ye
seyahat ediyorlar. Nazım orada toplantılara katılıyor, gençlerle buluşuyor,
şiirlerini okuyor ve hasret gidiyor deyim yerindeyse. Biz kardeşiz, dilimiz bir
ve Türküz, dermiş oradayken.
Babayev Nazım’ın yaşadığı sıkıntı ve sorunlara, hayal
kırıklıklarına, memleket özlemine Vera ile birlikte en yakından tanık olan kişi
de aynı zamanda. Nazım’ın Vera’ya karşı konulamaz bir aşkla bağlandığı dönemde
bunun en yakın tanığı da Babayev. Nazım’ın onun dostluğuna ve samimiyetine
güvenerek ve bir erkek olarak Vera konusunda bir tür onayını da aldığı
söylenebilir. Babayev ise Nazım’ın durumunu anladığı için kalp sorununu bildiği
halde onay verir bu aşka.
Nazım’a hasret yıllarında dostluk ve yarenlik eden, onu her
zaman destekleyen ve seven, sonra da eserlerine ve hayatına ilişkin çok güzel
bir kitap yazan Ekber Babayev’e teşekkür borçluyuz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder