Kaynak:
http://www.turkrus.com/
Rus sinemasının son dönemdeki en önemli yönetmenlerinden
Andrey Zvyagintsev'in filmleri tüm dünyada yankı yaratmaya devam ediyor. Tolga
Er, Gazetekarınca.com sitesi için yaptığı çeviri ve derlemede, yönetmenler
yapılmış bir söyleşiyi sinemaseverlerin gündemine taşıdı. Söyleşide
Zvyagintsev, "Leviathan" filminin verdiği siyasi mesaja değiniyor ve
usta yönetmen Andrey Tarkovski ile kıyaslanmasını değerlendiriyor.
"Andrey Zvyagintsev ABD'de yaşanan bir olayın
üzerinden kurguladığı "Leviathan" filmiyle Rusya ve benzeri otoriter
rejimler içindeki 'insana karşı devlet' durumunu etkileyici bir yöntemle ele
alır. Siyasi yolsuzluğu yansıtan filmi için "belli bir siyasi sistem hakkında
değil ve herhangi bir ülke hakkında olabilir" diyen yönetmen Zvyagintsev,
filmdeki olayı ve hikayeyi "insanın devlete meydan okuması" olarak
gördüğünü belirtiyor.
Senarist ve yönetmen Andrey Zvyagintsev'in Cannes'dan En
İyi Senaryo Ödülü ile döndüğü ve Rusya'nın Oscar Ödülleri için En İyi Yabancı
Film Dalı'nda aday gösterdiği Leviathan, son yıllarda Rusya'dan çıkan en önemli
ve etkili filmlerden biridir.
Hikâyesi her alana nüfuz eden siyasi yolsuzluğu
yansıttığından, film, Vladimir Putin Rusya'sına meydan okuyan bir hiciv olarak
görülür ve gerçekten de bu yönüyle oldukça etkileyicidir. Ancak yönetmen
Zvyagintsev'in (Roman Madyanov) filminin baş döndürücü açılışı, filmin siyasi
alegoriden öte sanatsal bir vizyonu ortaya koyduğunun kanıtıdır.
Edebi ve dini metinlerden günümüze uyarlamaların yer aldığı
film, küçük bir kasabada araba tamircisi olan Kolya'nın (Alexey Serebryakov)
arazisini, kasabada kendi iktidarını tanımlamış olan Belediye Başkanı Vadim
tarafından hukuku kullanarak elde edişini ve Kolya'nın bu süreçteki
mücadelesini ele alır.
Yönetmenin Leviathan filmi, Eyüp Kitabı'na da atıfta
bulunarak nihayetsiz insan ızdırabının yanı sıra metafiziksel sorulara
değinirken, Hobbes'in, insanların güvenlik için otoriter rejime teslim olduğunu
savunan özgürlükler perspektifine işaret eder.
Tarihe dair, felsefi ve siyasi düşüncelere bağlı mitsel ve
İncil'e atıfta bulunan yakarmalar, Zvyagintsev sinemasında dramanın çok
katmanlı anlamlarla ettiği mücadelede temellendiğini gösterir. Dramaları
oldukça basit olmasına ve duyguyu izleyiciye doğrudan taşımasına rağmen her
birinin özünde düşünme arzusu uyandıran gizem ve belirsizlik bulunur.
Aşağıda okuyacağınız söyleşide ise yönetmen Andrey
Zvyagintsev, filmin verdiği siyasi mesaja değiniyor ve usta yönetmen Andrey
Tarkovski ile kıyaslanmasını değerlendiriyor.
Rusya'nın günümüzdeki siyasi durumuyla iligili
konuşursak... Film siyasi olmayı mı amaçlıyordu?
ABD'deyken bana, 2004 yılında küçük bir işi olan, işini
kaybeden, deliren, bazı resmi binalara hasar veren ve sonra biraz isyan ortaya
koyan Marvin John Heemeyer adındaki bir adamın hikayesi anlatılmıştı. İsmi
Killdozer, isterseniz internette aratabilirsiniz.
Aslında filmimin başlangıcı bu, senaryo üzerinde böyle
çalışmaya başladım. Hikaye bana 2008 yılında anlatıldı. Altı yıl boyunca
üzerinde çalıştım ve sonunda bu sonuca ulaştım.
Benim için bu film "İnsana karşı Devlet"
hakkında. Hikaye bana 2008 yılında anlatıldığı için film, belli bir siyasi
sistem hakkında değil ve herhangi bir ülke hakkında olabilir. [O olay] İnsanın devlete
meydan okumasıdır. Herhangi bir sistem "için" veya sisteme
"karşı" olarak takdir edilmek istemiyorum. Filmin, herhangi bir yerde
yaşanabilecek bir gerçekliğe sanatsal bir yaklaşım olduğunu düşünmeyi tercih
ediyorum. Gerçekten de filmimin siyasiden ziyade sanatsal bir film olarak
algılandığını umuyorum.
Günümüzde insanlar artık çok eleştirisel, ancak herkes
biliyor, herkes televizyon ve haber izliyor. Avrupa ve Rusya arasında bir
ayrılık vardı ve bu yüzden Maidan veya Kızıl Ordu gibi filmler var. Bu bir
gerçeklik, filmlerde ortaya çıkıyor. Rusya için de kolay değil, çünkü şu an
aynı zamanda bir gelecek kurmak zorunda olduğunuz bir an.
Avrupa'nın yaptırımlarla devam etmesi halinde Rusya
kendisini dışarıya kapayacak, gerçekten kapalı bir ülke olacak ve Rusya'nın
içindeki Avrupa karşıtı duygular büyüyecek. Dünyanın gerçekten geri kalanından
kopartıldığımız o Soğuk Savaş yıllarına geri dönmek çok üzücü olur.
Filminizde Rusya'yı sunuş biçiminize gelelim. Neden
özellikle Putin'in portresi filmde bu kadar belirgindi?
Aslına bakarsınız orası gerçekten de Belediye Başkanı Oleny
Gorks'un ofisi. Portre sahiden de odadaydı. O, Putin'in çok daha genç halinden,
2003 yılından bir portresi. Orada olması gerekiyordu, çünkü her belediye
başkanının ofisinde başkanın fotoğrafı bulunur. Bu bir gerçeklik.
Herhangi bir büyük iktidarın temsilcisi durumundaki
herhangi bir ofiste bu tür bir iktidar temsiliyeti bulunur. Bu portreyi
kaldırmak tuhaf olur. O, oraya ait. O portreyle bir şey yapmaya çalışmadım,
sadece odadaydı ve ben de onu odada bıraktım.
Portreler, iktidarı temsil eder, filmde devamlı bunu
tekrarlıyorlar. Ceketin üzerinde, onları iktidara sadık tutan, üzerinde
"Birleşik Rusya" ifadelerinin yer aldığı küçük bir yazı bulunuyor.
Sizi temin edebilirim ki Putin filmi gördüyse, bu onun için tuhaf olmamıştır.
Filmde votkaya izin verildi mi?
[Gülüyor] İyi soru! Oyuncuların sarhoş olduğu sahneleri
çekmenin en zoru olacağının farkına vardım. Şöyle düşündüm: "Nasıl bunu
yaparım ve aslına bağlı kalabilirim?" O yüzden oyunculara şunu önerdim:
"Eğer durumu kontrol altında tutup işinizi yapabileceğinizi düşünüyorsunuz
deneyebilirsiniz [ve votka içebilirsiniz]. Ve yolunda gitmeyen bir şey olursa
tekrar çekebiliriz. Yani kısacası o sahnelerde hepsi biraz sarhoştu. Bir kişi
dışında: Belediye Başkanı. Tamamıyla alkolsüzdü. Yalnızca yeteneği vardı.
Hem Rusya'da hem de dünya genelinde çoğunlukla en büyük
sinemacılardan Andrey Tarkovski ile kıyaslanıyorsunuz. Bu kıyaslama hakkında ne
hissediyorsunuz? Bunu büyük bir onur olarak mı görüyorsunuz, yoksa gereksiz bir
baskı yarattığını mı düşünüyorsunuz?
Tarkovski hakkında öyle ya da böyle bir şey dediğimi
hatırlamıyorum. Tarkovsky, Rus film yönetmenlerinin tamamı üzerinde belli bir
baskı oluşturuyor. Kimisi bu baskıdan kaçmaya, kimisi de onun yaptıklarını
tekrar etmeye çabalıyor. Ancak benim hayatımı altüst eden o değildi. Adını
"Andrey Rubley" koyduğu bir filmiydi ve izlediğimde tamamıyla
değiştim. Sinemaya aşık olduğumu, sözlü olarak dile getirilemeyecek veya
anlaşılmayacak birçok düşüncenin sinemanın dili aracılığıyla iletilebileceğinin
farkına vardım. Benim sinemaya duyduğum tutku buradan geliyor.
Leviathan
(2014)
Yönetmen:
Andrey Zvyagintsev
Oyuncular: Aleksey Serebryakov,Elena Lyadova, Roman
Madyanov
Tür: Dram, suç
Puanlamalar: IMDB: 7.6, Metascore: 92, Tomatometer: 99
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder