Cenk Başlamış
Kaynak:
http://www.medyagunlugu.com/
Öykü gerçekten ilginç, içinde başarı da var başarısızlık
da, doğru zamanlama da var öngörüsüzlük de, gurur da var utanç da...
Bundan yaklaşık 20 yıl önce...
Uzun araştırmalardan sonra iki dev Türk şirketi Rusya
market piyasasına birlikte girmeye karar veriyor.
"Market piyasası" lafın gelişi, ortada market
filan yok, koca Moskova'da bakkaldan hallice "süpermarket" denilecek
yer sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Bu koşullarda Türkler Moskova'ya geliyor ama ne geliş!
Moskova'nın lüks semtlerinden birinde dev bir alışveriş
merkezi kuruyor, içinde de bir hipermarket. Böyle bir yerle ilk kez karşılaşan
Moskovalılar açılış günü kapılarda kuyruğa giriyor. Batı tipi yaşam tarzının
olmazsa olmazı market alışverişiyle nihayet onlar da tanışıyor, reyonlar
arasında dolaştırdıkları arabaları güçleri yettiğince dolduruyorlar.
Türkler
kararlı ve planlı gidiyor.
İçinde hipermarket bulunan modern alışveriş merkezlerlerini
kısa aralıklarla birer birer dikiyorlar.
Diğer yabancılar, Türklerin akıllı hamlelerini şaşkınlık ve
gıptayla izliyor.
Tavuk altın yumurtlamaya başlıyor, Moskova'daki market
piyasasının "kralı" Türkler oluyor. Sadece Moskova değil, tüm
Rusya'da hamleler arka arkaya geliyor, 500 milyon doları aşan yatırımla 10
kentte 10 alışveriş merkezi, 52 hiper (ya da süper) market kuruluyor, yıllık
müşteri sayısı 50 milyona ulaşıyor.
Moskova'da yaşayan Türk vatandaşları gururlu, o
marketlere gözü gibi bakıyor, çürük bir meyve görse altlara saklıyor, simetrik
durmayan rafları düzeltiyor, yere düşen ürünleri kaldırıyor, Rus
dostlarına göğsü kabararak, "Burası Türklerin" diyor. Modern
hipermarketlerle tanışan Rusların Türklere bakışı değişiyor.
Ama
Rusya hızla büyüyen bir pazar, Batılıların koca pastayı Türklere kaptırmaya
niyeti yok.
2002 yılında piyasaya yeni bir oyuncu giriyor: Fransız
Auchan.
Rusların telafuzda zorlanacağını bildikleri için
adını "Aşan" diye değiştirmekte beis görmüyor.
Türklerin hipermarketleriyle karşılaştırıldığında sadece
ortam değil mallardaki kalite de düşük ama fiyatlar da öyle!
Batı tipi alışverişi çabuk benimseyen Moskovalılar
yavaş yavaş adres değiştirmeye başlıyor. Haksız da sayılmazlar, Türklerin
hipermarketlerine göre Auchan kimi ürünlerde yüzde 50-70 daha ucuz.
Önceleri Türk marketlerlerinden alışveriş yapmamayı
"vatana ihanet" sayan Moskova'daki Türk vatandaşları bile
Auchan'a yöneliyor.
O günlerde bir Türk gazeteci, söz konusu Türk hipermarket
zincirinin başındaki arkadaşını uyarıyor, Fransız tehlikesine dikkat
çekiyor.
Üst düzey yönetici gülüyor, "Biz kiiiiimmm onlar kim,
bizimle baş edemezler, biz kaliteliyiz" anlamına gelebilecek sözler
söylüyor!
Ama
hazin son yaklaşıyor...
Küçümsedikleri Auchan'la rekabet edemeyen, değişen
koşullara ayak uyduramayan Türkler liderlikten düşüyor, hem de ne
düşüş, bir kaç yıl içinde teslim bayrağını çekiveriyor!,
2007 yılında bir Türk ortak diğer ortağın elindeki
hisseleri 542 milyon dolara alıyor.
Kısa süre sonra da çoğu marketi ( ya da işletme
hakkını) 181 milyon euroya Auchan'a satıyor.
Piyasaya sonradan giren "küçük balık" önce gelen
"büyük balık"ı yiyiveriyor!
Peki, bu ibret verici öyküyü "durup dururken"
neden anlattık?
"Durup dururken" değil elbette
Bir iki gün önce Rusya'da faaliyet gösteren en
başarılı, en yüksek gelir elde eden yabancı şirketler açıklandı.
Tahmin edin, birinci sırada kim var?
6.5
milyar dolarlık gelirle Auchan!
Pepsi, Mercedes, Volkswagen, Philip Morris hepsi
gerisinde. (ilk 50'de tek bir Türk şirketi bile yok!)
Fransızlar 14 yılda Moskova'da 92, Rusya'da 269 mağazaya
ulaşıyor.
Öykünün Türk kahramanlarının adını vermedik çünkü isimler
değil anlayış önemli, gerçi kimden söz ettiğimizi bilen biliyor!
Görkemli başlayan, hazin biten, tez konusu
olabilecek bir öykü...
Not:
Bu yazı Medya Günlüğü'nde daha önce yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder