Kaynak:
https://turkrus.com/
Rusya’nın yaptırımlar sonrası “Doğu’ya dönüşü” hızlanırken,
Çin’le ticaret ve yatırım ilişkileri hem cazip hem yorucu bir maraton halini
aldı. İlk eşik, doğru partneri bulup yüz yüze ilişki kurmak. Fuarlar, ağlar ve
yerinde ziyaretler olmadan açılan kapılar kalıcı olmuyor. Çin’de kişisel bağlar
pazarlığın zeminini belirliyor, yalnızca çevrim içi temasla kurulan ilişkilerde
koşullar genellikle daha az elverişli kalıyor. Bu nedenle potansiyel ortakla
Çin’de buluşmak, üretim sahasını görmek ve birlikte zaman geçirmek işin temel
ritüeli sayılıyor.
Forbes'ın analizine göre, pazarlık masasında kültürel
farklılıklar oyunun kurallarını değiştiriyor. Çinli iş insanları doğrudan
konuşmayı kaba, fazla bilgi vermeyi de değersiz bulabiliyor. “Satır arası”
dilini okumak bu yüzden kritik. Ayrıca “bianşu” diye özetlenen beklenmedik
hamle kültürü, süreç içinde sürpriz şartların ortaya çıkmasına yol açabiliyor.
Çare, acele etmeden müzakere etmek, teslimattan kalite güvencesine, ödemeden
ihtilaf çözümüne tüm kritik maddeleri sözleşmede açık yazmak. Sözleşmeyi
hızlıca imzalayıp ayrıntıları sonra konuşalım yaklaşımı çoğu kez tıkanmaya
sürüklüyor.
Operasyonel tarafta tablo karmaşık. Çin, yabancı sermayeye
ilişkin kuralları yumuşattı, asgari sermaye şartı kalktı. Buna rağmen yaptırım
iklimi bankacılık kanalını daraltıyor. Çin bankaları ikincil yaptırım riskinden
çekindiği için Rusya bağlantılı şirketlere hesap açmada temkinli davranıyor.
Şirket kuruluşunda yerel hukukçularla çalışma çoğu dosyada çözüm getiriyor
fakat süreç beklenenden uzun. Yine de doğru hazırlık, eksiksiz belge ve sabit
bir muhatap ile bu bariyer aşılabiliyor.
Nerede şirket kuracağınız da oyunun kaderini etkiliyor.
Pekin ya da Şanghay adresi prestijli olsa da her iş modeli için optimal değil.
Lojistik, tedarik ağına yakınlık, yerel vergi rejimi, kiralar ve personel
maliyetleri gibi parametreler ikincil şehirleri öne çıkarabiliyor. Müşteriye ve
üretici kümelerine yakın, bürokratik olarak daha hızlı bölgeler hem maliyeti
düşürüyor hem karar döngülerini kısaltıyor. Doğru lokasyon seçimi, “Çin’de var
olmak” ile “Çin’de ölçeklenmek” arasındaki farkı yaratıyor.
Son olarak isim meselesi göründüğünden daha stratejik.
Çincede aynı okunuşu paylaşan farklı karakterlerin çağrışımları bambaşka.
Kulağa hoş gelen ama olumsuz anlamlar taşıyan bir kombinasyon marka algısını
zedeleyebiliyor. Bu yüzden marka ve şirket adının karakter seçimi, anlam
kontrolü ve hatırlanabilirliği yerel dil uzmanlarıyla çalışılarak belirlenmeli.
Sonuç olarak Çin’le iş, sabır, hazırlık ve kültürel zekâ
testi. Forbes'a göre, "doğru partner, doğru sözleşme mimarisi, doğru banka
ve doğru adres bir araya geldiğinde Çin pazarı büyük fırsat üretir. Aksi halde
en küçük ihmalin faturası hızla büyür."

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder