Samih
Güven
Kaynak:
https://samihguven.blogspot.com/
Ara sıra uğradığım kafede delikanlının biri yanındaki Rus
kızlarına hararetle bir şeyler anlatıyordu. İngilizce konuşuyor, Rusya’dan,
Avrupa’dan söz ediyordu. Ama bunlar kulağıma çalınan bazı kelimelerdi sadece.
Fakat sonra Türkiye dedi bir ara, Türkler dedi bir süre sonra da. İster istemez
kulak kabarttım. Delikanlı anlatıyordu… Çok çocuk doğuruyor Türkler, kadınlar
bir süre sonra kendine bakmıyor, erkekler başka kadınlar arıyor, gençler
rahatça arkadaşlık edemiyor, içlerinde kalıyor... Konuşması bu minvalde
sürüyordu. Rus kızların gözüne girmek için Türklere laf eden bir delikanlı. Ne
tuhaf! İlginç olan ise delikanlının Rus olmamasıydı. Dahası da kızlara
anlattığına göre bir tarafının Türk olmasıydı. Peki kızlara duymak
isteyecekleri bir algıdan mı söz ediyordu?
Bilgisayar öylesine duruyordu önümde. Yaptığım işten
kopmuştum. Kafam allak bullak olmuştu. Gülüp geçebilirdim ama rahatsız olmuştum
nedense. Delikanlının yüzünü tam göremiyordum ama kızların yüzüne rahatsız
olduğumu anlamalarını sağlayacak şekilde baktım bir ara. Anlamadılar. Ama
anlatılanlardan da hoşnut değil gibilerdi. Hiçbir yanıt vermiyorlardı zaten.
Delikanlı iri yarı biriydi. Bir tatsızlık çıkmasından endişe ediyordum. Kavga
çıkacaktı belki de. Ama yabancı bir ülkede olmak sınırlamıştı beni. Ne yapsam
diye düşünürken delikanlı ayağa kalkıp kızlardan ayrıldı. Kızlar aralarında
Rusça konuşmaya başlamıştı. Delikanlıya müdahale edemedim bari saçmalıklarını
düzelteyim diye karar vermiştim.
Kızlardan izin isteyip yanlarına oturdum bir süre. Türk
olduğumu, anlatılanlardan rahatsız olduğumu söyledim. Hiçbir milletin birkaç
gözlemle genellenemeyeceğini, anlatılan şeylerin ön yargılı olduğunu belirttim.
Kızlar, “biz onu ciddiye almadık merak etmeyin”, deyince rahatlamıştım.
Genel olarak milletlerin birbirleriyle ilgili düşünceleri
az çok malum. Tarihsel yargılar, genellemeler hemen her toplum için oluyor.
Bizim için de böyle sonuçta. Yüzyıllardır var olan bazı önyargılar sürüyor ama
eğitimli, başarılı Türkler olumlu katkı yapıyor her yerde.
Yazının başlığına, yani Rusların Türklerle, özellikle Türk
erkekleri ile ilgili düşünceleri konusundaki gözlemlerime gelince, aslında bu
konudaki gözlemlerim Rusların anlattıklarından yola çıkıyor. Ayrıca Moskova’da
yaşayan Türklerden de birçok hikâye dinledim.
Genelde bazı Türkleri ilk etapta İtalyan’a benzeten
kızların hayal kırıklığına uğradığı malumdur. Bir keresinde de ilk soruda
nerelisin diye soran birine Türküm dediğimde, ama bir sorun var o zaman demişti,
nasıl bir sorun dediğimde, sen Müslümansın, diye devam etmişti.
Buna benzer çok şey var aslında. Önce yabancı sanarak
güzelce muhabbet eden bir çok kişi Türk olduğumu anlayınca şevkini
kaybedebiliyor bazen. Bazıları da nezaketen biraz daha sürdürüyor muhabbeti.
Hep böyle olmuyor tabi. Türk olduğumu öğrenseler de gayet güzel muhabbet
edebildiğim çok insan da oldu mutlaka. İlk sorular şunlar oluyordu bazen,
“inşaat firmasında mı çalışıyorsun?”, “karın ve çocuğun Türkiye’de mi?” Bu
sorulara çok şaşırıyordum doğrusu. Ama böyle sormalarının bir nedeni olmalıydı
yine de.
Gerek kendi gözlemlerim, gerekse diğer arkadaşların
yaşadığı şeylerden şöyle bir sonuç çıkarmıştım. Türk erkeklerini çoğu zaman
sadece seksi düşünen ve ilişki konusunda güvenilmez bulanlar vardı. Bir kısmı
da Türk erkelerinin aşırı sahiplenme içine girdiğini ve fazla gurur yaptığını
düşünüyordu. Bununla birlikte yüz bin civarında Rus-Türk evliliği olduğunu ve
böyle genellemelerin belirleyici olmadığını da akılda tutmak gerekiyor. Ayrıca
Türklerin aileye önem verdiğini düşünen ve özellikle Türklerle evlenmek isteyen
kadınlar da oluyor muhakkak. Bir keresinde de şöyle demişti biri: Karşındaki
iyi biri mi, eğitimli mi, bu önemli benim için.
Ama şunu anladım ki Rusların tarihsel bilinçaltına rağmen,
Türklerin önemli başarıları, imparatorluk deneyimi, Atatürk’ün getirdiği
modernleşme, Rusya’daki başarılı inşaat işleri ve diğer ticari başarılar,
ayrıca Antalya’yı ve İstanbul’u seviyor olmaları ve oralarda gördükleri
nedeniyle Rusların genel olarak Türklere karşı olumsuz bir tavrı yok. Hatta
birçok ülkeden daha olumlu bakıyorlar.
Vera’nın Bahtiyar Ol Nazım adlı kitabında anlattığı güzel
bir anısı var. Vera bir iş görüşmesi için Soyuzmultifilm’den arkadaşlarıyla
birlikte ilk defa Nazım’ın evine gittiğinde biri dikkatli olması konusunda
uyarmış Onu ve şunu söylemiş: “Yarı ömrü boyunca adamı hapiste tuttular. Vahşi
bir kaplan gibi bizim sarışını gördüğü gibi saldırıp paralayabilir. Türkler
böyledir..." Neticede şaka da olsa böyle bir algı söz konusu ama genel bir
olumsuzluktan da söz edemeyiz kanımca.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder