A.
Ömer Türkeş
Kaynak:
https://oggito.com/
Rus
yazar Boris Akunin’in art arda yayımlanan Azazel ve Türk Gambiti isimli
romanlarında suç örgüsünü macera, dram ve tarihle süslemiş. İşin içine biraz da
mizahın katıldığı, keyifle okunan polisiyeler...
Gürcistan’ın Zestaponi şehrinde doğan Boris Akunin (1956),
edebiyata 10 yaşında annesinin önerisiyle Savaş ve Barış’ı okuyarak
yöneldi. Tunus ve Japonya’da geçen çocukluğundan sonra, 1973 yılında Moskova
Devlet Üniversitesi Asya Enstitüsü’nde Japon Filolojisi bölümüne girdi. Mezun
olduktan sonra Japon edebiyatından çeviriler yaptı; 1986 yılında editör olarak
girdiği ünlü Inostrannaya Literaturadergisinin, bir süre sonra, yayın
yönetmeni oldu. Gerçek adı Grigory Shalvovich Chkhartishvili olan yazar 1998
yılından itibaren B. Akunin adını kullanmaya başladı. Erast Fandorin dizisi,
ilk kitabının yayımlandığı 1998 yılından itibaren büyük bir başarı kazandı.
Kısa sürede Rusya’nın en başarılı tarihsel polisiye yazarı haline gelen
Akunin’in kitapları 30’dan fazla dile çevrildi, sinema ve televizyona
uyarlandı. Çarlık dönemi uzmanı olan Akunin’in 60’a yakın kitabı bulunuyor.
Biraz
Muamma, Biraz Macera
Fandorin dizisinin ilk kitabı Azazel 1998’de
yayımlanmıştı. Takvimlerin 1876 yılını gösterdiği bu ilk macerada okuyucu
Moskova polis teşkilatında işe yeni başlayan kalem kâtibi Erast Petroviç
Fandorin’le tanışıyor. Henüz yirmi yaşında. Hayata varlıklı bir ailenin çocuğu
olarak başlamış, iyi bir temel eğitim almış ama babası servetini banka işinde
kaybedince üniversiteye gidememiş ve ekmek parasını kazanmak için en düşük
dereceyle polis teşkilatındaki memurluk görevini kabul etmek zorunda kalmış.
Meraklıları için Erast Petroviç’in fiziksel özelliklerini de tarif edelim: “Çok
hoş görünümlü bir gençti Erast; kara saçları vardı (gizlice gururlanırdı
bununla) ve mavi (heyhat, keşke onlar da kara olsaydı) gözleri, çok uzun boyu,
beyaz teni ve kahrolası, silinmeyen bir kızarıklığı vardı yanaklarında.” Birkaç
sıradan adli vaka dışında meslek deneyimi olmayan Fandorin, genç bir öğrencinin
Alexander Bahçeleri’nde herkesin gözü önünde intihar etmesinden kuşkulanır.
Zira aynı gün kentin değişik yerlerinde başka –başarısız– intihar girişimlerine
dair haberler almıştır. Ölen gencin, servetini kimsesiz çocuklar için okullar
açan bir İngiliz leydiye bırakmasından da kuşkulanır. Kendi başına yürüttüğü
soruşturma sırasında saldırıya uğrayıp ölümden kıl payı kurtulması Fandorin’in
kariyerini ve kaderini derinden etkileyecektir. St. Petersburg’dan gönderilen
yeni amiri olayların ardında devrimci terörist grupların olduğu, bunların
Avrupa’nın çeşitli kentlerinde bağlantılarının bulunduğu düşüncesiyle, Fandorin’e
İtibari Danışman unvanı verilmesini sağlar ve genç adamı şüphelilerin peşinden
Londra’ya gönderir. Londra’dan Venedik’e, oradan Paris’e uzanan Fedorin
Rusya’ya döndüğünde meselenin siyasi komplo teorilerinden çok daha karmaşık
olduğunu anlayacaktır: “Şef haklı olabilir, fakat Fandorin de yol tahsisatını
boşa harcamamıştı. İvan Frantsyeviç kâbus görürken bile ne kadar güçlü bir
şebekeyle mücadele ettiğini hayal edemezdi. Burada öğrenciler ve bombalı
tabancalı histerik kadınlar yoktu, burada tümüyle gizli, içinde bakanlar,
generaller, savcılar ve hatta Petersburglu bir başmüsteşar bile olan bir
tarikat vardı!” İlk maceradan genç yaşta saçlarına kırlar düşürecek kadar büyük
bir acıyla çıkan Fedorin ile Türk Gambitiisimli ikinci macerada
Osmanlı-Rus Savaşı sırasında karşılaşıyoruz. Genç bir kızı kurtarıp himayesine
alan kahramanımız, Rus ordusuna sızmış bir Osmanlı casusunun peşinde. 1877
yılında savaş bütün hızıyla sürer, Gazi Osman Paşa Plevne’yi büyük bir dirençle
savunurken cephenin diğer tarafında Fedorin casusun maskesini düşürüp savaşı
Rusların lehine çevirebilmek için zamana karşı yarışıyor...
Savaşa
Karşı
Azazel ve Türk Gambiti, 2000’li yılların
başlarında Kar Kraliçesi ve Türk Hamlesi isimleriyle Türkçeye
çevrilmiş, oldukça ilgi de görmüşlerdi. Bu kez farklı çevirilerle
yayımlanıyorlar. Şunu da eklemek gerekir ki gerek Sabri Gürses’in Azazel gerek
Uğur Büke’nin Türk Gambiti çevirileri çok başarılı. Tarihi arka planı
çok sağlam olmakla birlikte Fedorin dizisinin genel yapısında parodik bir
yaklaşım var. Boris Akunin, maceraların geçtiği yıllarda üretilen polisiye
metinleri biçimsel anlamda taklit etmiş. Örnek olarak Ponson du Terrail’in ilki
1859 yılında yayımlanan Rocambole serisini, Emile Gaboriau’nun ilk macerası
1863’te yayımlanan Polis Müfettişi Lecoq tiplemesini sayabilirim. Bu tarz
polisiyelerde bir suçun/cinayetin araştırılması söz konusu olmakla birlikte
macera ve drama da yer verilmiştir. Erol Üyepazarcı’dan aktaralım: “Gaboriau
henüz emekleme aşamasında olan polisiye romana, töre romanı ile serüven
romanının konuyla ilgili olabilen o pek büyük potansiyelini de eklemiştir.”
Boris Akunin de bu yolu izliyor. Fandorin bir yandan işlenen cinayetleri
analitik yöntemlerle çözmeye çalışırken diğer yandan bu cinayetlerin
arkasındaki gizli teşkilatlarla, onların her yere sızmış tetikçileriyle,
devleti tehdit eden entrikalarıyla mücadele etmek zorunda. Muamma kadar
mücadelenin baş döndürücü temposuna da kapılıyoruz. Karanlık sokaklar, tekinsiz
hanlar, adam kaçırmalar, suikastlar... Polisiye tarihinin ilk örneklerindeki
motifleri güncelleyerek kullanıyor Akunin. ‘Azazel’deki eğitim kurumları aracılığıyla
dünyayı ele geçirmeyi hedefleyen tarikat örgütlenmesine baktığımızda, özellikle
Türkiye için fazlasıyla güncel olduğunu söyleyebilirim. Sanki hayat edebiyatı
taklit etmiş... Türk Gambiti de Rus tarihi kadar Osmanlı-Türk
tarihine dayanan bir roman. Romanın başında Osmanlı devleti ve saray hakkındaki
değerlendirmeler gösteriyor ki hem Akunin dersine çok iyi çalışmış hem de
Türkleri iyi tanıyor. Çıkarsamaları yerli yerinde. Ne yazık ki bugün bile
şaşırtıcı şekilde geçerli olan bir değerlendirmesiyle örnekleyelim: “Beyler,
doğuda en önemli olan şey kendini padişah gibi gösterebilmektir. Eğer bağırıp
çağırıyor, küfrediyorsan demek ki buna hakkın vardır”... Arka planına Plevne
kuşatmasını, ön plana iki tarafın casusları arasında geçen mücadeleyi koyarak
kurgulanan Türk Gambiti’nde dönemin siyasal olayları, uluslararası
ilişkileri, yer yer gazete yazıları da kullanılarak başarıyla canlandırılmış.
Açıkçası bir polisiye roman kadar tarihi roman olarak da ilgi çekici. İşte bu
özellikleri nedeniyle Fedorin romanları – Azazel, Türk Gambiti, The
State Counseller ve The Decorator– büyük bütçeli prodüksiyonlarla
sinemaya da uyarlanmışlar. Hoşça vakit geçirmeyi hedefleyen popüler türde
tarihi polisiyeler yazmakla birlikte Boris Akunin’in yazarlık duruşunun
‘politically correct’ (siyaseten doğrucu) olduğunu, milliyetçi zırvalara ya da
hamasete kapılmadığını söylemek gerekir. Ülkesinde Putin’e muhalefetiyle
tanınan Akunin, her iki romanında da tarihi olaylardan yola çıkıp günceli
yakalamasını biliyor. Fedorin’in sözleriyle bitirelim: “Savaş, Varvara
Andreyevna, korkunç bir alçaklıktır. Savaşta ne haklı ne de haksız vardır. Her
iki tarafta da iyiler ve kötüler vardır. Ne yazık ki, genellikle kötüler
iyileri öldürür.”
Boris
Akunin, Türk Gambiti, Çeviren: Uğur Büke, Alfa, 2018, 265 s.
Boris
Akunin, Azazel, Çeviren: Sabri Gürses, Alfa, 2018, 270 s.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder