Samih
Güven
Kaynak:
https://samihguven.blogspot.ru/
Moskova’da restoranlarda kolanın yaygın bir içecek
olmadığını fark ettim. Tabi ayran da yok haliyle. Sudan sonra yemekle birlikte
en çok tercih edilen içecek mors adında bir içecek. Alkolsüz. Kırmızı renkli ve
küçük orman meyvelerinden yapılıyor. Genelde çilek, kızılcık, yaban mersini
benzeri meyvelerden hazırlanıyor. Bu içeceğin oldukça faydalı olduğunu
düşünüyorum.
Önemli bir çay ve kahve kültürü olduğunu söyleyebilirim.
Siyah çay yanında yeşil çay da çok tercih ediliyor. Rusça'daki semaver, çay ve
çaynik gibi kelimeler Türkçe okunuş ile aynı.
Kefir de Rusya’da en önemli içeceklerden biri. Bizim ayrana
benzemekle birlikte daha yoğun ve tadı ekşimsi. Sağlık için oldukça faydalı
olduğu düşünülüyor. Uzun yıllar nasıl hazırlandığı bir sır olarak kalmış. Anlam
olarak Türkçe ve Arapçadaki keyif kelimesinden geliyor ve arkasında bir tür aşk
hikâyesi var diyebiliriz. İlginç olan ise Rusya’da halk arasında pek bilinen
bir hikâye değil. Ben de bir şekilde tesadüfen öğrenmiş oldum. İlk olarak Kuzey
Kafkasya’daki bir bölgede yapılıyormuş ve nasıl hazırlandığı kimseye
anlatılmıyormuş. 20. yüzyılın başlarında genç bir fabrikatör, İrina Saharova
adındaki çalışanını bir grupla birlikte tarifi elde etmek için bölgeye
gönderiyor. Yirmi yaşındaki İrina oldukça güzel bir kızmış.
İrina beraberindeki ekiple birlikte Mirze-bey adındaki bir
beyin yaşadığı, süt ve peynir üretilen dağlık bir bölgeye geliyor. Mirze-bey
onları gayet iyi karşılıyor ve sorularına yanıt veriyor, ancak kefirin sırrını
vermiyor tabi. İrina ve beraberindekiler ayrıldıklarında bir grup onları çeviriyor
ve İrina’yı alıkoyuyor. İrina bir köye getiriliyor. Orada yaşlı bir kadın
tarafından kendisine ikramda bulunuluyor ve beyin kendisini çok beğendiği ve
onunla evlenmek istediği söyleniyor. O sırada Mirze-bey de geliyor ve özür
dileyerek aşkını ilan ediyor. İrina sessiz kalıyor. Ancak tam bu sırada daha
önce İrina’nın yanında bulunanlar askerlerle birlikte köye geliyorlar.
Mirze-bey mahkemeye çıkarılıyor.
İrina’dan onu affedip etmeyeceği soruluyor. İrina ise
yalnızca kefirin tarifini vermesi koşuluyla affedebileceğini söylüyor. Ertesi
gün Mirze-bey tarifle birlikte İrina’ya bir demet dağ çiçeği gönderiyor.
Böylece ilk olarak 1908 yılında Moskova’da eczanelerde kefir şişeleri yer
almaya başlıyor.
Tabi İrina o zamanlar kefirin sırrını elde edemeseydi güzelliği
sayesinde ve Mirze-bey aşık olmasaydı kefirin yaygınlaşması zaman alabilirdi
ama mutlaka ortaya çıkardı bir şekilde. İşte kefirin hikâyesinde de tek taraflı
diyebileceğimiz bir aşk yatıyor diyebiliriz.
Gelelim votkaya. Votka Rusya ile özdeşleşmiş bir içki.
Beluga, Ruskiy standart, belaya berozka, piyat ozer, telnyaska, simirhof,
putinka, kubanskaya, moskovskaya, narodnaya, gibi çok sayıda votka markası
bulunuyor. Alkolsüz içkilerde kefir ve mors nasıl milli içecek gibiyse votka da
alkollü içecekler açısından önemli bir yere sahip. Vodka geleneksel olarak
fermente edilmiş tahıllardan veya patatesten yapılıyor.
Votka Slav dillerindeki vada (su) kelimesinden türetilmiş
aslında. Vodka’nın ilk olarak 1405 yılında medikal bir sıvı olarak kullanıldığı,
Rusça sözlüklerde ise 19. yüzyıldan itibaren yer almaya başladığı söyleniyor.
Amk
YanıtlaSil