Rusya Kamuoyu Araştırma Şirketi’nin yaptığı çalışmaya göre halkın yüzde 41’i 2009’u 2008’den kötü bir yıl olarak değerlendirirken, yüzde 14’ü 2009’u daha başarılı buldu. 2009’u başarılı bulanlar emekli maaşlarında iyileştirmeler, krizden çıkışın başlaması ve sosyal konularda iyileşmeler gibi birkaç başlık sayabiliyor. 2009’da Rusya için en önemli gelişmelerden biri ABD’de yönetim değişikliği ve ilişkilerde yeni bir sayfanın açılmış olması.
25 Aralık 2009 Cuma
Ruslar’a göre 2009 kötü bir yıl oldu
Rusya Kamuoyu Araştırma Şirketi’nin yaptığı çalışmaya göre halkın yüzde 41’i 2009’u 2008’den kötü bir yıl olarak değerlendirirken, yüzde 14’ü 2009’u daha başarılı buldu. 2009’u başarılı bulanlar emekli maaşlarında iyileştirmeler, krizden çıkışın başlaması ve sosyal konularda iyileşmeler gibi birkaç başlık sayabiliyor. 2009’da Rusya için en önemli gelişmelerden biri ABD’de yönetim değişikliği ve ilişkilerde yeni bir sayfanın açılmış olması.
Moskova'nın ilginç müzeleri
1. Votka Müzesi: Bu müzeyi gezerken bir yandan votkanızı yudumlayabilir, yiyecek atıştırabilir, bir yandan da 500 yıllık Rus içkisi votkanın tarihini, nasıl hazırlandığını ve Rus kültüründeki yerini öğrenebilirsiniz.
Adres: İzmaylovskose Şose: 73J, metro: Partizanskaya (Измайловское ш., вл. 73Ж, м. Партизанская)
2. 1905-1906 Yeraltı Matbaa Müzesi: Bu müzede basımevleri ile ilgili bilgiler tiyatrolaştırılmış bir şekilde ziyaretçilere aktarılmakta. Burada, devrimci yeraltı faaliyetleri yürütenlerin gizli toplantı odalarını ziyaret edebilir, gerçek bir matbaa aracında nasıl baskı yapıldığını öğrenebilirsiniz. Müzedeki tur sonunda ise ziyaretçilere Gürcistan mutfağından yiyecekler ve şaraplar ikram ediliyor.
Adres: Lesnaya d. 55: metro: Belarusskaya veya Mendeleevskaya (Лесная, 55, м. Белорусская, Менделеевская)
3. “Rus Keçe Çizme” Müzesi: Burada alışılmış geleneksel Rus ayakkabıları “valenki”lerin değişik çeşitlerini görebilirsiniz.
Adres: 2. Kojevniçeskiy pereulok, dom. 12: metro: Paveletskaya (2-й Кожевнический пер., 12, м. Павелецкая)
4. Orman Müzesi: Kapalı bir binada bulunmasına rağmen, gerçek bir ormandaymışsınız hissini veren Orman Müzesi’nde kendinizi hoş bir ortamda bulabilir, akan derelerin sesi ile kuş cıvıltılarını duyabilirsiniz. Buraya özellikle çocuklarınız ile gelmenizi tavsiye ediyoruz. Orman müzesinde bulunan doldurulmuş hayvanlar güçlü kimyasal maddeler ile işlenmiş olduğundan el temasından kaçınmanızı öneriyoruz.
Adres: 5. Monetçikovskiy pereulok, dom. 4, metro: Paveletskaya (5-й Монетчиковский пер., 4, м. Павелецкая)
(Haber: Moskova.ru)
Sayıların diliyle Moskova
Moskova ambleminde bir Kapadokya'lı!
23 Aralık 2009 Çarşamba
Moskovalılar daha uzun yaşıyor
Rusya'daki ortalama yaşam süresi ise 68 yıl. Buna göre Moskovalıların diğer şehirlerdeki insanlardan 4 yıl daha fazla yaşadığı ortaya çıktı. Yapılan açıklamaya göre, Moskova'da ortalama yaşam erkeklerde 69 yıl, kadınlarda ise 76 yıl.
Diğer taraftan Moskova'da son yıllarda ölüm oranlarında da azalma oldu. Bu olumlu sonuçlara yeni doğum evlerinin açılması ve kadınlara yönelik danışmanlık hizmetlerine başlanması sayesinde ulaşıldığı kaydedildi.
Son 12 yılda Moskova'da ortalama yaşamın 12 yıl arttığının da altı çizilirken, Moskova'da hayat ve sağlık şartlarının daha iyi düzeye getirilmesi için çalışmalar yapıldığı bildirildi. Ayrıca, bu yıl Moskova'da gerçekleşen doğumlarda geçen sene olduğu gibi bu sene de rekorun beklendiği dile getirildi.
Ruslar mucizelerden daha fazla medet umar oldu
Her gün yaklaşık üç bin Moskovalı, Ayaz Dede’nin, kentin güneydoğusunda bulunan evini ziyaret ediyor. Hem çocuklarıyla anne babalar, hem torunlarıyla büyük anneler, hem de sevgililer... Her on dakikada bir fotoğraf çekimleri için ahşap evinden dışarı çıkan bu iyi yürekli sakallı ihtiyarı ziyaret etmenin ana nedeni, tüm isteyenlerin yeni yıl dileklerini yazdıkları mektupları atmaları için evinin önünde duran bir posta kutusu... 2009 krizinde, çocukluklarının kahramanından yardım isteyenlerin sayısı arttı.
Moskova’nın “Ayaz Dede Postanesi” dairesi, eskiden gelen mektupların %3’ünün yetişkinlere ait olduğu görülürken, bu yıl yetişkinlerin elinden çıkan mektupların, tüm mektupların %10’unu oluşturduğunu bildirdi. Aynı kurum tarafından iletilen bilgiler, kadınların çoğunlukla mutlu bir aşk ilişkisi dilerken, erkeklerin finansal yardım ve kariyer açısından yükselme istediklerini gösterdi.
22 Aralık 2009 Salı
Mathias Rust
Mathias Rust adında çılgın bir federal Alman pervaneli uçağı ile 1987 yılının eylül ayında Kızıl Meydana onca Kızıl Ordu askerinin gözü önünde iniş yapmıştı .Olayın siyasi boyutu olmayıp tamamen insanların şu an olduğu gibi tarih sahnesinde ondan bahsetmeleriydi amaç… Mathias Rust'tun kızıl meydana inmesinin sebebi ,hemşire olan sevgilisine kendisini ispat etmekti.
Siyasi boyutu olmasa da olay diplomatik bir krize yol açtı ve Alman maceraperest uzun zaman yargılandı... 4 yıl hapis cezasına çarptırılan Rust, diplomatik baskıların ardından bir yıl sonra 3 Ağustos 1988'de serbest bırakıldı.
Aslında Mathias Rust'ın enteresan ve tartışmalı bir kişiliği var.
Almanya'ya döndükten sonra 1989'da adam öldürmeye teşebbüs suçundan 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra da Hamburg'ta bir alışveriş merkezinde 180 marklık süveter çalmak suçundan 10 bin mark para cezasına çarptırıldı.
Modern Talking 1987'nin ilginç ismi Mathias Rust için beste bile yapmıştı: "fly to moscow"
Olayın videosu için;
http://www.cnnturk.com/video/tarihte.bugun/2009/08/03/kizil.meydana.inen.alman.pilot.serbest.birakildi/14656/index.html ,
şarkı için;
http://www.youtube.com/watch?v=aEi2mfwPqBg&feature=PlayList&p=3F752C238A77B8E8&playnext=1&playnext_from=PL&index=79
linkine bakınız.
21 Aralık 2009 Pazartesi
"Bit pazarı"na yine nur yağdı!
Çünkü burası aslında bir parça antikacılar çarşısı, bir parça el işi ürünler sergisi, bir parça nadir kolleksiyonlar kalıntısı, güzel bir mozaik. Belki yılbaşı için kararsız kaldığınız bir hediyeyi burada bulabilirsiniz. Sadece bakmak, keyifli bir saat geçirmek için bile gitmeye değer.
17-20 aralık tarihleri arasında 12.00-21.00 arası açık. Hafta sonu 11.00'de açılıyor. Bilet ücreti 150 ruble.
T Modül, Tişinskaya Ploşad No 1.
web sitesi için: www.bloxa.ru
Ruslar Komünizmi özlüyor
Analitik Merkez adlı bir araştırma kuruluşunun Rus halkına Komünizm hakkında ne düşündükleri ve o sistemin bu gün hayatta olmasını isteyip istemediklerine yönelik yaptığı çalışmalardan şaşırtıcı sonuçlar çıktı.Söz konusu araştırmalar ile sonuçları hakkında konuşan Yuri Levadı, halkın bu gün Rusya’da ortalama olarak yüzde 60’ının Komünist sistemden yana olduğunun belirlendiğini açıkladı.
Bu oran 2000 yılında yapılan bir araştırmada yüzde 75 olarak belirlenmişti.Komünizmi en çok isteyen kesim ise emekliler oldu.Emeklilerin yüzde 85’i bu gün bu sistem yerine geçmişin Komünist sisteminin olmasını yeğlediklerini söylediler.Rus kadınları da Komünizmden yana.Araştırma merkezinin anket yaptığı kadınların yüzde 63’ü yine bu gün yaşanan sorunların Komünizm var olsaydı yaşanmayacağını belirterek, tavırlarını eski sistemden yana koydular.
Yaşları 55’in üzerinde olan insanların yüzde 83’ü yaşları 40-55 arasında olanların da yüzde 67 oranında ki bölümü Komünizmden yana olduklarını açıklamaktan çekinmediler.Rusya’da eğitimliler arasında eski sistemden yana olanlar yüzde 68, orta halli Rus vatandaşları arasında yüzde 74 ve kırsal kesimlerde de Komünizmden yana olanlar yüzde 66 olarak belirlendi.Rusya’da Komünizm dönemin Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un 25 Aralık 1991 tarihine yaptığı tarihi açıklama ile Sovyetler Birliği dağılmış ve Kremlinde dalgalanan Orak& Çekiçli bayrak indirilerek yerine bu günkü üç renkten oluşan Rus bayrağı çekilmişti.
Odnoklassniki
Albert Popkov, ‘’Odnoklassniki.ru’’nun kurucusu. Bu, sınıf arkadaşlarını, iş arkadaşlarını ve tatil bölgelerinden arkadaşları buluşturan bir site. Son üç ayda, üye sayısı ikiye katlanarak altı milyonu bulmuş durumda ve ismi olan herkes burada. Pop yıldızı Filipp Kirkorov, şarkıcı Boris Moiseyev ve T.a.t.u kızları dahil…
Popkov, site fikrini 2000 de geliştirdi ve isim haklarını aldı. Popkov geçenlerde verdiği bir röportajında, “Rehberler geliştiren bir bilgisayar firmasında çalışıyordum ve bu site de aslında sadece bir rehber. Tek farkı uzun süredir görüşmediğiniz insanları arıyor ve buluyor olmanız.” diyor.
Site 2006, Mart ayında kullanıma sokuldu. Başlarda sadece Popkov’dan oluşan şirketin şu anda 20 adet elemanı var ve önümüzdeki bir yıl içinde ikiye katlanması bekleniyor.
Popkov sitenin ne kadar ettiğini ya da kendi yatırımının ne kadar olduğunu söylemek istemiyor. Basının öne sürdüğü bütün rakamların yanlış olduğunu söylüyor. Kasım ayında, Kommersant gazetesi, sitenin değerinin 7 milyon dolarla, 500 milyon dolar arasında olduğunu hesaplayan tahminler yayınladı.
Tahmini değeri 15 milyar doları bulan Facebook a kıyasla pek bir şey sayılmaz ama henüz bir yılını yeni tamamlamış bir şirket için, gerçekten büyük bir miktar.
Odnoklassniki, Facebook’ a benzer bir sistemle çalışıyor. Üye olduktan sonra, isim, okul, iş yeri ve hatta askeri üsse göre arkadaşlarınızı arayabiliyorsunuz. Daha sonra da mesaj bırakabiliyor ya da arkadaşlarınızla online konuşabiliyorsunuz.
Facebook’tan farklı olarak, profiliniz üye olan herkes tarafından görülebiliyor ve herkes fotoğraflara ulaşabiliyor. Arkadaşlarınıza mesaj atabiliyor, kimlerin profilinize baktığını, kaç kere baktığını görebiliyorsunuz.
Sitenin kullanıcıları genelde, üniversiteyi ya da liseyi yeni bitirmiş genç kadınlar. “Bu konuda benzersiziz, çünkü üyelerimiz genellikle kadın. Bu tür arkadaşlık sitelerinde az rastlanan bir şey.” diyor Popkov. “Üyelerimiz en çok 21-25 yaş arası bayanlar. Moskova’da, 12-50 yaş arasının üçte biri, sitemizde.”
“Rusya’da Odnoklassniki.ru gibi bir çok site var; fakat bizimle yarışabilmeye en çok yaklaşan, Facebook’un görünümünü kopyalamış olan Vkontakte.ru ve biz her alanda onların çok ilerisindeyiz.” diye iddia ediyor Popkov.
Türkiye-Rusya ilişkileri bakımından 2009
Rus halkının çoğunluğu Stalin'i haklı görüyor
Stalin’i “SSCB’yi kudret ve refaha eriştiren bilge bir kişi” olarak görenler, halkın %17’sini oluşturuyor. “Şiddetli bir sınıf mücadelesi ve dış tehdit olduğu dönemde, ülkede düzeni yalnızca katı bir yönetici sağlayabilir” düşüncesiyle Stalin’i savunanların oranı %15’ken, “Halkımız, bu tür bir lider olmadan hiçbir zaman yapamaz, eninde sonunda gelecek ve düzeni kuracaktır” diyenler halkın %11’ini oluşturuyor.
18 Aralık 2009 Cuma
Rusya'nın Dede Yadigarı Heykelleri
Moskova'daki Tüm Rusya Sergi Merkezi'nin kuzey girişinde inşa edilen yeni bir müze binasının çatısına dikilen anıtın resmi açılış törenine Moskova Belediye Başkanı Yuri Lujkov'un da aralarında bulunduğu çok sayıda üst düzey hükümet yetkilisi ve Rus vatandaşları katıldı.
2003 yılında restorasyon için yerinden alınan anıtın eskiden bulunduğu yerin yakınında 10 metre daha yüksek bir yere dikiliyor olmasını memnuniyetle karşılayan vatandaşlar bu tarihi anı canlı olarak yaşamak için Tüm Rusya Sergi Merkezi'ne akın etti.
Eski Sovyet sanatçısı Vera Muhina tarafından 1937 yılında paslanmaz çelikten yapılan 24.5 metre yüksekliğindeki heykelin açılış töreninde lazer ve havai fişek gösterisi yapıldı.
Vladimir Kuznetsov isimli yaşlı bir vatandaş "Sovyetler Birliği'ni sembolize eden bu heykelin yeniden dikilmesi beni çok mutlu etti. Zira halkımızın büyük çoğunluğu hala Sovyetler Birliği'nin anılarıyla yaşamakta. Eski devletimizin farklı alanlarda kazandığı başarıları sembolize eden bu heykel, aynı zamanda mükemmel bir sanat eseridir. Moskova Belediyesi'ne böyle güzel bir anıtı restore etiği için teşekkür ediyorum. Çok güzel olmuş. Bu heykel 1937 yılında Paris'te sergilendiğinde Fransızlar bile hayranlıklarını saklayamamışlardı. Tarihin genç kuşaklara da aktarılması açısından da bu heykelin yeniden dikilmiş olması çok önemlidir" dedi.
Sovyet Sosyalist gerçekçi sanat tarzının tipik bir örneği olan İşçi ve Çiftçi Kadın heykelinin 1937 yılında Paris'teki uluslararası fuarda sergilenmek üzere yapıldığı biliniyor.
Stalin'in Metro teftişi
Moskova Metrosu, kuşkusuz dünyanın en eski ve büyük metrolarından biri...
Tarihi dokusu ve sanat içerikli yapısı ile Moskova'da turistlerin en fazla ilgisini çeken yerlerden.
Moskova Metrosu, günümüzde büyüklük bakımından New York, Paris, ve Londra metroları ile karşılaştırılsa da iç mimarisi ve dekorasyonu bakımından dünyanın en güzel metrosu olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir.
Metronun yapımı, Josef Stalin tarafından 1931'de başlatılmış. O zamanlar, komünist partili işçiler ve konsomol üyesi gençler tarafından inşaat sürdürülmüş...
Moskova Metrosu'na ilişkin en komik şehir efsanelerinden biri şöyle:
Güya Metro'nun projesi Stalin'e sunulduğunda Stalin, elindeki kahve kupasını masanın üzerine yayılı projenin üstüne koymuş, kupanın altına sızmış kahve projenin üzerinde kahverengi yuvarlak bir iz, bir leke bırakmış. Toplantıdaki hiçbir mühendis korkudan soramadığı için de proje o şekliyle gerçekleştirilmiş. Bütün diğer Metro hatlarını birleştiren bir köprü görevini gören kahverengi renkli yuvarlak Koltsevaya (Кольцевая) Hattının hikayesi böyle. İnandırıcı değil, ama matrak bir hikaye.
Moskova Metrosu, 2. Dünya Savaşı sırasında Sovyet liderleri için önemli bir sığınak ve merkez olarak kullanılmıştır. Özellikle, Stalin, 1941 Kışında Nazi askerleri başkenti tehdit ederken şehri terketmemiş ve buradaki karargahından ayrılmayarak savaşmakta olan Sovyet toplumuna moral vermiştir.
Metro, Stalin'in iyi yaptığı şeylerden biri...Halen yaşıyor olsaydı gurur duyuyor olması normaldi...
Yukarıdaki resim Moskova Metrosu'nda Stalin taklidi bir şahsın fotoğrafı. Konuya eğlenceli bir katkısı var. Aslında ona ömür boyu Metro'da bedava yolculuk kartı verilmeli.
17 Aralık 2009 Perşembe
Moskova'nın bit pazarları
Bit pazarları bir şehrin ruhunu yansıtan önemli mekanlardandır.
Kuşkusuz bunların en bilinenleri, Paris, Londra ve NewYork’daki bit pazarlarıdır. Ama Moskova’daki bit pazarlarını da hiç azımsamamak lazım. Moskova’ya kısa süreliğine gezmeye gelen turistler, dostlarına özgün hediyeler almak isteyenler ve evine, işyerine dekoratif eşyalar almak isteyenler için buraları bulunmaz yerlerdir.
Moskova’da da birkaç bit pazarı ( Блошиные рынки )var: Izmailova’daki 'Vernisash' ve Lianozovsky (лианозовский )’deki Mark ve babushkas.
Bazen bit pazarları arkeolojik kazıların yapıldığı ören yerleri gibi, tarihten önemli ipuçlarının yakalanabildiği eşyaların bulunabileceği mekanlardır. Örneğin Avustralya’da, Melbourne’un varoşunda bir bit pazarında Beatles’ın bilinmeyen kayıtlarını bulup, bunlara sadece 36 dolar ödeyip satınalan yaşlı bir adam belki de hiç bilinmeden yitip gidecek değerli ürünlerin keşfedilmesine katkıda bulunmuştu.
Moskova’daki bit pazarlarıyla ilgili olarak da dilden dile dolaşan buna benzer efsaneler var.
Mesela Kültür Bakanlığı yakın bir geçmişte Henrich Semiradsky’nin Taganrogsky Sanat Müzesi’nden çalınan bir tablosunun bulunduğunu açıkladı.
Kültürel değerlerin korunmasıyla ilgili bölümün başkanı Victor Vasilevich Petrakov da bit pazarlarının kültürel hayatın önemli bir parçası olduğunu söylüyor. Aslında hiç de haksız değil…
15 Aralık 2009 Salı
GS'lı Metin Kurt'tan bir anı
Spartak Moskova maçını oynuyoruz. Muzaffer (Sipahi) ile A Milli takım kadrosundan gelip Galatasaray kafilesine katılmıştık.
Hava sıcaklığı Moskova’da eksi otuz ile otuz beş derece arasında.
Maça çıkacağız. Sağ olsun, rakip takım bize külotlu yün çorap gönderdi. Biz delikanlıyız ya! Reddettik. Biz hiç külotlu çorap giyer miyiz?
Sahaya çıktık. Aman Allahım. O ne soğuk? Soğuğu biliyoruz ama bir şort bir fanilayla çıkmışsın o soğuğa. Bir bakıma seni o soğukta çıplak sokağa koymuşlar!
Doğru koştuk çoraplara. Öyle bir giyişimiz var ki, anlatamam. Hem gülüyor, hem de alelacele giyiyoruz. Neredeyse iki çorabı üst üste giyeceğiz. Anlamamız gerekirdi.
Soyunma odalarında sahayı gösteren ve sadece o stadyum için kurulu kapalı devre televizyon vardı. Yedek kulübesi yok. İçerden, seyrediyorsun maçı. Dışarıda oturmanın imkanı yok… öyle bir havada sahada buzdan eser yok. Tabandan ısıtma sahaya ilk kez orada şahit oldum…
O şartların takımı Spartak Moskova’ya 3-0 gibi küçük bir skorla yenilerek bu macerayı kapamış olduk.
Küçük skor diyorum, zira skor daha kabarık olabilirdi ama bizim Aydın (Güleş) sağ olsun, bizi farklı yenilgiden kurtardı!
Sahada ayakta duracak halimiz yok. Adamlar başladı golleri bir bir sıralamaya.
Aydın gitti, önünde oynayan açığa el kol hareketleri ile, “ siz sosyalist, biz sosyalist, yeter artık üzerimize gelmeyin” gibisinden uyuşmuş dudaklarıyla bir şeyler anlatmaya çabaladı.
Ardından aleni bir hareketle orta çizgiyi gösterip bizim sahayı işaret etti. 'Buradan, buraya geçmek yok. Bu taraf sizin, bu taraf bizim. Artık burdan geçmek yok!'
Aydın’ı anladı mı karşısındaki futbolcu, kimdi bilmiyorum; ama gerçekten Ruslar üzerimize gelmedi.
İlk üç sayıya kadar fırtına gibi esip dalga dalga üzerimize gelen takım rüzgarı kesilmiş denizin ortasında yelkeni sönmüş tekneye benzedi ve maç 3-0 skorla hezimet olmadan bitti."
IMF iyimser: Rusya 2010’da yüzde 3,5 büyüyecek
Hükümet harcamalarının 2007’ye kıyasla gayri safi milli hasılanın yüzde 7’si kadar artmasının enflasyonu tetikleme tehlikesi olduğuna işaret eden İMF, rublenin aşırı değerlenmesi ve petrol gelirlerine aşırı bağımlılığın da Rusya ekonomisi için tehdit oluşturduğu uyarısında bulundu.
Enflasyon yüzde 5’in altına çekilmeli
Rusya Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede daha aktif olması gerektiğini savunan İMF’ye göre, 2010’unun sonunda enflasyonun yüzde 5’in altına çekilmesi için çalışma yapılması gerekiyor.
İMF ayrıca, bütçede oluşan mali açığın para politikaları üzerinde aşırı baskı oluşturma ihtimali olduğuna dikkat çekerek, “Rusya’nın yabancı döviz rezervleri kurlarda ani değişime engel oldu. Ancak, rublenin güçlenmesi için yapılan çalışmalar döviz girişinin uzun süre devam etmesine engel olabilir.” hatırlatmasında bulundu.
Faizlerde indirime dikkat
Kasım ayında Rusya’da gerçekleşen İMF heyetinin incelemelerinin ardından yapılan açıklamada, Rusya’da bankacılık sektörünün istikrarlı hale gelmeye başladığı ve hükümetin sağladığı likid desteğin bir çok sorunun üstesinden gelinmesinde yardımcı olduğuna dikkat çekildi.
İMF bütçe açığının artması nedeni ile faiz indirimleri konusunda da dikkatli olunmasını istedi. İMF’den Rusya ekonomisi ile ilgili yapılan açıklamada, “Şimdi görev kısa ve orta vadede veriler değerlendirilerek krizden çıkış stratejisini güçlendirmek.” denildi.
Faruk Akkan, Moskova, Cihan
10 Eylül 2009 Perşembe
Rusların en çok beğendiği roman: Usta ve Margarita
Ruslar arasında yapılan ankete göre, ülkede en çok beğenilen roman Sovyet döneminin ilk yıllarında Mihail Bulgakov'un yazdığı Usta ve Margarita eseri oldu.
Rus SuperJob.ru haber portalının yaptığı “Sizce en iyi eser hangisi?” araştırmasında, Rusların yüzde 16'sı Sovyet yazar Mihail Bulgakov'un “Usta ve Margarita” romanını çok beğendiğini söyledi. Ruslar kitapla ilgili, “Çok mükemmel ve eğitici bir roman!”, “Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen Rusya'da eserdeki anlatılan karakter, zihniyet, düşünce ve kafa yapısı halen kalmakta.” ifadelerini kullandı.
Araştırma, Lev Tolstoy ve Fyodr Dostoyevski gibi ünlü yazarların eserleri de Rusya’da ne çok okunanlar arasında. Araştırmaya göre, en çok beğenilen ikinci eser Tolstoy'un “Savaş ve Barış” (yüzde yedi). Üçüncü sırada ise Dostoyevski'nin “Suç ve Ceza” eseri geliyor (yüzde üç). Diğer sıralamada ise A.Puşkin'in “Yevgeni Onegin”, A.Griboedov'un “Akıl Belası”, N.Gogol'un “Ölü Canlar” gibi eserleri de yer alıyor.
Usta ve Margarita eseri, 20.yüzyılın 30'lı yıllarında Moskova'da yaşanan olayları anlatıyor. Eserlerinde Sovyet sistemini eleştiren yazar Bulgakov, Usta ve Margarita başta olmak üzere bazı kitablarının basıldığını görmeden hayatını kaybetti. Yazar öldükten sonra eşi sakladığı elyazmaları ve not defterlerini 1960-70'lı yıllarda gün ışığına çıkardı. O yıllarda dergide, daha sonra kitap olarak basılan Usta ve Margarita romanı eski SSCB'nin çöküşüne az kala tüm Rus okuyucuların kalbini fethetmişti.
Kitapta Hz.İsa'nın hayatı, yaşadığı olaylar, iyi ve kötü mücadelesi ve SSCB’ye yönetimine eleştirel bir bakışla ele alınıyor. Moskova'nın ünlü tarihi Arbat sokağında yazarın eseriyle ilgili anıt levhası da bulunuyor.
Fuad Seferov, Moskova, Cihan
3 Ağustos 2009 Pazartesi
Moskova'nın "Heykel Müzesi mi, yoksa mezarlığı ya da hapishanesi mi?"
Geçenlerde Moskova'nın Açık Hava Heykel Parkı'na gittim; büyülendim. Bu kadar çok ve güzel eseri yaratan sanatçılara sahip bir halka saygı duymamak mümkün değil. Görmeyenler de mutlaka gitmeli.
Ancak döndükten sonra başka şeyler de düşündüm. Geçmişte şehrin en merkezi yerlerinde sergilenen bu heykeller, rejim değiştikten sonra orijinal mekanlarından sökülüp bu parka getirilip sergilenmeye başlamışlardı. Heykellere konu olan insanlar çoktan öldüklerinden ancak heykelleri hapsedilmişti bir anlamda.
Her dönemin kendi doğruları vardı. İşin ironik yanı; yapılanlar her zaman ulusun, halkın çıkarları için ve demokrasi için yapılıyordu
Moskova’nın en güzel parkı hangisidir?” diye sorsalar ne cevap verirsiniz? Gerçi adeta bir “parklar şehri” olan Moskova’da bu tanıma uyan birçok park adı sayılabilir ancak, bir tanesi var ki kuşkusuz Moskova’nın en ilginç parkı burası: Heykel Parkı. Yüzlerce çağdaş ve klasik heykelin sergilendiği bu açık hava parkı, Sovyetler zamanında şehri süsleyen, ancak Birliğin dağılmasının ardından yerlerinden sökülen “ideolojik heykeller”i barındırıyor olmasından dolayı da bir “heykel mezarlığı” aynı zamanda. İşte KGB’nin kurucusu Feliks Dzerjinski’nin dev heykelinden Stalin’in burnu kırık heykeline kadar Sovyet dönemine ait birçok önemli heykel ve anıt yapının sergilendiği bu ilginç parkın öyküsü:
Açık Hava Heykel Parkı Moskova’nın neresinde yer alır?
Açık Hava Heykel Parkı, Kırım Köprüsü yakınındaki Gorki Parkı’nın ana giriş kapısının karşısında bulunan Sanat Parkı’nın (Park İskustv) bitiminde yer alır. Bazı kaynaklarda “Yıkık Anıtlar Mezarlığı” veya “Heykel Mezarlığı” olarak da anılan park, “Park Kulturi” metro istasyonu yakınlarındadır. Ayrıca, Merkez Ressamlar Evi ve dünyaca ünlü Tretyakov Galerisi’nin ek binası olan Yeni Tretyakov Galerisi de parka komşu olan diğer sanat mekanlarıdır.
Parka “Yıkık Anıtlar Mezarlığı” veya “Heykel Mezarlığı” denmesinin sebebi nedir?
Açık Hava Heykel Parkı’nda çağdaş heykel ve anıtların yanı sıra, Sovyet dönemi sonrasında Moskova sokaklarından kaldırılan eski heykeller de yer almaktadır. 1991 yılında Sovyetlerin dağılmasının ardından eski yerlerinden sökülerek bu parka konulan heykellerden dolayı, Açık Hava Heykel Parkı’na aynı zamanda “Yıkık Anıtlar Mezarlığı” veya “Heykel Mezarlığı” da denmektedir.
Açık Hava Heykel Parkı, Sanat Parkı, Merkez Ressamlar Evi ve Yeni Tretyakov Galerisi binalarının yapımları ne zaman gündeme getirilmiştir?
Günümüzde Merkez Ressamlar Evi, Yeni Tretyakov Galerisi, Sanat Parkı ve Açık Hava Heykel Parkı’nı içinde barındıran sanat kompleksi niteliğindeki geniş alan Sovyetler Birliği zamanında birçok projenin inşaası için gündeme getirilmiş, ancak farklı nedenlerden dolayı bu projeler gerçekleştirilememiştir. İlk olarak, 1920’li yıllarda, şehrin yeniden yapılandırılması amacıyla başlatılan “Yeni Moskova” projesi kapsamında, bu alanda bir stadyum inşa edilmesi kararı alınmış, fakat daha sonra bu projeden vazgeçilmiştir. 1931 yılına gelindiğinde ise, yapımı planlanan devasal Sovyet Sarayı için Kızıl Meydan yakınlarındaki Kurtarıcı İsa Katedrali yıkılmadan önce, bu alanın da sarayın inşaası için uygun olabileceği görüşü dile getirilmiştir. Sarayın inşası gündemden kalktıktan sonra bu sefer de, Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi binalarının bu alanda inşa edilmesi kararlaştırılmış, çalışmalara başlanmış, fakat araya giren II. Dünya Savaşı nedeniyle bu proje de yarım kalmıştır. En son, bu geniş alanın çok sayıda konutla donatılması konusu gündeme getirilmiş olsa da, 1960’lı yılların başında ortaya atılan “Sanat Parkı” projesi ile birlikte konut projesi de rafa kaldırılmış ve daha sonradan Dış Ticaret Bakanlığı binasının da bu alanda inşa edilebileceğine dair sesler yükselmesine rağmen, “Sanat Parkı” projesine devam edilme kararı alınmıştır. İnşaatlarına 1970 yılında başlanan Merkez Ressamlar Evi ve Yeni Tretyakov Galerisi binalarının yapımı 1979 yılında tamamlanmış ve bu binaların dışında kalan kısım, planlandığı şekilde Sanat Parkı olarak faaliyet göstermeye başlamıştır.
Açık Hava Heykel Parkı ne zaman açılmıştır?
1983 yılından itibaren SSCB Ressamlar Birliği’nin öncülüğünde Merkez Ressamlar Evi binasının önünde çağdaş heykel sergileri düzenlenmeye başlanır. 18 Aralık 1990 tarihinde ise Moskova Şehir İcra Komitesi’nin, Moskova’nın Kırım Sahil Bölgesi’nde (Şimdiki Açık Hava Heykel Parkı’nın bulunduğu bölge) bir heykel parkı açılması kararı almasıyla, 1990 yılının Aralık ayında, Açık Hava Heykel Parkı hizmete açılmıştır. Sovyet dönemine ait kimi heykellerin bu parka yerleştirilmesi işlemi ise, 24 Kasım 1991 tarihinde Moskova Halk Vekilleri Şehir Meclisi Başkanlık Heyeti tarafından, “Sovyet döneminin politik ideolojisini yansıtan anıt-yapıların bir sergide toplanarak korunması” yönünde alınan karar sonrası gerçekleştirilmiştir.
Açık Hava Heykel Parkı’nda yer alan en önemli heykel hangisidir?
Parkın hemen girişinde yer alan eski KGB şefi Feliks Derjinski’nin dev heykeli, parkta yer alan en önemli heykellerden biridir. 1991 yılında Lubyanka Meydanı’ndaki KGB binasının önünden kaldırılarak “Heykel Mezarlığı”na konulan bu heykel, sonraki yıllarda birçok tartışmaya neden olmuştur. Zaman zaman tekrar eski yerine taşınması gündeme getirilse de, bu dev heykel hala “Heykel Mezarlığı”nda bulunmaktadır.
Sovyet dönemi sonrasında Moskova sokaklarından kaldırılarak bu parka yerleştirilen heykellerden bazıları hangileridir?
Derjinski heykelinin hemen ilerisinde, 20. yüzyıla damgasını vuran Sovyet lideri Josef Stalin’in burnu kırık heykeli yer alır. İşin ilginç yanı ise, Stalin heykelinin, ünlü Rus heykeltraş Çubarov’un “Stalin zulmüne itafen” yaptığı, bir zindan içerisinde üstüste bulunan yüzlerce kesik insan başından oluşan heykel grubuyla yanyana bulunmasıdır. Parkta ayrıca, Sovyet Devrimi önderi Viladimir İliç Lenin, Sovyetler Birliği’nin resmi ideolojisi olan marksizmin kurucusu Karl Marks ve 18 yıl boyunca Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreterliği görevini yürüten Leonid Brejnev’in Moskova sokaklarından kaldırılan heykel ve büstleri ile, Kalinin ve Sverdlov gibi önde gelen bolşeviklerin dev heykelleri de görülebilir.
Sovyet önderlerinin dışında parkta başka kimlerin heykelleri görülebilir?
Eski Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı ve Kıbrıslı Rumların lideri Başpiskopos Makaryos’un heykeli, Açık Hava Heykel Parkı’nda yer alan en ilgi çekici heykellerden biridir. Servantes’in ünlü yapıtının başkahramanı Don Kişot’un heykeli de parkı renklendiren eserler arasındadır. Onun dışında Ömer Hayyam, Mayakovski, Lermontov, Puşkin, Yesenin, Albert Einstein, Şekspir, Lomonosov gibi ünlü sanat ve bilim adamlarının heykelleri de Açık Hava Heykel Parkı’nda yer alan ilginç eserlerdendir.
Sovyetler Birliği’nin simgelerinden sayılan anıt-yapılardan hangileri 1991 darbesi sonrasında “Yıkık Anıtlar Mezarlığı”na kaldırılmıştır?
Açık Hava Heykel Parkı’nda yer alan en görkemli anıt, üzerinde dev harflerle “Barış Kalesi Sovyetler Birliği” yazılı olan Sovyet anıtıdır. Sovyetler Birliği’nin II. Dünya Savaşı’ndaki zaferinin başlıca simgelerinden biri olan “Ölüme Duruş” adlı zafer anıtı ve farklı ırklardan devrimcilerin kolkola tasvir edildiği, Komünist Enternasyonal’i simgeleyan dev anıt da Birliğin dağılmasının ardından “Yıkık Anıtlar Mezarlığı”na kaldırılmıştır.
Açık Hava Heykel Parkı’nda yılın belirli zamanlarında düzenlenen aktiviteler var mıdır?
Kış aylarında Açık Hava Heykel Parkı’nda düzenlenen buzdan heykel sergileri görülmeye değerdir. Yaz aylarında ise birbirinden ilginç sanat eserleri arasında yer alan kulübe şeklindeki kafelerde keyifli saatler geçirilebilir. Parkta ayrıca, zaman zaman çeşitli konserler de düzenlenmektedir.
Parkın girişi ücretli midir?
Ruslar için 10 ruble olan Açık Hava Heykel Parkı giriş ücreti yabancılar için ise 100 rubledir. Rusya’da öğrenim gören yabancı öğrenciler de Rus öğrenciler gibi 10 ruble karşılığında parkı ziyaret edebilirler.
20 Haziran 2009 Cumartesi
Moskova Öykücükleri (1)
M.Hakkı Yazıcı
Yılbaşı yaklaşıyor. Rusya’da on günlük uzun bir tatil var; herkes çoktan tatil planlarını yaptı ve gitti. Bense buradayım. Bu uzun on gün yalnız başıma nasıl geçecek diye kara kara düşünüyorum.
Nasıl vakit geçirsem?
Dolaşsam, Arbat’a gitsem. Eğer oradaysa, sokağın başını mekan tutan dostum Vladimir’in saksafonundan çıkan ezgileri dinlesem…
Vladimir Matiushionok, Belarusya Radyo-Televizyon Senfoni Orkestrası’nın solistlerinden. Yani önemli bir sanatçı, ama ekmek derdinden sokak müzisyenliği de yapıyor. İlk gördüğüm ve müziğini dinlediğimde biraz sohbet olanağı bulmuş, CD’sinden de almıştım. Benim Türk olduğumu ve müziğinin hayranı olduğumu öğrenince o da çok mutlu olmuştu.
Moskova Metrosunda her köşede bir sokak çalgıcısı bulmak mümkün... Hangi metro istasyonunda kim çalar biliyorsun. Geçenlerde Arbat’ta metro girişinde akşam üzeri amfisiyle, çalgıcılarıyla bir orkestra kurulmuştu. Bateristin kocaman davulunun üzerinde “Arbat Beat” yazıyordu; demek ki orkestranın ismi bu.
Ancak Vladimir’in yeri benim için başka… Bana göre çok önemli bir müzisyen.
Vladimir’i uzun süredir göremiyor; merak ediyordum. Havalar malum çok soğudu; belki ondan gelmiyordur, diye düşünüyorum. Ama endişe etmiyor da değilim. Yoksa kötü bir şey mi; ağır hastalık falan mı var?
Arbat Meydanı’na kadar yürüdüm. Sonra tabii ki sevdigim güzergahın başından sonuna kadar, eski Arbat Sokağı’nı baştan sona katettim. Meşhur Rus blininden yedim.
Arbat Sokağı yine çok canlıydı. Sokak ressamları, müzisyenleri mutad mesailerindeydi. Sokağın başında Vladimir’i de görünce sevinçten deliye döndüm.
Selamlaştık. Çalmaya ara verdiği bir sırada, “Yahu Vladimir, nerelerdesin, uzun süredir seni göremiyorum. Merak ettim,” dedim.
“Merak edecek bir şey yok; orkestra ile uzun süreli bir turneye çıktık,” dedi. Mutlu bir şekilde gittikleri yerleri, verdikleri konserleri anlattı.
İçim rahatladı.
Beni mutlu etmek için çok sevdiğimi bildiği bir Rus şarkısını, “Kak upanitelniyi vı Rassiye veçeram”ı çalmaya başladı. Eksi on derece soğukta, ayakta, kımıldamadan, nefesim kesilmiş bir halde dinledim.
Arkasından Beatles’dan “Yesterday”i çalmaya başladı. Bu parçayı da çok severdim ve onu sabaha kadar dinleyebilirdim; ama hava çok soğuktu. Soğuğa Vladimir kadar alışkın değildim.
Elimi sallayıp, “Hoşça kal,” dedim. O ise dudaklarını saksafonundan, parmaklarını tuşlardan ayırmadan çalmaya devam ederken “güle güle” anlamında gözünü kırptı.
İstemeye istemeye, arkamda saksafonundan çıkan güzelim ezgileri bırakarak uzaklaştım.
01 Ocak 2009, Moskova
9 Haziran 2009 Salı
"Kızıl Meydan'da ayı yok!"
“Moskova’da gerçekten ayılar yok. Bu gerçek. Kendim kontrol ettim! Orda ayılar YOK (!)”.
“Burda herkesi satın almak mümkün. Polisleri bile!”
Polisler (Burda onlara “militsiya” diyorlar”) yolsuzluğa çok yatkın. Her zaman yanınızda belgelerinizi taşımanız gerekiyor. Eğer belgeleriniz yanınızda yoksa sizi tutuklayıp parmaklıkların ardına kapatabilirler. Ama her zaman rüşvet vermek mümkün. Bir arkadaıım Kızıl Meydan’da elinde birayla yürürken polis geldi ve ona bunun yasak olduğunu, kurallara göre üç saatliğine onu alıkoyabileceğini söyledi (Halbuki meydanda bira çok sık satılıyor ve birçok kişi orda bira içiyor.) Arkadaşım korktu ve para teklif etti. Polis 4 bin ruble istedi, ama arkadaşımın yanında sadece 700 rublesi vardı. Sonra polis ona sigara paketini uzattı ve parayı içine koyarak paketi ona geri vermesini istedi. Sonra ayrıldılar.”
“Yollarındaki ölümcül manevralarıyla New York’a çok benziyor. Trafik kuralları var, ama kime gerek! Dört şeritli yolda aynı anda altı araba
“Burada legal taksiler çok az. Ama yolun kenarında beklemeniz yeterli, mutlaka birilerini durdurursunuz. Kalabalık bir insan grubu tanımadığı bir arabaya doluşuveriyor. Deliler...”
“Bir geniş ana caddeden karşıdan karşıya geçmek için önce iki yolu daha geçmemiz gerekti. Ve her birinde “yeşil adamın” yanmasını en az ikişer dakika bekledik. Sonra da altgeçitten geçtik. Yani 50 metrelik bir yolu geçmek için neredeyse bir kilometre yol yürümemiz gerekti. Şimdi komünizmin Rusya’da niye tutunamadığı anlaşıldı?. Yol çok uzun geldi!”
“Moskova’da hayatımın en pahalı ‘tiramisu’sunu yedim”
“Süpermarketlerde fiyatlar çok yüksek olduğu için ‘produktı’ denilen yerlerden yiyecek alıyorduk.”
“Havaalanından matryoşka almayı planlıyordum, ama 4 bin rubleye satıldığını öğrenince vazgeçtim (Halbuki gerçek fiyatının 300*400 ruble olduğunu biliyorum).”
“Moskova’da hayatımda yediğim en pahalı ‘tiramisu’yu (ünlü İtalyan tatlısı) yedim. 290 ruble verdim. İki dilim pasta ve iki cappuccino için ise bizden 990 ruble adlılar.
Otelde bir saat internet için 20 dolar aldıklarını hiç söylemiyorum. Çok hoş değil mi?”
“Burda karşılaştığım garsonlardan hiçbirinin gülümsediğini görmedim”
“Burdaki polis ve askerler, komünizmin çöküşünün ardından iktidarlarını kaybetmiş olmaktan yakınıyorlar gibime geldi. Kendilerinden korkmalarına alışmışlardı, şimdi ise bunu en kaba yöntemlerle sağlamaya çalışıyorlar”.
“Burda karşılaştığım garsonlardan hiçbirinin gülümsediğimi görmedim. Ama eğer bu taştan yüzleri yumuşatmayı başarırsanız, Moskovalılarla sohbet etmek hoş bile olabiliyor”.
Hangi takım kimin?
Rus futbolcu denince, Türkiye’deki futbolsevenlerden yaşlılar Lev Yaşın, Eduard Streltsov’u, gençler bir ara Fenerbahçe’de oynayan Vladimir Besçastnıh gibi isimleri çok iyi bilir. Sovyet döneminde futbol kulüplerinin bilim araştırma enstitüleri personelinden, fabrika işçilerinden, tugayların askerlerinden oluşan takımlar temelinde, planlı olmayan bir şekilde oluşturulduğunu bilir miydiniz? İyi tanıdığınız Rus futbol takımlarının nereden çıktıklarını, hangi kurumları ve sosyal sınıfları temsil ettiklerini biliyor musunuz?
ÇSKA:
Bu takım Kayak Severler Topluluğu olarak 1911’de kurulmuştur.
Daha sonra Kızıl Ordunun katkısıyla ve eski askerlerin katılımıyla kulüp yerli şampiyonluğa katılmıştır. Bugün de “ordunun takımı” olarak bilinir.
SPARTAK MOSKVA:
1922 yılına kadar takımın ismi “Pişeviki” (yani “gıdacılar”) idi, çünkü gıda işçileri sendikası himayesinde kurulmuştu ve ilk stadı bir et fabrikası yanında bulunuyordu. Bugün daha çok ismi polisle, güvenlik güçleriyle anılır. Eskisi kadar başarılı bir formu yoksa da, taraftar kitlesi büyük ve coşkuludur.
DİNAMO:
1923 yılında SSCB’nin gizli polis örgütü Çekistler’in (sonra KGB olarak tanınacak kurum) personelinden kurulmuştur. Dinamo’nun diğer Sovyet kulüpleri için örnek olacağı bekleniyordu. Beria’nın takımı olarak ünlendi. Dinamo ilk iki SSCB şampiyonluğunu kazanmıştı. Son dönemde küme düşmemek için uğraştı. Hala “istihbaratçıların” takımı olarak bilinir.
LOKOMOTİF:
1923 yılında “Ekim İhtilali Kulübü” adıyla Moskova Kazan demir yolu çalışanlarından en iyi futbolcular tarafından kurulmuştur. Bugün de demiryolcuların takımı olarak bilinir.
ZENİT:
Ploşat Revolutskiy İstasyonundaki kurt köpeği heykeli
Rusların garip inanışları; aynı bizdeki gibi batıl itikatları var.
Metronun yoğun olduğu sabah saatlerinde köpeğin önünde neredeyse sıra oluşuyor.
Tanıdığım bütün Ruslara sebebini sordum; bir bilene rastlayamadım. İgor’a göre bu, yeni türetilmiş saçma sapan bir şey; eskiden yokmuş böyle bir şeyler. Hikayesi olmayan bir gelenek oluşmuş. Belli ki bunu bir uğur sayıyorlar. İçinde bulunduğumuz kriz günlerinde yoksullaşan Rusların böyle bir avuntuya gerçekten ihtiyaçları var.
Herhalde yaşadığım bunca sıkıntıdan sonra biraz umuda ihtiyacım var.
Rusya’da Tatil Günleri
Rusya’da bir çalışana hoş gelebilecek bir kural var. Rusya Federasyonu’nda, resmi tatil günleri cumartesi ve pazara denk gelirse, bir sonraki iş günü tatil oluyor. Düşünsenize Türkiye’de çalışan biri olarak yeni yıl takvimini elinize alıyorsunuz. O yıl tatil günlerinin ne zamanlara geldiğine bakıp tatil planları yapıyorsunuz. Fakat o da ne!?.. Şeker Bayramından iki gün, Kurban Bayramından bir gün ve hatta Cumhuriyet Bayramı cumartesi pazara denk geliyor. Tatil hayalleriniz bir anda sönüyor. Oysa Rusya’da durum öyle değil.
Rusya'daki tatil günleriyle ilgili Suat Taşpınar'ın hoş bir yazısı şöyle:
"Rusya'nın sembolünün neden ayı olduğunu nihayet anladım. 'Rus ayısı' deyiminin, 'güç, kudret' ifadesi olmak kadar 'miskinlik' ile akrabalığı olduğuna artık iman ettim. Sadece minik bir fark var: Ayılar takvim kullanmadığı için ne zaman uyuyup ne zaman uyanacaklarını tam kestiremiyor. Ama Ruslar iki takvim birden kullandığı için 'kış uykusu' dönemi belli!İmparatorluk döneminde Rusya'da Julian takvimi kullanılırdı. Bu takvimde İsa'nın doğum günü sayılan 'rojdestvo' (Noel) 7 Ocak'ı 8'e bağlayan gece, yılbaşı 12 Ocak'ı 13'e bağlayan geceydi. Devrimden sonra Lenin'in, "Uygar dünya ile uyum içinde olmalıyız" sözleri üzerine Gregorian takvimine geçildi. Böylece Noel 25 Aralık, yılbaşı 31 Aralık'ta kutlanır oldu. Ama 'yararlı' alışkanlıkları terk etmemek lazım! Ruslar Noel'i ve yeni yılı hem eski takvime, hem de yeni takvime göre kutlamaya devam etti. Rusya her yıl en geç 24 Aralık günü fiilen tatile girip, 'eski yeni yıl'ın kutlandığı 13 Ocak'tan sonra işbaşı yapar oldu.İşte biz bu aralar o tatilin ortasında sayılırız. İçki ve erzak takviyesi dışında sokağa burnunu uzatana iyi gözle bakılmıyor. Rusya 'votka şişesinde balık' misali yalpalıyor.Oysa bu topraklara ilk geldiğim günleri hatırlıyorum. Bir cumartesi, sabahın köründe caddeleri vızır vızır, metroyu tıkabasa dolu görünce şaşırmıştım. "Zafer Bayramı cuma gününe denk geldi ve tatil yaptık. O günün iş kaybını telafi etmek için cumartesi çalışıyoruz. Sovyet devrinden kalan bir uygulamadır" diye izah etmişti temzlikçi teyzemiz Lidya Vasilevna. Çok etkilenmiştim. "Biz işten kaçmak için tatilleri uzattıkça uzatıyoruz, bu adamlar hafta sonu bile çalışıyor" diye hayıflanmıştım. Meğerse kazın ayağı öyle değilmiş. Velhasıl, Türkiye'de hafta sonlarını da katıp, bayram tatilini en fazla 10 güne çıkarabilenlere bakıp üzülüyorum! Çünkü biz Rusya'da hayatın fişini bir aylığına çekiyoruz. Sahi siz de Rumi takvim, Hicri takvim diye, bir punduna getirip 'kış uykusuna' dalmanın bir yolunu bulsanız. 'İki bayram arası düğün olmaz' yerine, 'İki bayram arası çalışılmaz' deseniz, fena mı olur?"
(Kış uykusu ayılara mı özgü?, Suat Taşpınar, Radikal,06/01/2004)
Moskova'da insanı bezdiren 7 şey
“Element" dergisi Moskova'da insanı yaşamaktan bezdiren 7 konuyu 7 başlık altında toplamış, ne dersiniz sizde aynı fikirde misiniz?
1) Sıkışık trafik:
Trafikten kaçamazsınız, çünkü trafiğin en yoğun olduğu saatler dediğimiz zaman aralığı, bir iş günün dörtte üçü boyunca sürüyor. Metroda ise babuşkalar ölümcül olabiliyor, hele ki kapıya yakın, düşeş bir yer kaptıysanız. Araba sahibi olmak da aynı derecede tehlikeli, üstelik sola dönebilmek için St Petersburg’a kadar gitmeniz gerek.
2) Müşteriye güler yüz
Batılılara servis yapan bir restoranda değilseniz, maalesef, servis iyi olmayacak. Çivi çiviyi söker hesabı, kasanın başında duran devuşkaya, onun size davrandığından daha kaba davranın ve hatta bunu başarabilmek için, sinirleriniz bozulana kadar, ayna karşısında alıştırma yapın. Belki o zaman size de servis yapılacaktır.
3) Hava Kirliliği
Moskova’nın havası, mesela Çernobil’e kıyasla daha temiz olmasına rağmen, gün sonunda üzerinizde, güçlü bir kese ve anti-bakteriyel sabunla çıkarabileceğiniz bir kir tabakası bırakıyor. Dışarı çıkıp yirmi dakika koşarsanız, ömrünüz, muhtemelen bir, beş yıl kadar kısalıyor.
4) Militsiya
Yasal olarak, sizi gerekçe göstermeden durdurmaya hakları yok. Fakat pratikte, eğer havada turist kokusu alırlarsa, sizi, alacakları bir sonraki votka şişesinin sponsoru olarak görüyorlar. Hele de, güneşte biraz yandıysanız, metroya girme konusunda baya bir şansa ihtiyacınız olacak.
5) Hayat Pahalılığı
Yeni yapılan, dünyanın en pahalı şehirleri sıralamasında, Moskova, Londra ve Tokyo’nun hemen ardından üçüncü sırayı alıyor. Emlak fiyatları sürekli artıyor; hatta toplu taşımada bile, indi-bindi 19 rubleye çıkmış durumda. Ama doğruyu söylemek gerekirse, içki hala ucuz.
6) Park Yeri
Her büyük şehirde olduğu gibi, Moskova’da da şehir merkezinde park yeri bulmak mümkün değil. Yetkililer ise bu duruma çözüm olarak, yeni park alanları inşa etmek yerine, park etmek yasak olan yerlere park eden arabaları çekerek çözüm buluyor. Araba yoksa, sorun da yok. Metroda görüşürüz.
7) Yüz Kontrolü
Keyfi, sinir bozucu ve aşağılayıcı – sosyal adaletten yoksun gece klübümüze hoşgeldiniz. İçeri girmek için mantıklı açıklamalar (“Çok paramız var ve tüm bu paralarımızı sizin müessesenizde harcamak istiyoruz!”) işe yaramadığında, sosyal statüye yapılan vurgunun (“Sen benim kim olduğumu biliyor musun!?”) tüm sorunları çözdüğü de bilinen bir gerçek.
Moskova’da Trafik Keşmekeşi
Hem de dünyanın en eski, büyük ve önemli metro ağlarından birine sahip bu koca şehirde ulaşımın önemli bir kısmının metro ulaşımıyla yapılıyor olmasına rağmen…
Araç alım vergileri, araba fiyatları, benzin fiyatları düşük, görmemişlik had safhada olunca trafikteki araç sayısı da rekor seviyede oluyor haliyle…Moskova’da görgüsüzlüğe kaçacak lükslükteki araçları, korumaları, tetikçileri ile Rus mafyası sokakları doldurmuş.
Bazılarının ifade ettiği gibi, burada halk yer altına inmiş, mafya yer üstüne çıkmış durumda.
Vergiler çok düşük olduğundan Rusya lüks oto galerisine dönmüş durumda. 40-50 bin dolara birkaç yıllık en gözde araba, cipleri alabilirsiniz, Lexus, BMW dahil. Türkiye'deki galerilerde 120 bin küsur avro etiket konulan VW Touareg'ler, burada en fazla 60-70 bin dolar. Ev almaya gücü yetmeyen de, şahlanan ekonomiden kendisine düşen payı arabaya yatırıyor.
Rus Kızları
Rusya da, kızlarına benzer. Bir varmış, bir yokmuş gibidir! İnsanlarını, ülkesi dünyanın bir güç dengesi olma mağrurluğuyla yaşatan, her bir bireyi birer ayaklı kütüphane gibi olan, iklimi soğuk, kendi sıcak insanlar ülkesi, şimdilerde, kendinden çok koptu. Yerinde, yeller esiyor! Gelişi debdebeli ve zor oldu. Ama, ya gidişi? Ya gidişi? “ Selvi boylunun gidişine benzedi. Hem de, salına salına! “ O, işte bir tek bunu hak etmedi!