Moskova

Moskova

28 Nisan 2010 Çarşamba

Moskova’nın sakin ve tehlikeli yerleri













Nezavisimaya gazetesinde eksper raporlarına dayandırılarak Moskova’nın en sakin ve en tehlikeli yer ve mahalleleri açıklandı.
Buna göre, Moskova’nın doğu ve güneyinde yer alan mahalleler şehrin en tehlikeli bölgeleri olarak tespit edildi. Bu tespitte geçen yılın ilk 11 ayında Moskova’da işlenen suçların bulunduğu yerler baz alındı.
Bu süre zarfında 195 bin suçun 25 bin 240’ının şehrin güneyinde işlendiği ortaya çıktı. Şehrin güneyindeki en tehlikeli mahalle olarak da Severnoye Çertanova, Yujnoye Çertanova ve Danilovskiy mahalleleri göze çarptı. Tehlikeli bölgeler sıralamasında işlenen 24 bin 600 suçla Moskova’nın doğusundaki Golyanova ve İzmaylova mahalleleri ikinci sırada yer aldı.
Moskova’nın en sakin ve güvenli yerleri olarak da kuzey bölgedeki Moljaninovskiy ve Beskudnikova mahalleleri oldu. Şehirdeki en düşük suç oranının bu mahallelerde yaşandığı bildiriliyor.

Kaynak: http://www.gazetem.ru/tur/news/Yerel?id=2554

26 Nisan 2010 Pazartesi

Onur Behramoğlu ve Kadir Aydemir Rusçada

Moskova’da düzenlenen 2. Üniversite Şiir Festivali kapsamında Onur Behramoğlu ve Kadir Aydemir’in birer şiiri şair-çevirmen Yuriy Orlitskiy tarafından Rusçaya çevrildi.

Rusya’nın başkenti Moskova’da 23-25 Ekim 2009 tarihlerinde düzenlenen 2. Üniversite Şiir Festivali kapsamında Onur Behramoğlu ve Kadir Aydemir’in birer şiiri Türkolog Marina Bukulova tarafından okunarak şair-çevirmen Yuriy Orlitskiy tarafından Rusçaya çevrildi.
Günümüz şiirinin tartışıldığı, Rusya’nın yanı sıra Beyaz Rusya, Ukrayna, Polonya ve Fransa’dan şair, filolog ve edebiyat eleştirmenlerinin katıldığı festivalin ardından, katılımcıların şiirlerinin Rusça çevirileri “Açık Pencerelerin Günü” isimli kitapta yayımlandı.
Başta Moskova olmak üzere Rusya’nın birçok şehrinde ve üniversitelerinde kitapla ilgili toplantılar düzenlenecek olup, Onur Behramoğlu ve Kadir Aydemir, 1-3 Mayıs 2010 tarihinde Moskova’da düzenlenecek olan Uluslararası Şiir Festivali’ne de davetli olarak katılacaklar.
Kaynak: soL - Haber Merkezi

Rusya ve kriz

Dünya Bankası Avrupa ve Orta Asya’dan sorumlu Başkan Yardımcısı Philippe Le Houerou, yakında Washington’da gerçekleşecek Dünya Bankası/IMF ilkbahar dönem toplantısı öncesi Rusya ile ilgili olumlu açıklamalarda bulundu.
Yaptığı konuşmada Rusya için şu andaki küresel ekonomik krizin 2000-2001 yıllarında görülen krizde farklı olduğuna değinen Philippe Le Houerou, daha önceki krizde Rusya’nın krizden zayıf ve güçsüz bir şekilde çıktığını, ancak bu krizden tam tersi güçlenerek çıkacağına ve bunun belirtilerinin görüldüğüne işaret etti.
Rusya’nın krizle mücadele kapsamında aldığı önlemlere de değinilirken, ülkenin bu önlemler sayesinde krizden daha çabuk ve güçlü olarak çıkmaya başladığının altı çizildi. Ayrıca, Rusya ile Dünya Bankası arasındaki ikili ilişkilere parmak basılırken, Rusya’nın küresel gücü ve etkisinin önemli olduğu belirtildi.

Rusya’da geçim sıkıntısı













Rusya’da yapılan bir araştırmaya göre kazançların yarısından çoğu beslenmeye yetiyor.
Rusya Kamuoyu Araştırma Merkezi VTSIOM tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Rusya’dan yaşayan halkın yarısından çoğunun kazançlarının sadece yiyecek ve giyeceğe yettiğini, beyaz eşya ve diğer bazı ihtiyaçları almak için ise para bulamadıklarını ortaya koydu.
Ayrıca, bu sayının geçen yılın ağustos ayından bu yana sürekli artış gösterdiği, 2009 yılı ağustos ayında %45 olan rakamın şimdi ise %54’e ulaştığı vurgulandı. Öte yandan, parasının sadece yiyecek masraflarına yettiği belirtenler sayısında düşüş meydana geldi ve sayı %31’den %27’ye geriledi. Maddi durumunun iyi olduğunu ve rahatlıkla istediğini alabileceğini belirtenlerin oranı ise sadece %12 oldu. Kenarda birikmiş parası olmayan halkın oranı ise %68 olarak tespit edildi.

23 Nisan 2010 Cuma

Kim daha popüler? Lenin mi, Stalin mi?

Rusya’da bugün 140. doğum günü kutlanan Lenin’in (1870-1924), kültürü Ruslar için eski SSCB’nin kurucusu, ama genç kuşak Ruslar için bir “heykelden” ibaret olduğu belirtildi.
Rus Levada Araştırma Merkezi tarafından yapılan araştırmada, Rusların bu son 10 yıldır, Lenin’in ölümünden sonra, eski Sovyetler Birliği’nin lideri konumuna gelen Josef Stalin’i (1879-1953) devlet otoritesi olarak gördüğü veLenin’e tercih ettiğini ortaya koyuyor.
Araştırma, 20 yıldan az bir süre içinde, Lenin’i dünyanın “en üstün nitelikli adam” olarak gören Rusların sayısının yüzde 72′den yüzde 34′e düştüğünü gösteriyor.
Araştırma, bu düşüşe parelel olarak da Stalin’i “en üstün nitelikli adam” olarak gören Rusların sayısının arttığını (yüzde 12′ye karşı yüzde 36) ortaya koyuyor.
Levada merkezinde sosyolog olarak görev yapan Denis Volkov, Ruslar için Stalin’in eski Sovyetler Birliğinin fetihlerini simgelediği için Lenin’den daha çekici geldiğini söyledi.
Volkov, Rusya’da Lenin’in 16 bin 500′den fazla heykeli bulunduğunu sözlerine ekledi.
Volkov’a göre, 2000 yılında iktidara gelen ve çalkantılı 90′lı yıllardan sonra düzeni sağlamak ve otoritesini oturtmak isteyen Vladimir Putin’le birlikte, Stalin’in popülaritesi arttı.
“Devlet, propaganda yapmak için Stalin’i Lenin’e tercih etti ve Stalin’i Lenin’den daha güçlü bir lider olarak gösterdi” diye konuşan Denis Volkov, “Stalin’in ayrıca Ruslar için önemi, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı kazandığı zaferden ileri geliyor” dedi.
Rus Ulusal Strateji Konseyi adlı kuruluşun Genel Başkanı Valeri Homyakov, 2012′de yapılması öngörülen devlet başkanı seçimlerinin yaklaşmasıyla, Putin’in yandaşlarının Stalin’in imajını daha fazla kullanacağını ve Lenin’in tamamen unutulacağını kaydetti.
SSCB’nin 1991 yılında dağılmasına kadar Lenin’in ünü, Stalin’in tersine hiç sarsılmamıştı. Stalin ise, 1953 yılında ölümünden sonra birçok kez eleştirilmiş, onun kişiliğine “tapılması” kınanmıştı.
Siyaset bilimcisi Gleb Pavlovski’ye göre, 1985′ten 1991′e kadar SSCB’yi yöneten Mihail Gorbaçov’un “perestroika” (yeniden yapılanma) politikası Lenin’i gözden düşürdü.
Pavlovski, “Yeni Rusya, artık başlangıcını 1917 Bolşevik devrimine dayandırmak istemiyordu ve Lenin’i unutmak istedi” diye konuştu.
Kremlin’e yakın olan Pavlovski, “Güçlü bir ulusal devlet lideri olarak görülen Stalin’in tersine, devrimci, monarşi karşıtı, tanrı tanımaz ve enternasyonalci Lenin, artık kalabalıkları cezbetmiyor” dedi.
Bu arada internette openok.ru adresinde yayımlanan habere göre, Rusya’nın başkenti Moskova’daki bir okulda yapılan yazılı sınavda bazı küçük öğrenciler, Lenin’le ilgili sorulara, “Lenin dükkanımızın yanındaki heykel”, “Kasketli adam” veya “Kozmonot” gibi yakıştırmalar içeren cevaplar veriyor.
Vladimir İlyiç Lenin’in mumyası, halen Moskova’daki Kızıl Meydan’da bulunan Lenin mozolesi içinde muhafaza ediliyor.


Kaynak :CNN Türk

Rusya’da çalışmak isteyen yabancılar















Uluslararası The Network şirketi 35 ülkede 66 bin kişi üzerinde insanların hangi ülkede çalışmak istediği konusunda bir anket çalışması yaptı.
Anket sonuçlarına göre, Rusya’da en çok çalışmak isteyenlerin başında Finlandiyalılar geldi. İkinci sırada Letonyalılar gelirken, 3.sırayı ise Ukraynalılar aldı. İnsanlar Rusya’da çalışmak istemelerine neden olarak ise ülkedeki yüksek maaşlar gösterildi.
Ayrıca, Rusya’da daha çok para kazanabildikleri ve burada daha çok kariyer olanağı olduğu vurgulandı. Rusya’ya çalışmaya gelmek isteyenlerin en az kısmını ise Filipinli, Endonezyalı, İrlandalı, Faslı, Güney Afrikalı, Mısırlı, Macaristanlı ve Malezyalılar oluşturdu. Rusya’ya çalışmaya gelmek isteyenlerin büyük çoğunluğunu ise 25 ile 35 yaş arasındaki insanlar oluşturuyor. Seçilen meslekler arasında ise, IT uzmanlığı, menajerlik ve ekonomi uzmanlığı geliyor.
Kaynak: http://www.gazetem.ru/tur/news/Yerel?id=2532

22 Nisan 2010 Perşembe

Moskova’da ücretler

Moskova’da yılın ilk 2 ayında ortalama maaş miktarı geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık %10 oranında artarak 35 bin 600 rubleye ( 1 220 dolar) yükseldi.
Konu ile ilgili olarak bir açıklama yapan Moskova Şehir Gelişimi ve Ekonomi Dairesi Başkanı Marina Ogloblina, Moskova’da geçen yılın 12 aylık dönemindeki maaş artışının %8.6 olduğuna, bu yılın ilk 2 ayındaki artışın ise %10’u bulduğuna dikkat çekti. Öte yandan, Moskova’da en düşük maaş ile en yüksek maaş arasındaki farkın 16 katı bulduğu dile getirildi.
2009 yılı sonu itibariyle tüm Rusya’daki ortalama maaş ise 23 bin 800 ruble (815 dolar) olarak tespit edilmişti. Nisan ayının başında bir konuşma yapan Rusya Devlet Başkanlığı İdaresi Başkanı Sergey Narışkin, 2020 yılında Rusya’daki oratalama maaşın 2 bin 700 dolar olacağını belirtmişti.

14 Nisan 2010 Çarşamba

Kızıl Ordu, Kızıl Meydan tatbikatında

9 Mayıs Zafer Bayramı'na yaklaşık bir ay kala Moskova'nın göbeğindeki Kızıl Meydan'da yapılacak askeri tören için provalar tüm hızıyla devam ediyor. Rus yetkililer, İkinci Dünya Savaşı zaferinin 65. yıl kutlamaları için çok sayıda nükleer silah, tank, zırhlı araç ve savaş uçaklarını Kızıl Meydan'da görücüye çıkaracak.
Tam bir güç gösterisine dönüşecek törenlerde İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyet askeri birliklerinin kullandığı tanklar da hazır bulunacak. Moskova'nın Alabino semtindeki poligonda yapılan provaya en başarılı Rus askerleri görev aldı. Kızıl Meydan'ın prototipi olan alanda çalışmalar aralıksız sürüyor. Askeri törende görev yapacak askerleri dayanıklı ve sabırlı olmalarına göre seçiyorlar. Törende Rusya Ulusal Bayrağı'nı taşıyacak asker Andrey Petrov, görevi için gece gündüz poligonda askeri yürüyüş yapıyor.
Törende 125'den fazla uçak ve helikopter görev alacak. Rusya Hava Kuvvetleri Komutanı General Aleksandr Zelin de törende kendilerine büyük iş düştüğünü anlatarak uçak gösterilerini pürüzsüz bir şekilde yapacaklarını söyledi. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Vladimir Drik, uçuşların Moskova, Lipetsk, İvanovo, Bryansk ve Kaluga bölgesinden yapılacağını da kaydetti. Savunma Bakanlığı yetkilisi, törende dev helikopter sayılan Mi-26 tipli aracın da Kızıl Meydan üzerinde tur atacağını sözlerine ekledi.
Kaynak : Rusya.ru

13 Nisan 2010 Salı

Çeburaşka : Rus çocuklarının hayal dünyasında sevimli bir dost



Çeburaşka (Чебурашка), Rusların efsanevi çizgi film kahramanı.

Amerikalıların hoyrat Mickey Mouse’una karşılık Rusların Çeburaşka’sı o denli iyiliksever, o denli doğasever.

Çeburaşka küçük kafalı, koca gözlü ve iri kulaklı sevimli bir yaratık…

Bu çizgi film kahramanının ortaya çıkışı, ilk kez, çocuk öyküleri yazarı Eduard Uspenski tarafından yazılan “Krokodil Gena ve Arkadaşları” adı ile 1966 yılında yayımlanan bir kitapta oluyor.

Eduard Uspenski’nin kitabında yalnız bir krokodil (timsah) olan Gena, bir hayvanat bahçesinde gece bekçisi olarak çalısıyor. Gena bir gün Rusya’ya Güney Amerika’dan ithal edilen portakal sandıklarından birinin içinde gelen ve terkedilmiş bir telefon kulübesinde yaşayan küçük bir yaratık olan Çeburaşka ile karşılaşıyor…

Kitap, ilk yıllarda çok az ilgi görmüş, ta ki 1969 yılında Soyuz Multifilm yapımı olarak, yönetmen Roman Kaçanov tarafından kukla-çizgi film haline getirilene kadar.

Çeburaşka (Чебурашка)'nın karakterlerinden Krokodil Gena'nın şarkısının sözleri Aleksandr Timofeyevski (Александр Павлович Тимофеевский) tarafından yazıldı ve müziği Vladimir Şainski (Владимир Яковлевич Шаинский) tarafından bestelendi. Bu şarkı, Bolşoy Çocuk Korosu'nun solisti "Seryoja" Papamonov'un favorilerinden biriydi.

1969 yılındaki çizgi filmde Çeburaşka, sanatçı Leonid Shvartsman tarafından seslendiriliyor ve bu nedenle Uspenski onu Çeburaşka’nın babası olarak adlandırıyor.

Uspenski, Çeburaşka’nın kartal ve baykus karışımı gözleri olduğunu yazmasına rağmen Shvartsman karakteri farklı olarak değerlendiriyor. Itogi dergisinde yapılan bir röportajda “’Çeburaşka’nın kartal baykus karısımı gözleri oldugunu düşünmüyorum, onun gözleri daha çok bebek gözlerine benziyor,” diyor.


Dört çizgi filmden sonra Çeburaşka, Sovyetler Birliği’nde çocukların sevgilisi, ailelerin birer ferdi haline geldi. Resimleri, şeker kağıtlarına basılıyor, çocuk bahçelerinin duvarlarına çiziliyordu. İsmi popüler sözlüklere bile girdi.

2004’de yayınlanan bir dergide Iskusst Vo Kino “Gena, Shapoklyak ve Çeburaşka üçlüsü bizim popüler kültürümüzün temeli,” diyor …

Çeburaşka, Turin kış olimpiyatlarında Rus takımının resmi maskotu oldu.

Turin Kış olimpiyatlarında kalpleri fethettikten sonra ise bu ünlü Sovyet çizgi film karakteri Japonya’da da yıldız oldu…2001’de Japonyada fenomen olduğundan bu yana Çeburaşka’nın tişörtleri , oyuncakları ve diğer eşyaları yok satıyor…

Tokyo Televizyonu Çeburaşka’nın ve onun arkadası pipo içen bir timsah olan Krokodil Gena’nın filmini çekmeye karar verdi…Animasyondaki üstünlükleri malum olan Japon çizgi film endüstrisinin karakterleri arasına girdi.

1960’lardan 1980’lere kadar Soyuzmultfilm animasyon stüdyosu tarafından üretilen eski Çeburaşka çizgi filmlerine benzeyen yeni Japon çizgi filmleri de eski animasyonlara dayanıyor.

Çeburaşka’nın başarılı olduğu tek şey uluslararası pazarda boy göstermesi değil kuşkusuz.

Çeburaşka bebekleri, sadece Ruslar arasında değil, bütün dünyada çok popüler oldu…

Optimum dergisinin Rusca yayınında bulunan bir makalede Çeburaşka’nın sivil toplumun bir simgesi olduğu iddia ediliyor…

Çeburaşka’yla ilgili biraz daha fikir edinmek için aşağıdaki linkten hikayesini de özetleyen videoyu izlemek yararlı:



Çeburaşka’yı ilk izleyen o zamanın Rus çocukları şimdi artık 40’lı, 50’li yaşlarını yaşıyorlar ve artık torunları ile birlikte yeniden keyifle izliyorlar…

12 Nisan 2010 Pazartesi

Rus atasözlerinden seçmeler














Bedava peynir nerede var?
Atasözü deyip geçmeyin... Her biri yüzyılların süzgecinden damıtılıp geliyor günümüze... Aslında coğrafyalar farklı olsa da, atasözlerinde de pek çok ortaklık, benzerlik bulup çıkarmak mümkün. Rus atasözlerinden bir seçki yaptık sizlere.
Mesela, "Bedava peynir sadece fare kapanında olur" diyen söze şapka çıkarılmaz mı?
Acele hareket yalnızca sinek yakalamaya yarar.
Tüccar babanın oğlu çapkınsa torunu da dilenci olur.
Bu kadar zeki olma, senden daha zekileri hapiste.
Çirkin kadın yoktur; az votka vardır.
Dikkatsiz insan, ormanda yürür de, yakılacak odun görmez.
Her ne kadar zaman zaman tavuklardan daha alçakta uçuyorsa da, tavuklar hiç bir zaman kartal yükseldiğinde uçamazlar.
Hiç kimse işsiz değil, fakat hiç kimse çalışmıyor. Hiç kimse çalışmıyor, fakat herkese ücret ödeniyor. Herkese ücret ödeniyor, fakat satın alacak bir şey yok. Satın alacak hiçbir şey yok, fakat herkes ihtiyacını karşılıyor. Herkes ihtiyacını karşılıyor, fakat herkes şikayet ediyor. Herkes şikayet ediyor, fakat ne zaman oy kullanma zamanı gelse herkes evet diyor.
İnsanı elbisesine göre karşılar, bilgisine göre uğurlarlar.
Kurtlarla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma.
Onlar bize ödüyor gözüküyorlar, bizler de çalışıyor gözüküyoruz.
Savaşa giderken bir, denize girerken iki, evlenirken üç defa düşün.
Uyuyan tilki rüyasında tavuk görür.

Kaynak: WikiSöz,
http://www.moskovalife.com/index.php?option=com_content&view=article&id=3125:bedava-peynir-nerede-var&catid=16:ogrenin

Moskova'da Fıskiyeler açılıyor












Moskova’da ısınan havalar bir anda bahar sıcaklığını içimize de yerleştirdi.
İşte bu ortamı daha da keyifli kılacak “geleneksel adım” bugün atılıyor.
Moskova’da ilk fiskiye bugün açılıyor. Baharın müjdesici olan “ilk havuz fıskiyesini açma” töreni yapılacak.
Moskova’daki ilk fiskiye her zaman olduğu gibi Sovyet devrinin yadigarı, VDNH’daki sergi merkezinin bahçesindeki altın sarısı “Halkların Dostluğu” havuzunda açılıyor!
Geleneksel olarak havuzlar, SSCB devrinden kalan Kozmonotlar Günü-Dünya Havacılık ve Uzaycılık Günü olan 12 Nisan’da açılmaya başlanıyor.
Parktaki fiskiyenin açılışı yapılırken, bu fiskiye özel olarak suyla dolduruluyor.
Büyük fiskiyedeki suyun hacminin 1 000 m3 olduğu belirtiliyor. Buradaki fiskiyenin 1 ağustos 1954 yılından bu yana Moskovalılara hizmet verdiği vurgulanıyor.
46 yıllık gelenek uyarınca VVTs’deki bu havuzda 14 fıskiye birden açılacak ve ardı sıra da Moskova’nın diğer parklarındaki havuzlar dolmaya başlayacak.
Moskova’daki diğer fiskiyeler de 2 hafta sonra açılacak. Moskova’da genellikle nisan sonu tüm fiskiyeler açılırken, bu sene 26 nisanda tamamının açılması bekleniyor. Geçen sene ise tüm Moskova’daki fiskiyelerin açılışı 30 nisan tarihinde yapılmıştı.
Ayrıca, Moskova’nın birkaç bölgesinde müzik eşliğinde çalışan ve su fışkırtan fiskiyeler de bulunuyor.

Kaynak : http://www.moskovalife.com/ , http://www.gazetem.ru/

Moskova yeşilleniyor













Moskovalılar, önümüzdeki hafta sonuna kadar ağaçlardaki ilk yeşil yaprağı görecek Ria Novosti'ye açıklamada bulunan Fobos hava tahmin merkezi uzmanı Leonid Starkov, " Ağaçlardaki tomurcuklar yarı yarıya patlamış durumda. Önümüzdeki hafta sonuna kadar tamamen patlayıp yeşermiş ve yaprak açmış olacaklar. Çünkü tahminlerimize göre hava sıcaklığı mevsim normallerinin birkaç derece üzerinde olacak" Starkov'un verdiği bilgiye göre, ilk önce Kızılcık sonra söğüt, kavak, beyaz huş ağacı ve en son da meşe ağaçlarının tomurcukları patlamış olacak.
Starkov, "Mesela şimdi ormana veya parklara tepeden bakarsanız, ağaçların üst kısımlarında patlamaya hazır belirginleşen tomurcukları görebilirsiniz. Bu süreç 20-25 Nisana kadar sürecek, daha sonra ise hava ısısı 10 derece olacak ve tomurcuklar hareketlenecek. 1 Mayıs tarihine kadar ağaçların 3'te biri yeşillenmiş olacak’' dedi.
Uzman Starkov, ayrıca bazı kelebek türlerinin görülmeye başladığını vurguladı.

Kaynak : http://www.gazetem.ru/tur/news/Yerel?id=2472

Metro zaman kazandırıyor













Moskova’da ilginç bir deneme gerçekleştirildi. Bu denemede Moskova’nın bir ucundan bir diğer ucuna metroyla ve araçla gitmenin ne kadar sürdüğü ortaya çıkarıldı.
Buna göre, 2 gazeteci aynı yerden aynı hedef yerine ulaşmak için hareket etti. Bunlardan biri yolu metroyla diğeri ise arabayla katetti. Araba belirlenen yere 5 saat 2 dakikada varabildi. Metro ile ise varılacak yere sadece 1 saat 5 dakikada ulaşıldı.

Öte yandan, terörün meydana geldiği Moskova metrosunda halk tüm olanlara rağmen yine de metroyla seyahat etmeyi ve ulaşacakları yere daha çabuk varmak için metroyu tercih etmeye devam ediyor.
Yapılan açıklamaya göre, Moskova metrosundaki halkın sayısının terör eylemi sonrası biraz azaldığı, ancak eski cazibeliğini yitirmediği kaydediliyor.

Kaynak : http://www.gazetem.ru/tur/news/Yerel?id=2470

8 Nisan 2010 Perşembe

Moskova'nın etkinliği

Ekonomik kriz dünyadaki birçok şeyi değiştirdi. Moskova da bu krizden nasibini aldı.
Knight Frank ve Citi Private Bank tarafından hazırlanan dünyadaki en etkin ve zengin şehirler ile ilgili raporda Moskova daha önceki yıla göre 2 basamak geriledi. Daha önce 20.sırada yer bulan Moskova, son raporda 22 sıraya geriledi.
Listeye dünyanın 40 büyük ve etkin şehri girdi. Sıralamada şehirlerin ekonomik durumu, siyasi etkinliği, hayat şartları, yaşam kalitesi ve insanların gelir düzeyi göz önüne alındı.
Listenin başında New York yer alırken, 2.sırada Londra ve 3.sırada Paris yer buldu. İlk 10’a giren diğer şehirler ise Tokyo, Los Angeles, Brüksel, Singapur, Berlin, Pekin ve Toronto oldu.
Ayrıca ekonomik durum dalında New York, siyasi etkinlik dalında Washington ve yaşam kalitesi dalında ise Singapur şehirleri birinci oldu.
Moskova ise, hayat kalitesi dalında 19., ekonomik durum dalında 23. ve siyasi etkinlik dalında da 31.sırada yer aldı.


Kaynak : http://www.gazetem.ru/tur/news/Yerel?id=2444

5 Nisan 2010 Pazartesi

Rusya’da kutsal Paskalya bayramı

Rusya Ortodoks dünyası kutsal Paskalya bayramını kutluyor.
Rusya'da Ortodoks Hıristiyanlar pazar günü Paskalya yortusunu kutladı. H. İsa'nın çarmıha gerildikten sonra yeniden dirildiğine inanılan bu günde, sadece Moskova'da 269 kilisede 170 bin kişinin toplandığı bildirildi.

Ortodoksların en önemli bayramlarından biri sayılan Paskalya, bir hafta boyunca kutlanıyor. Yunan kaynaklı paskalya kelimesi “kurtuluş” anlamına geliyor. Ruslar bu bayram boyunca “Hristos Voskres!” (İsa Mesih dirildi!) şeklinde birbirlerine hitap ediyorlar. Bu sözler defalarca tekrarlanıyor. Ortodoks inancına göre bu sözde tüm inanç, kararlılık ve umutlar odaklanmakta.
Paskalya bayramının kökü Yahudilikte bulunuyor. Yahudi inancına göre bu bayram Mısır köleliğinden kaçan Musevilerin kurtuluşunu simgeliyor.
Paskalya, perhizle geçen beş haftalık bir hazırlık dönemi ile son haftayı kapsar. Paskalya Günü`nde sona erer. Paskalya Günü için evlerde özel çörekler hazırlanıyor. Boyalı paskalya yumurtası haşlanıyor, mumlar yakılıyor. Yumurtanın kırmızıya boyanması ise İsa’nın kanı anlamına geliyor.
Paskalya’yı bütün Hıristiyan mezhepleri, kendi inançların göre kutluyor. Süryanilerin Temmuz ayında kutladıkları ‘Meryem Ana Paskalyası’ adı verilen yortu da Paskalya kavramı içine giriyor. Rus Ortodoks Kiliselerinde gece ayinlerinden önce kilise dışında bir ayin alayı düzenlenir. Alay kiliseden çıkarken hiç ışık yakılmaz; dönüşte ise, İsa'nın dirilişini simgelemek için yüzlerce mum yakılır.

2 Nisan 2010 Cuma

Küfürsüz Rusça olmaz!
















Hakan Aksay

Yaptıkları anket "neşeli" olsa gerek. İnsanlara sormuşlar: "Günlük hayatınızda küfür eder misiniz?" Koşulsuz "evet" diyenlerin oranı yüzde 61!
Tesadüf bu ya, aynı ankette "Devlet dilimizin temiz olması yolunda çaba sarfetmelidir" diyenlerin oranı da yüzde 61 çıkmış...
Televizyonlardaki birçok programa bakıyorum; hemen hepsi "bol bipli" yayınlarla dolu.
İlginç olan şu ki, Ruslar küfür etmekten pek utanmıyor. Hatta "Rus dilinin küfürler konusundaki zenginliği" ile övünmek garip bir ulusal alışkanlık burada.
- Niye utanayım ki! Hem koskoca Puşkin, Lermontov, Yesenin bile küfrederek konuştular, hatta yazdılar!..
Elbette öyle. Sadece onlar değil, daha pek çok Rus klasiği. Örneğin, Tolstoy'un pek bilinmeyen Hamam adlı öyküsünü okumak epeyce cesaret istiyor.
Bir başka "çelik arguman" daha var:
- Liderimiz Putin bile açıktan küfrediyor!..
Buna da denilecek bir şey yok. Putin daha iktidara gelirken "Çeçen teröristleri kenefte haklamak" sloganını kullanmış, kendisine "ters soru" soran Batılı bir gazeteciyi "Rusya"da sünnet etmekle" tehdit etmişti.
Yine de son yıllarda UNESCO'nun da desteklediği "Rus dili yılı", ülkede defalarca ele alınan "Rusça"yı koruma yasası" derken, en azından "resmi konuşma ve metinlerde hem küfür, hem de yabancı kökenli kelimelerin kullanılmaması" kararı uygulanmaya çalışılıyor. Çalışılıyor da, bazen, sözgelimi Duma'da Jirinovski kürsüye çıktığında bu kararı unutmak nedense herkesin işine geliyor.
Geçenlerde Penza kentinde, "Sokakları da, ruhumuzu da, dilimiz de temiz tutalım" diye güzel de bir cümle bulmuşlar. Rusçayı güzel ve temiz kullanana ödül, tersini yapana ceza vaad ediyorlar. Ödülü bilmem, ama ceza uygulaması zor!
Bir İngiliz gazetesinde okumuştum. Bir centilmen milletvekili, kafasını bozan meslektaşına ana avrat düz gidecek kadar sinirlenmiş, ama diye diye ancak şunu diyebilmiş: "Bu meslektaşım, kendisine mütevazı denilmesi için her türlü nedene sahip, gerçekten ‘yalnızca mütevazı" bir insandır!"
Ne dersiniz? Bu tür hakaretler Rusları keser mi?
Hiç sanmıyorum. Burasının iklimi soğuk. Ağız dolusu küfür ise insanın içini öyle bir ısıtır ki!..

Havada bahar kokusu...

Moskova'da uzun ve zor geçen kışın ardından nisan ayıyla birlikte "bahar kokusu" gelecek. Bugün başkentte havasıcaklığının artı 6, hatta yer yer dokuz dereceye kadar çıkması bekleniyor. Yani eriyen karlarla Moskova'yı ıslak günler bekliyor. Uzmanlar 23 Mayıs 1980'de kar bile kayıt edildiğini belirterek, "Havanın ne olacağı belli olmaz" diye ihtiyat payı koysa da, nisanın ilk haftasında ısınma bekleniyor. Yine de bu ay içinde en az bir kez daha "sıfırın altına" dönülmesi bekleniyor.

1 Nisan 2010 Perşembe

Ayvazovski : Osmanlı ile Çarlık Sarayı arasında bir sanat köprüsü












İvan Ayvazovski (Иван Константинович Айвазовский / Ivan Konstantinovich Ayvazovskiy, ya da Ermeni ismiyle Hovhannes Ayvazyan), (d. 29 Temmuz 1817; Feodosya - ö. 5 Mayıs 1900; Feodosya), eserlerinin yarıdan fazlasının konusu deniz manzaraları olan Ermeni asıllı Rus ressamdır.
Kırımda bir Karadeniz liman şehri olan Feodosiya'da Ayvazyan soyadını taşıyan yoksul bir Ermeni ailesinde dünyaya geldi. Simferopol Lisesi'nde iken resim yeteneğinden ötürü 16 yaşında Çar I. Nikolay'ın emriyle St. Petersburg Akademisi'ne alındı. 1836'da Akademi'den mezun olduktan sonra devlet tarafından Avrupa'ya gönderildi. Yıllar süren seyahatleri sırasında birçok ülkede sergiler açıldı, çağın en yetenekli Rus ressamı olarak ün kazandı.
1844'te Rusya'ya dönüşünde Rus Donanması'nın resmi ressamlığı görevine atandı. Bu görevi dolayısıyla yaşamı boyunca çok sayıda deniz ve gemi resmi yaptı.
1845'te geldiği İstanbul'da Sultan Abdülmecit tarafından Beylerbeyi Sarayı'nda kabul edildi. 1845-1890 arasında İstanbul'a toplam dört ziyaret yaptı. 1874'teki ziyaretinde Mimarbaşı Sarkis Balyan'ın Kuruçeşme Adası üzerinde bulunan ikametgâhında bir ay kadar misafir olarak Sultan Abdülaziz'in Dolmabahçe Sarayı için sipariş ettiği tabloları hazırladı. 1890'daki son ziyaretinde Sultan II. Abdülhamid'in huzuruna kabul edilerek padişaha iki tablosunu hediye etti.
Beşbinin üzerinde eseri olan Aivazovski'nin tablolarının büyük bir kısmı St. Petersburg, Moskova ve Erivan devlet müzelerinde sergilenmektedir. 30 kadar eseri Türkiye'de Dolmabahçe Sarayı, Deniz Müzesi, Askeri Müze, Fener Rum Patrikhanesi ve İstanbul Kumkapı Ermeni Patrikhanesi'nin koleksiyonlarında bulunmaktadır.